1
Yeterli Düzeyde Kendine Ailesine
Yetmeyen Birey.
Mübarek Ramazanın içindeyiz yine
bende diyeceğim nerede o eski Ramazanlar, siz yine mi diyeceksiniz. Evet, bende
yine aynısını söylüyorum. O eski Ramazanlarda mahallemde her kapı açıktı
istediğin eve git muhabbetle karşılanır başköşeye oturtulurdun. İnsanın kendini
bilmesinin, kendilik dediğim gönül dünyasında kendisinden çok misafiri
ağırlamayı muhabbeti severdi. Ben bugün dünle dinamik ilişkilerin kopmasından
dolayı üzüldüğümü ifade ederken, sizlerin mahrum kalmasından dolayı çok
üzgünüm! İftara yakın yolda kim geçerse hemen içeriye davet edilir iftarını
açtırmadan gönderilmezdi. Bunlar küçük ayrıntı olabilir şimdilerde hatta
ayrıntı dahi kabul edilemez iken, o günlerde vazgeçilmez olandı. Duygular
hisler şimdilerde olduğu gibi hiçbir zaman bir kafese kapatılarak içimizde
dolaşamamasına izin verilmeyerek engel olunmaz, serbestçe dolaşırdı.
İşte çarpıcı olan bu komşuluk
muhabbet kalmadı hele büyük şehirlerde zar zor mümkün değil, her ne kadar
birkaç evde oluyorsa da o eskilerdeki gibi sevinç mutluluk dolu olmuyordu.
Bunun ana metodu gönül kapısının evlerinin kapısını kapatmazdı, transfer
merkezleri kapatılmaz herkes serbestçe duygularını hislerin transfer ederdi, bu
biraz ilginç gelecek fakat düşününce ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Söylemimde ve kalıplarımda siz aykırı gelecek fakat yaşamayan bilmez derler, bu
olgular davranışlar diyelim şimdilerde fazla yük, maddi yönden zaten
pahalılıktan bıkan halkımızın kendi ihtiyacını zor karşılarken, sofraya
koyacağı bir tabağın yük olacağını sanırken, aslında bu bir fazla tabak bereket
yükünü hafifletme olarak kendine döneceğinden habersiz olmasından dolayı pek
kabul görmüyor!
Şairim ne güzel demiş.
“Hayatım Sana Olan Aşkımdan Başka
Bir Şey Değil
Gözlerin sorguluyor beni
Hüzünlü ve sessiz
Düşüncelerime sızmaya çalışarak,
Tıpkı ayın okyanusun derinliklerini görmek istemesi gibi...
Hiç bir şey saklamadan… Hayatımı… apaaçık
önüne serdim
Bu yüzden çözemiyorsun beni.
Eğer... Hayatım
Sıradan, renkli bir taş olsaydı
Onu yüz parçaya bölebilir ve
Boynunda taşıman için sana bir kolye yapabilirdim ondan
Eğer... O
Yuvarlak, kokulu, sıradan, küçük bir çiçek olsaydı
Onu... Hemen
Sapından koparabilir ve
Saçlarına iliştirebilirdim.
Sen... Hüküm sürdüğün krallığın
sınırlarından habersizsin.
Eğer... Hayatım
Yalnızca bir zevk anı olsaydı
Huzurlu bir gülümseyişte belirebilir ve
Sen... Onu... Anında çözebilirdin.
Eğer... O
Yalnızca bir keder yumağı olsaydı
Berrak gözyaşlarıyla sırrını sessizce açığa vurabilirdi.
Ama...
Benim hayatım... Sana olan aşkımdan başka bir şey değil
Ey benim en sevdiğim!
Zevkim ve cezam sınırsız
Yoksulluğum ve zenginliğim sonsuz...
Kalbim... Kendi hayatın gibi
Hemen yanı başında duruyor
Ama... Sen... Hiçbir zaman
Bütünüyle anlayamayacaksın onu.
Rabindranath Tagore
Yeterli düzeyde kendine ailesine
yetmeyen bireylerin bu düşünceden bir an önce kurtulması gerekir ki, komşuluk
muhabbet candan dostluğun kapısı açılsın. Düne bakınca o zamanki şartlarla
bugün ki şartlar çatışmaktadır, duygu ve hislerin derine saklanarak hatta
kapısı açılmayarak, yüzeye çıkarmanın çabasında olmayan insanımız gereken
muhabbeti sağlayan hiçbir etkinliğe izin vermeyen haliyle ancak, sessiz kendi
evinde kimseyi misafir olarak kabul etmeden neşesiz cansız haliyle yaşamaya
devam edecek ta ki bu muhabbetin bir terapi vazifesi yaptığını karşılıklı
ilişkilerle maddi zorluğu sıkıntıları aşmanın kapısını açtığını anladığı anda,
o derine sakladığı duygu ve hislerini gün yüzüne sevinç naralarıyla atacak
bundan adım gibi eminim, inşallah o günlere neşeye sevince birlikte kavuşuruz
vesselam.
Mehmet Aluç