MUSTAFA KEMAL PAŞA ADINA YAPILAN İLK ANIT VE YAPTIRANIN HAZİN SONU
Peşin peşin yazayım da maraza çıkmasın sonra: Zira ne zaman İçinde ''Mustafa Kemal'' geçen bir yazı kaleme alsam bazı hassasiyetler tavan yapıyor her nedense.
1- Mustafa Kemal adına ilk anıtı yaptıran kişi böyle bir anıt yaptırdığı için acı bir sona mahkum edilmedi. Onun sonunun çok acı olmasının sebebi bambaşka( okuyacaksınız eğer okursanız bu yazıyı.)
2- Bu yazıyla ''Mustafa Kemal adına anıt yaptıranın sonu işte böyle acı olur'' şeklinde bir algı yaratmaya- böyle bir mesaj vermeye çalışmıyorum. (Öküz altında buzağı arayanlara özellikle duyurulur. )
3- Atatürk demekten hiç bir zaman gocunmam ve derim rahat rahat. Ama bu yazıya konu olan olayların cereyan ettiği yıllarda Mustafa Kemal henüz Atatürk değildir. Yani Atatürk soyadını almamıştır. Dolayısıyla o yıllar için uygunu Mustafa Kemal'dir veya Mustafa Kemal Paşa
***************
Bilindiği gibi ülkemizde Mustafa Kemal Paşa adına yapılmış pek çok anıt vardır ki yaklaşık olarak herkes bu anıtların ilkinin İstanbul/ Sarayburnu'nda 1926'da dikilen Atatürk Heykeli olduğunu sanır. İşin doğrusu ben de öyle sanırdım ama değilmiş.
Mustafa Kemal Paşa adına yaptırılan ilk anıt da öyle zannedildiği gibi İstanbul ya da Ankara veya İzmir'de filan yaptırılmamış. ''Ya nerede yaptırılmış?'' diyecek olursanız: Şanlıurfa'da yaptırılmış. Hem de İstanbul'dakinden dokuz sene önce yani 1917 Yılında.
1917'de O zamanki adı sadece Urfa olan bir ilimizde Mustafa Kemal Paşa adına bir anıt niçin yapılmış ki? Hem kim yaptırmış bu anıtı?
Efendim bu anıtı o zamanın Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey Yaptırmış.
Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey deyince eminim onu bilenlerin yürekleri cız etmiştir. Bilmeyenler de sorarlar: '' Neden?'' Bunun nedenini az sonra okuyacaksınız ama önce şu Mustafa Kemal Paşa adına yaptırılan ilk anıtı anlatalım kısaca.
Çanakkale Savaşları sona erince memleketlerine dönen Urfalı askerler Çanakkale'de komutanları olan Mustafa Kemal'i o kadar çok anlatırlar ki sonunda Mutasarrıf Nusret Bey bu kahraman askerler için yaptırmayı düşündüğü bir çeşmeye -kendisinin Urfa'ya vali olarak atanmasında büyük rolü olan- Mustafa Kemal Paşa'nın adını verir ve 1917'de Urfa'da Çanakkale şehit ve gazileri ile Mustafa Kemal Paşa adına '' Mustafa Kemal Çeşmesi '' Adı verilen ve bir sanat eseri olan çeşme inşa edilir. Bu çeşme Türkiye'de Mustafa Kemal Paşa adına yapılan ilk anıt eserdir.
*****
Peki bu anıtı yaptıran Mutasarrıf Nusret Bey'e ne oldu? Neden '' Hazin sonu'' dedim başlıkta?
Onu da anlatayım:
Nusret Bey ile Mustafa Kemal Paşa şahsen tanışıyorlar mıydı bilmem ama Nusret Bey'i 14 Haziran 1917'de Bayburt kaymakamlığından Urfa Mutasarrıflığına getirten o sıralarda Yıldırım Orduları 2. Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Paşaydı.
Evet.. Bir önceki görevi Bayburt Kaymakamlığı olan Nusret Bey bu görevi esnasında 1915 Yılında çıkartılan ve yürürlüğe konulan Tehcir Kanunu çerçevesinde Bayburt'ta yaşayan Ermenilerin sağ salim bir şekilde Erzincan'a vasıl olasını sağlamış ve bu başarılı nakil olayından dolayı Erzurum'daki Kolordu Kumandanlığınca ödüllendirilmişti.
Sonrasında bilindiği üzere Urfa Mutasarrıfı olmuştu. Onun Mutasarrıf olduğu yıllarda yine bilindiği gibi Mondros Ateşkes Antlaşması mucibince ilk olarak İngilizler Urfa şehrini işgal etmişlerdi ve bu işgalle birlikte de kader ağlarını örmeye başlamıştı Nusret Bey için. [ Fransız işgali daha sonradır ]
İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı mutasarrıflık makamına geldiğinde yenilmiş bir devletin mülki amiri olarak niçin kendisini karşılamadığını sordu. Nusret Bey cevaben : ''Haksız yere memleketi işgal eden bir kuvveti karşılamak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz. Bir misafir gibi gelseydiniz sizi Birecik'te karşılardım.'' Dedi.
Nusret Bey'in bu çıkışı sonunun hazırlayan etkenlerden biri olmuştu. Bir diğer etken Urfa ve çevresinde faaliyet gösteren zararlı cemiyetlerden Kürt Muhadenat Cemiyetini kapattırması olmuştu. Bu arada tabii ki Mustafa Kemal'in önerileri ve tavsiyeleri ile Urfa'da işgallere karşı bir Kuvay-i Milliye teşkilatının oluşturulmasında da binbaşı Ali Rıza Beyle birlikte rolü büyüktü. [ Fransız İşgali yıllarında da Ali Saip Bey (Ursavaş ) ]
Aslında yazılacak şey çok fazla da okumaya milletin fırsatı ve zamanı yok. O bakımdan kısa kesiyorum.
