Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 3/12/2025
Okunma Sayısı : 257
Yorum Sayısı : 7
Bu  Pilav  Çok  Su  Kaldırır -1.bölüm-

GELENEKSEL GÜNLER, FESTİVALLER, GALATA SARAY MEKTEB-İ SULTANÎSİ
Asıl konumuz Geleneksel Pilav Günleri.
Böyle bir geleneği bize benimsettiren, yani bu işin mucidi kimdir?
****
Efendim sağ olsunlar var olsunlar ben bizzat öğretmenliğini yaptığım yıllarda( 1978-1983) kimsenin aklına gelmeyen pilav günü ben emekli olduktan sonra birilerinin aklına gelmiş ve Manavgat İmam- Hatip Lisesinden eski öğrencilerim bir kaç senedir beni '' Geleneksel (!) Pilav Gününe davet ederler.
Allah razı olsun. Unutmamış olmaları bile büyük onur ama yahu bu pilav günü ne zaman gelenekselleşti ki?
Evet, nedense bazı şeyler ben oralardayken geleneksel değildir de ben ayrıldıktan sonra gelenek olur.
Manavgat öyle de ikinci görev yerim Batman farklı mı? 1983-1989 Yılları arasında şöyle yaraya sürmelik olsun bir tane geleneksel günü olmayan Batman, ben oradan ayrıldıktan seneler sonra da olsa '' Festivaller Şehri'' olmuş iyi mi? Şimdi Sason'da; bal, çilek, ceviz ve yayla festivali, Hasankeyf'te su, doğa ve kültür-turizm festivali, Beşiri'de Danuk( Haşlanmış buğday) ve Fıstık Festivali, Kozluk'ta Şehr-i Zor doğa ve kültür-turizm festivali, Gercüş'te Bağ Bozumu festivali, şehir merkezinde ( Benim zamanımda Batman, Siirt'in ilçesiydi. ) Gastronomi festivali ( Yani yemekler ) yapılmaktaymış.
1989-1996 Yılları arasında görev yaptığım Kocaeli- Akmeşe'de ben ayrıldıktan sonra yapılan bir festival duymadım ama aslında onlar da yapabilirler. Ne festivali mi? İzmit'ten, Adapazarı'ndan insanlar oraya et yemeye geldiklerine göre '' Geleneksel Et Festivali '' Olabilir. Ya da '' Fındık Festivali. ''
Ama bana en ilginç gelen 1996-2004 Yılları arasında görev yaptığım Sandıklı olmuştur.
Ben oradayken Sandıklı'nın '' Yarenler Gecesi '' Diye bir gecesi yoktu. Yaren eğlenceleri yoktu, hatta '' Yaren '' diye bir kelime duymadım herhangi bir Sandıklılıdan ama ben gittikten sonra başladılar '' Geleneksel Yaren Geceleri '' yapmaya. Çooook eski tarihlerde Sandıklı, Hüdavendigar ( Bursa ) Eyaletinin Karahisar-ı Sahip ( Afyon Karahisar ) Sancağına bağlı olduğu için şimdilerde yaren gecelerinde kılıç- kalkan ekibinin folklor gösterileri bile yapılıyor.
Ama haklarını yemeyeyim yine de Ben Sandıklı'dan ayrılmadan önce 2002-2003 Yıllarında '' Geleneksel Yunus Emre Şenlikleri ve Etkinlikleri '' Başlamıştı. ( Halen devam ediyordur inşallah. ) Bir festival kapsamında ilk ve tek kavurmalı pilav yediğim yer Sandıklı'dır ve dahi o kavurmalı pirinç pilavının tadı halen damağımdadır.
Ha unutmadan: Yunus Emre ve Tapduk Emre'nin birer türbeleri de Sandıklı'dadır.
Ya o değil de her şeyin festivali yapılıyor da patatesin neden yapılmıyor? Sandıklı'nın patatesi de çok meşhurdur.
Uzun lafın kısası ben nereden ayrılıp bir başka yere taşınsam orada mutlaka bir şeyler geleneksel oluyor.
Neyse... Asıl konumuz: Geleneksel Pilav Günlerinin mucidi idi değil mi?
O zaman başlayalım yavaştan yavaştan.
*****
Nereden başlayalım?
Galata Saray Futbol Kulübünün kurulmasından başlayalım.
[ ''Galata Saray'' yazmam cahilliğimden değil. Bugün Galatasaray olarak yazılıyor ama aslı Galata Sarayı'dır. G S boşuna değildir ]
''Ne alaka?'' demeyin. Çok alakası var ama Galata Saray Futbol Kulübünden bahsedeceksek işe daha da geriden, Galata Saray Enderun Mektebinden başlamamız lazım.
Efendim, Galata Saray Mekteb-i Sultanîsi, bu milletin çocukları şöyle adam gibi lise düzeyinde bir eğitim görsün diye kurulmuş bir okul değildir.
Bugün Galatasaray Üniversitesinin olduğu o mıntıkaya ilk okul, II. Bayezıd zamanında yaptırılmıştır ama bu okul halka açık bir okul değil, Enderun Mektebi dediğimiz bir okuldur. Yani Saraya bürokrat yetiştiren bir okul.
1837 Yılına kadar Enderun Mektebi olan okul, 1837 Yılında yapılan tadilattan sonra 1839-1848 Yılları arasında Şâkird-i Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane okulu olarak kullanıldı. Yani hem tıp hem de adliye mektebi ( adli tıp gibi ama tam olarak adli tıp değil ) İlk hemşirelerimiz de bu okuldan yetişti. Eğitim dili Türkçe ve Fransızcaydı.
1848'de çıkan yangında okul büyük ölçüde yandı ama kısmen de olsa tamir edilerek 1853-1856 Yılları arasında ( Yani Kırım Savaşı yıllarında ) Kışla olarak kullanıldı.
Galata Saray Sultanisi olarak ne zamandan itibaren kullanılmaya başladı peki?
1868 Yılından itibaren bize göre Galatasaray Sultanisi, Fransa'ya göre ''Le Lycée impérial de Galata Serai'' olarak kullanılmaya başlandı.
Bazı tarihçilere( Daha doğrusu hikaye anlatıcılara) göre Sultan Abdülaziz, Fransa'ya yaptığı gezide Fransız liselerini görüp çok beğenmiş ve '' Bizde de böyle modern, batılı bir lise olsun'' demişti ve Galata Saray Sultanisi öyle kurulmuştu.
İşin gerçeğini anlatan tarihçilere göre Fransa '' İlan ettiğin Islahat Fermanına uy yoksa karışmam '' Diye nota göndermişti Osmanlı Devletine ve Osmanlı Devleti mecburen, mecburiyetten açmıştı bu okulu.
Hatta işin doğrusu okulu Osmanlı Devleti mi açmıştı yoksa Fransa mı o bile tartışılırdı.
Sahi, Galata Saray Sultanisini ( 1923'ten sonra Galatasaray Lisesi ) Osmanlı Devleti mi açtı yoksa Fransa mı?
Gelecek bölümde inşallah
( Bu Pilav Çok Su Kaldırır -1.bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 3/12/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu