Düş salkımları belli ki ihanetin
belgesi ve gerçeklerin yüz ölçümünde saklı düşler.
Kâinatın konçertosu söz birliği etmiş
kırılgan kuşların bir ağızdan söylediği o şarkı elbet yeryüzünün sefasını süren
gün ışığı ve bizler geceye teslim ettiğimiz ruhumuz ve vücudumuz sonra da
ayıkladığımız kılçığı biten günün ve biten ömrün de hitabesi iken şiirler.
Tozlu yolları efkârın.
Talaşlı yolları marangoz dükkânında
sesi kesilmeyen aletler ve de hırdavatı yüreğin.
Öykülerim var.
Öykündüğüm dünüm var ama…
Asla telaffuz etmeyeceğim şüheda
mazimi varsın dünde kalsın her şey varsın dünde kalsın başarı addedilenler ve
işte baştan yazıyorum hayatı ve hiç olmanın da meali iken varlığıma denk düşen
sözcükler.
Lal bir alfabeyim ben ritim bozukluğu
ile rüzgârın alt ettiğim yine kendim ve tahammül gücümün sınırlarını zorladığı.
Keyfimin de kâhyası iken birileri.
Bir olmanın birlik olmanın tekabül
ettiği ise cümleler ve mutluluğa sirayet ve de riayet eden.
Düş gücümle sektiğim sözcükler bir
günü köşeli paranteze sığdırdığım ve yıkımı umudun ve yitimi sevginin ve her hâlükârda
kolayca sevebildiğim.
Doz aşımı sevgimden zehirlenmiş
kimisi.
Seferisi sözcüklerin, seyyah imgeler
hıçkırırken bir derviş gibi s/alınıyorum gecenin ikliminde taş taşımasam da
kollarım yoruluyor gel gör ki kollarımı açmaktan da asla imtina etmiyorum.
Bir ritüel gün ve devinen gece.
Haşmetli yenilgiler saklı sır küpü
künyemde.
Husumet ya da hırçınlık yüklü kara
bulutlar ve beklemedeyim yağacak rahmetin küpümü doldurduğu.
Nazı niyazı dinmeyen esinti.
Şehla gözleri gök kubbenin ve
tırmandığım göğe dayalı merdivenlerin basamakları…
Her yürek bir yıldıza denk düşen ve
ben Zühre Yıldızıyım.
Mehtaba âşık bir bulutum belki de ufkumda
bekleyenin mahiyetini bilmesem de yarına kurduğum saatim ve iç sesim.
Rüzgâra ağıtlar yakıyorum ve anıyorum
dünümü ve adaklar adıyorum reşit kıldığım sevgime.
Gün yüzlü seyyah yolcu.
Gece gözlü kadın ve siması tanıdık
şiirlerin.
Bentler aşılası.
Büyüler bozulası.
Hazan kükreyen.
Kürediğim önüm ve kürek kürek attığım
talaşı tozu ömrün.
Bazen set çekenler var önüme bazen
rest çektiklerim.
Şerh düştüklerim var günüme bazense
yürürken yüreğimin bağcıklarının çözüldüğü.
Kümelenmiş bulutlar gibi insanlar
bazen karalayan.
Kuğu kuşu gibi ördekken güzelleşen.
İç sesimde kardığım duygular var ve
bet sesli dış sese söylendiğim bazen sessizliğim ile revaçta olduğum bazen
susup da kalemimin konuştuğu ve yüreğimi ihya eden insanlar var kim olduğunu
izah edemediğim hatta görmediğim duymadığım tanımadığım ve sözcüklerden
deştiğim ve yaldızlı yolu şiirlerimin.
Tebessümler ektiğim yüreğin kırsalı.
Tahakküm yüklü karanlığın ihracı.
İhbar ediyorum kötüyü Tanrıya ve
haciz gelmiş dünüme köpürüyorum ve elimden kaçan fırsatları unutup kaleme
tünüyorum ve türetiyorum binlerce cümle.
Bir cürüm bazen çevremde hâsıl olan.
Hüküm verenlerinse foyası ortaya
çıkıyor ve bağdaş kurduğum o iskele elbet ruhumun mimarı yüce Mevla’m ve angaje
eden sözcükler bazen elimine ettiğim bazense resti çektiğim.
Ben kayıp bir iklimim aslında dünümü
gömdüğüm.
Ben bariz coşkuyum günümü sevdiğim.
Ben hayalperestim ruhumsa umuda
tutuklu.
Aşkın İlahi Sırdaşı Yaratan sayesinde
aştığım engeller dünden günüme erişen ve nice şey dünde kaykılmış bir eksen ve
evren içimin de dilemması ve mutluluk özürlü ruhumu öldürdüm umuda bandım
varlığımı bazen şekerleme tadında bazense tuz serptiğim bir mısır koçan gibi
kemirdiğim belki de bileğim ve diş izimle hâsıl olan bir saat: akreple
yelkovanın birbirine girmediği ve sabitlenmiş bir zaman dilimi…
Doğum ve ölüm.
Dün ve gün.
Güdüm ve gücüm.
Sırnaşık rüzgâr sırnaşık hüzün
kapıldığım aşk ve lenduha gölgeler.
Envaı çeşidi duyguların en çok
acılarımdan beslendiğim ve hüzün denen çeşmenin aralıksız akan suyu bazense
yaşlarımla dolan yüreğim ya da temizlediğim tüm karanlık ve çamur her nasılsa
üstüme atılan ama üstüme alınmadığım ve atıfta bulunduğum bir şarkı iken
sahibesi olduğum yaşama sevincim ve işte ben günde seriliyim ve içimde yap-boz
oynayan şen çocuk ve her ne kadar yetim olsa da ona sahip çıkan İlahi Güç…
Güç bela dönendiğim ve donandığım
duygulardan inci taneleri dizdiğim boynumdaki şah damarından yakın olanı ben
bir ömür hep hep güçlü bir şekilde hissedip sadece O’ndan istemişken öyle ki
istemediklerimi bile doğru zamanda bahşeden ve nükseden huzurum ve hayata
bağlılığım…
Bir şiirsem henüz yazılmadığım.
Bir romansam yaz yaz bitmeyen.
Bir hikâye ise içimde saklı
yüzlercesi.
Rotamsa İlahi Işığın gösterdiği
istikamette…
Ve işte dünümden de dündeki başarı ve
yenilgilerimden arındığım ve tünediğim umut çeşmesinde aralıksız nükseden o
sevecen gün ışığı öyle ki geceyi bile dilen gözleri ve sevginin şefkati ve
rahmeti ile yaşadığım şu kısacık zaman diliminde yani kısacık bir ömre
sığdırdıklarım ve sığdırmak istediklerim ve tevazu yüklü gönlümle içimde esen
fırtınaların dindiği ve zıpkın yemiş yüreğimden kalan her zerre ile daha nice
şiire gebedir içsel yolculuğum ve günbegün büyüyen bir sevinç ve yaşam coşkusu
eşlik eden kâh hüzün kâh umut asla yitmeyen ve yitirmeyeceğim iyi niyetimle
gözüme kestirdiğim sonsuzluğun yolcusu ve müridi iken…