Hacivat Karagöz İftar da.

 Karagöz-Hacivat, dünyada saygı duyulan önemli bir sanattır' - fikriyat

Karagöz yine alacaklı gibi Hacivat’ın kapısını çalar. Bu Ramazanlıkta az sakin kafayla orucumu tutarım diyen Hacivat, bunun olmayacağından dün gece sahurda yatarken mümkün olmayacağını içine doğmuştu. Ramazan olmasının sebebiyle nedeniyle sinirlerine hâkim olmaya çalışan ”Vela havle kuvvete illa billahilazim” diyerek tespih elinde sabırla çekerken, kapıyı açtı. Bu defa bağırmadan kızmadan kendini karşılayan, Hacivat’ın sakin hali Karagözü şaşırtır.

-Hacivat’ım orucun gereğini yerine getiriyorsun aferin sana.

-Peki, sen yerine getiriyor musun? Yine kapıyı alacaklı çalıyormuş gibi çaldın!

-Hacivat’ım alışkanlık oldu, senin kulakların iyi duymuyor diye…

-Kalbim küt küt atıyor sen kapıyı böyle çalınca!

-Geçelim bunu, akşam iftara çağırdın ben geldim hanımda şimdi gelir. İftara ne hazırladın?

-Misafir umduğunu değil bulduğunu yer hazırladım.

-Anlamadım!

-Neden dün gece yatmadın?

-Anlamadım diyorum.

-Sofram her zaman sana açık diyorum.

-Benden zeki olabilirsin, bende senden zekiyim yalnız benimkisi içimde uyuyor.

-Haklısın bu pahalılıkta vicdanı olmayan satıcılar halkı soyuyor.

-Dün pazarı gezdim şöyle insaflı bir satıcı bulamadım.

-Gelseydin benim bahçemde her türlü sebze meyve var yetiştirdim alıp gideydin.

-Senin bahçen mi var Hacivat’ım? Neden benim haberim yok?

-Laf salatalığı yaptığından dolayı, etrafına bakmamandan dolayı olabilir mi?

-Beni kırıyorsun Hacivat’ım, ben o kadar kör müyüm?

-Evet, bakar körsün! Şimdi haberin oldu, her zaman gelip ihtiyacın olanı alırsın. Ben seni aşkla seviyorum her zaman gönül pencerem açıktır sana anlarsın.

-Neden kaşınırsın?

-Kim kaşınır?

-Sen!

-Nereden çıktı?

-Uyuzluğundan çıkmıştır.

-Uyuz olan sensin!

Masanın üzerinde duran şamdanı Karagözün kafasına atmamak için kendini zor tuttu, çünkü elini kolunu böylesi işler için Ramazanlıkta olmaması için bağlamıştı. Hacivat’ın abasının altında bunu görmeyen Karagöz neden kafasına bir şeylerin inmediğinden habersiz ve şaşkındı. Hacivat yine sabırla çektiği zikre devam ederken.

-İftara az kaldı, oruç başına vurdu senin.

-Bizden önce kim sofraya oturdu?

-Kimse oturmadı, haydi şöyle eliniz yüzünü yıka da kendine gel.

-Yani Hacivat’ım seni görünce, tuzlu suda beş dakika yatınca içindeki tüm acıyı dışarı atan patlıcanı kıskanıyorum, sende beş dakikada tüm acılarını yüzüme fırlatarak tüm acılarından kurtuluyorsun.

-Halt etmişsin, aslında sen böylesin, içinde ne varsa bana anlatarak acılarından sıkıntılarından kurtuluyorsun.

-Demek ki tek dostum sensin kıymetini iyi bil.

-Asıl sen kıymetimi iyi bil. Şimdi iftardan sonra, beşkardeş suratına inecek tatlı hoş sözlü olsun sendeki dil.

-Dilim tatlıdır sanmayasın kötü söz söyleyerek kalırım sefil.

-İşte ben buna olamam kefil. Mektebül hayat sana ciddiyeti şahaneyi insanlığı az öğretmiş

-Bana yoksa sen dersin rezil. Sende sayıları öğrenmek yerine sayı keratı öğrenmemiş, cetvelini almışsın ha bire kafama vuruyorsun!

-Yok, yanlış anlama, karnında açlıktan dolayı çalıyor baksana zil.

-Nereden biliyorsun? Gurmeyi iktisat analiz fakültesini mi bitirdin?

-Buna ne gerek var ki, Fakülteyi hayattan her şeyi öğrendim ben.

-Şimdi şair oldum de bir şiir oku da ben bayılayım iftardan önce.

-Okurum ne var ki, yıllardır okurum şiir kapmışlığım vardır.

 

Dilinden çıkmaz mı tatlı bir söz Hacı

Seni tedavi etmenin yoktur inan ilacı

Her gün bana çektirtirsin bin bir acı

Allah iyiliğini versin nedir sendeki sancı

 

Seni ben anlıyorsam zenci Arap olayım

Ramazanda düzgün konuşta seni anlayayım

Zevk için yapıyorsan söyle seni cumbadan atayım

Allah iyiliğini versin nedir sendeki sancı


Fazla zorlama arkanda sıkma olursun basur

Bilirim insanda elbet olur birazcık kusur

Muhabbetle iki dost karşılıklı konuşur

Allah iyiliğini versin nedir sendeki sancı

 

-Ay şimdi bayılacağım tutmayın beni! Yıkmadık perdeyi eylemedik viran, Ramazanınız mübarek olsun her an, sürçü lisan ettik ise af ola mutluluklar hep sizi bula.

Mehmet Aluç


( Hacivat Karagöz İftar Da. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 11.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu