İMAM- HATİP LİSELERİMİZ, BİR PAPAZIN İCADI OLDUĞUNU BİLSELERDİ YİNE DE GELENEKSEL PİLAV GÜNLERİ YAPARLAR MIYDI?
Bu yazı dizisine 1978-1983 Yılları arasında görev yaptığım Manavgat İmam- Hatip Lisesinde, ben oradan ayrıldıktan çok sonra başlatılan '' Geleneksel Pilav Günü '' sebebiyle başlamıştım değil mi? O halde bu bölümde artık Geleneksel Pilav Günlerinin nasıl başladığını ve gelenekselleştiğini anlatalım.
1870 Yılında Galata Sarayı Mekteb-i Sultanîsine ( Bundan sonra artık Galatasaray Lisesi olarak yazacağım ama tabii ki halen Galata Sarayı Mekteb-i Sultanîsidir.) Curel adlı bir Monsenyör tayin edilir.
Nedir Monsenyör?
Katolik Hıristiyanlarda üstün dereceli din adamlarına verilen bir unvandır bu.
Bir rahibin ne işi vardır Galatasaray Lisesinde?
Efendim, Galatasaray Lisesinin Fransız öğretmenlerinin çoğu monsenyördür zaten. Hem din adamı hem de mesela matematikçi, edebiyatçı vs... Bizim imamımız da vardır Galatasaray Lisesinde.
Neyse efendim işte bu Monsenyör Curel, Galatasaray Lisesi eğitim programına beden eğitimi derslerini de dahil eder.
İlk etapta okulda jimnastik, atletizm gibi sporlar yapılır hatta bir kürek takımı bile kurulur kısa zamanda.
Monsenyör Curel daha sonra öğrencilerini Kağıthane'ye götürerek marifetlerini sergilemelerini sağlar ve Kağıthane'deki bu etkinliklere de '' İdman Bayramı '' Der. Böylece 1917'de devletin resmi bayram olarak kutlayacağı, 1938'den sonra da TBMM Tarafından resmi bayramlarımız arasına girecek olan Gençlik ve Spor Bayramımızın temelleri atılmış olur. ( 1917'deki adı İdman Bayramıdır.)
Kağıthane'deki resmi olmayan idman bayramında yapılan müsabakalarda başarılı olan öğrencilere kuzu kavurmalı pilav ikram edilir.
Ancak Curel'den sonra gelen monsenyörler ( Moiroux, Martinetti, Stangali gibi ) Türklerden aldıkları eğitim ve terbiye sebebiyle '' Bu böyle olmaz. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar '' derler ve kuzu kavurmalı pilav, müsabakalardaki başarıya bakılmadan herkese dağıtılır.
Galatasaray Lisesinde Monsenyör Curel'in başlattığı, diğer monsenyörlerin de devam ettirdiği bu kavurmalı pilav dağıtma olayı daha sonra başka okullara, hatta başka kurumlara da sıçrar ve gelenekselleşir. Bu geleneği o kadar benimseriz ki daha sonraları mevlit törenlerimizde hatta biri öldüğünde cenaze merasimlerinde bile etli pilav dağıtırız.
****
Şimdi hazır elimiz değmişken kısaca Galatasaray Futbol Kulübünün kuruluşundan da bahsedip bu bölümü noktalayalım.
****
Galatasaray Lisesinde eskrimden haltere, halterden yüzmeye pek çok spor vardır ama futbol yoktur. Ancak İstanbul'un karşı yakasında 1901 Yılından beri İngiliz destekli futbol vardır.
İleride karşımıza Fenerbahçe olarak çıkacak olan futbol kulübünün temelleri James Lafontaine ve Horace Armitage tarafından önce 1901'de Kadıköy Futbol Kulübü, sonra 1904'te Moda Futbol Kulübü olarak atılmıştır. Ancak bu kulüp İngiliz ve Rumlardan oluşan bir kulüptür yani milli bir özelliği yoktur.
Şimdi bazılarınız ''Hocam ! 1903'de kurulan Beşiktaş var ya. İlk futbol kulübümüz... Onu atlamışsınız.'' Diyebilir. Hayır atlamadım. 1903'de II. Abdülhamit'in izin ve desteği ile bir spor kulübü kuruldu Berekhetiqo= Bereket Jimnastik Kulübü adıyla ve bu Kulüp BJK'nın temelleri oldu ama hem bu kulüpte futbol henüz yoktu hem de kulübün '' Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü adını alması ta 1911 Yılını buldu.
Bu arada kafalar karışmasın '' Bereket Jimnastik Kulübü Çerkez Türkleri tarafından kurulmuştu. İlk yerli ve milli kulüp BJK idi ama?
Ama ilk yerli ve milli futbol kulübünü Galatasaray kurdu.
Tekrar edelim: İlk yerli ve milli spor kulübü BJK, ilk yerli ve milli futbol kulübü Galatasaray Lisesi tarafından kuruldu.
*Ne zaman ve nasıl?
*Renkleri neden sarı-kırmızıdır?
* Sağdaki resmin bu yazı dizisiyle ilgisi nedir?
Bu bölüm uzadığı için gelecek bölümde anlatalım inşallah
(
Bu Pilav Çok Su Kaldırır -3.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
14.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.