Mutasarrıf Nusret Bey İstanbul'da ilk Damat Ferit Paşa hükumeti kurulduktan ( 4. Nisan 1920 ) bir kaç gün sonra ortada herhangi bir sebep yokken İstanbul'a çağrıldı. İstanbul'a geldiğinde derhal tutuklandı. Yargılandı. İşte bu yargılanma sırasında öğrendi neyle suçladığını: Bayburt kaymakamı iken Erzincan'a naklettiği Ermenileri katlettirmekle suçlanıyordu.
Mahkemesi yapıldı ancak ortaya hiç bir ciddi delil konulamadığı için mahkeme beraatine karar verdi. Nusret Bey de Erenköy'deki ailesinin yanına çekilip orada yaşamaya başladı.
Ancak kısa bir süre sonra işler değişti. İstanbul Örfi İdare Komutanlığına '' Kürt Mustafa'' veya '' Nemrut Mustafa adı verilen bir hain getirilmişti ve bir taraftan da Sevr Antlaşmasının hazırlıkları yapılıyordu.
İşte böyle bir ortamda Damat Ferit Paşa kendi anılarına göre bile - Allah'tan sonra en fazla güvendiği- İngilizlere şirin görünmek için Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin eline sıkıştırıp '' Şunlar asılmalıdır.'' dediği herkesin boynuna ipi geçirmeyi kendisine amaç edinmişti adeta. Amacına giden yolda köpekliğini yapacak olan en ideal kişi de Nemrut Mustafa idi.
Nemrut Mustafa ve onun '' Nemrut Mustafa Divanı'' Denilen mahkemesi gıyabında da olsa Milli Mücadelenin kahramanlarının neredeyse hepsi için idam kararı vermişti. Mesela: Mustafa Kemal- İsmet Bey(İnönü)- Fevzi Bey(Çakmak)- Bekir Sami Bey- Yusuf Kemal( Tengirşek) Bey- Celaleddin Arif Bey- Hamdullah Suphi( Tanrıöver)- Rıza Nur- Refet Bey(Bele) şayet ele geçmiş olsalardı idam edileceklerdi.
Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey bir kez daha tutuklandı. Suç daha önceki suç yani Ermenilere zulm etmek ve katliam. Ancak bu suçtan daha önce beraat ettiği için bırakın idam edilmeyi herhangi bir hapis cezası alacağını aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Mahkeme başladı. Ama öylesine saçma sapan şahitler getiriliyordu ki resmen komedi.
Mesela şahidin biri günüyle saatiyle dakikasıyla hatta saniyesiyle Nusret Beyi bir yerde ( Diyelim ki A noktasında ) gördüğünü söylüyor hemen peşinden gelen bir başka şahit aynı gün aynı saat aynı dakika aynı saniyede B noktasında gördüğünü... Yani şahitlere ezberlettirilmişti her şey ama tabii ki karıştırmışlardı. Nusret Bey bunları dile getirmek istediğinde ''Sus. patlama da dinle adam ne diyor'' Diyorlardı.
Bunca düzmece bir mahkemeye rağmen Nusret Bey '' En fazla bir sene hapis verirler'' Diye düşünüyordu.
Bu arada Nemrut Mustafa dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir şey yaparak gazetelere ilan verip Nusret Bey aleyhine ifade verebilecek şahit arayışına başladı. ( 29 Nisan 1920 Tarihli Serbestî ve 30 Nisan 1920 Tarihli Peyam-ı Sabah Gazeteleri ile )
Uzun yorucu ve bir o kadar da hukuk ve adalet dışı bir yargılamadan sonra nihayet 4 Temmuz 1920'de mahkeme heyeti Nusret Bey için 15 Sene Kürek cezası verdi ve verilen bu hükmün altı mahkeme heyetince imzalandı.
Aslında bu ceza bile çok çok fazlaydı. Zira işin en başında Divan-ı Harb üyelerinden Ferhat Bey Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey'in görevi kötüye kullanmaktan en fazla bir iki sene hapis cezası alabileceğini söylüyordu.
Evet.. Mahkeme 15 sene kürek cezası vermişti ama gerek İngilizler ve gerekse Ermenileri mutlu etmek için bir kurban lazımdı. 10 Nisan 1919'da idam edilen Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey çoktan unutulmuştu. Yeni bir kurbana ihtiyaç vardı
Yargılama bitmiş olduğu halde Nemrut Mustafa yeni şahitler getirmeye devam ediyor ve bu arada mahkemenin vermiş olduğu karar resmiyete dökülmüyordu bir türlü.
Sonunda Ferhat Bey dayanamadı. Nemrut Mustafa'ya bu yaptığının hukuka ve kanunlara aykırı olduğunu söyledi. Ama değişen bir şey olmadı. Pardon değişen bir şey oldu. Ferhat Bey görevinden alındı. O görevinden alınınca diğer mahkeme üyeleri sindiler ve nihayet Nusret Bey Hakkında yeni bir mazbata hazırlandı ve bu mazbatada cezası idamdı.
İdam Kararı 20 Temmuz 1920 Tarihli gazetelerde yer aldı.
4 Ağutos 1920'de Takvim-i Vekayi Gazetesi Padişahın da bu idamı onayladığını haber yaptı.
5 Ağustos 1920'de Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey İstanbul Bayezıd meydanında sabahın ilk ışıklarıyla birlikte idam edildi. Saat 10.00 gibi darağacından indirildi ve Topkapı'da toprağa verildi.
Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun.
( Mustafa Kemal Paşa Adına Yapılan İlk Anıt Ve Yaptıranın Hazin Sonu başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu