Eşşek-3.bölüm-

EŞŞEKLER VE EŞŞEKLİKLER
Birinci bölümde anlattığımız üzere 29 Kasım 1910'da Türk basın ve yayın hayatına EŞŞEK adlı bir mizah gazetesi daha katıldı.
İlk etapta 10.000 adet olarak piyasaya sürülen bu gazetenin aşırı ilgi görmesi sebebiyle hemen 42.000 daha basıldı, piyasaya sürüldü ve kapış kapış satıldı.
İlginçtir ki Osmanlı Devletinde okur yazarlık oranının hep %3 olduğu söylenir ama bugün bile hele de bir mizah dergisi üstelik 20.000.000 nüfuslu İstanbul'da 52.000 adet satamazken Eşşek, 800.000 Nüfuslu İstanbul'da 52.000 satabilmişti.
Peki İstanbul halkının önemli bir kısmı ne bulmuştu da 52.000 adet Eşşek gazetesi satın almıştı?
Eşşek mizah gazetesini satın alanların bulduğu şeyi tek kelimeyle özetleyecek olursak '' Hayvanlık '' diyebiliriz. Zira bu gazeteyi çıkaranlar ilk sayıda tanıtımlarını yaparken aynen şöyle diyorlardı:
“Babıâli Caddesindedir ahır,
Numro dörttür, iş düşerse gel anır”.
Notaya muafık her türlü anırtı kabul edilir.
İnsanlara ders-i edep verir.
Sahiplerinin eşekliği tutunca neşrolunur,
muti, mütehammil ve beynelmilel hayvan gazetesidir”
Evet, mizah gazetesini çıkaranlar bu gazetenin uluslararası bir HAYVAN gazetesi olduğunu açık açık söylüyorlardı ve böyle bir açıklama sayesinde bir mizah gazetesi satma konusunda rekor kırmışlardı.
Eşşek adlı mizah gazetesinin emekçileri kendilerini de şöyle tanıtıyorlardı:
Heyet-i tahririye:( Yazım ekibi ) Topal eşek, Kır eşek-Tırnağı karıncalı eşek- Kabakulak.
Heyet-i ihtiyariye: Sıpa, katır, yaban eşeği, sudan geçmez, tilki, devekuşu, uyuz eşek, kertenkele, kaplumbağa
Peki bu gazeteye neden Eşşek adı verildi?
İlk sayıda onun sebebini şöyle açıklıyorlar:
“Gayet açık fikirli bir zat bir gün bir arkadaşına demiş ki: yahu bir oğlum doğarsa ismini eşek koyacağım. Arkadaşı cevap olarak: Tuhaf dünyada bu kadar isim varken eşek ismine ne lüzum var demiş. O zat ta cevap vermiş: Evet lüzum var. Çünkü bu memlekette büyük adam olmak için eşek olmaktan başka çare yok. Bizim memleketimizde de rağbet görmesi arzu olunan bir gazete ancak eşekçe bir gazete olabilir. Vatandaşlarımız ancak buna rağbet ederler. Binaenaleyh biz de gazetemizin ismini eşek koymakta pek haklıyız.
Eşek mutii( itaat eden ) ve herkesin işine en çok yarayan faideli bir hayvandır. Bu mahlûku herkes sever. Anırtısı gayet hoştur. İnanmayan 10 para verip tecrübe etsin”
Dört sayfalık bir gazete olan bu mizah gazetesi '' İlk Anırtı '' başlığı altında kendi tanıtımını yapmıştır. Ayrıca gazetenin bölümleri de vardır. Mesela Havadis-i Hariciye, ( Dış haberler ) Havadis-i Dahiliye ( İç haberler ), Evrak-ı Vâride, ( Okuyucu Mektupları ) Karikatürler.
Ancak okuyucunun en sevdiği bölüm gazetenin ''Meyhanename '' adlı bölümüdür.
Okuyucu, gazetenin ilk sayısında Meyhanename adlı bölümde yayınlanan aşağıdaki şiire bayılmıştır.
“Ey bira payidar ol sen payidar
Buzlu ruhsarınla var ol bahtiyar
İsteriz içmek seni leyl ve Nehar
Hem ölürsek şevk-i metsiden ne var.
Ey şarap feyzanla can mamur olur
Matemiler neşve diyap sever olur
Dil harap nar-ı aşkın nur olur
Hep içenler mest olur mağrur olur…”
Biraz daha günümüz Türkçesiyle yazalım şiiri yeniden. Şair diyor ki bu şiirde:
Ey bira, sen sonsuza kadar var ol, yaşa
Buzlu yüzünle var ol, bahtiyar, mutlu ol.
Gece ve gündüz seni içmek isteriz
Sarhoşluğunun neşesiyle ölürsek ne güzel olur.
Ey şarap bereketinle can bayındır olur
Matemdeki insanlar bile neşe dolu olur
Gönlü harap, aşkın ateşi nur olur
İçenler sarhoş olur, kendinden geçer ve gururlu olur.
[ Bu zihniyet hiç değişmedi. Öğretmen evlerinden alkollü içkiler kaldırıldığında '' Hiç kimse benim içki içme özgürlüğüme dokunamaz.'' Diye ortalığı velveleye verenler eminim ki Baha Tevfik ve yoldaşlarının soyundan geliyorlardı. ]
27 Nisan 1909'dan itibaren yönetimi ellerinde bulunduran İttihatçıların bu gibi kafaları birayla, şarapla uyuşmuş ve alayı sosyalist olan güruhla pek bir derdi yoktu. O sebeple de başta Baha Tevfik olmak üzere emekçileri hep sosyalist- materyalist olan bu mizah gazetesinin eşşekleri rahat rahat anırabilirlerdi ama?
Ama bu eşşekler İttihat ve Terakkiyi de eleştirmişlerdi.
Zamanın Tercüman, Hak ve Tanin Gazetelerinde İttihatçıların bir genel af çıkaracakları, II. Abdülhamit'in de bu affın kapsamında olacağı şayiaları üzerine adeta çıldırıp '' Demek ki Abdülhamid de İttihatçı olmuş '' diye yazması ve bu minvalde İttihat ve Terakkiyi de topun ağzına koyması üzerine bir günde 52.000 adet satan '' Eşşek '' hemen toplatıldı ve gazete kapatıldı.
Yani İttihat ve Terakki yönetimi II. Abdülhamit kadar bile müsamaha göstermemişti eşşeklere.
Ancak Baha Tevfik bir eşşek olduğundan haliyle inatçıydı.
6 Aralık 1910'da Eşşek'in adını değiştirip '' KİBAR '' yaptı ama fark etmedi. Kibar da sadece bir sayı çıktı, hemen kapatıldı.
Baha Tevfik daha sonra 15 Aralık 1910'da bu sefer YUHA adlı mizah gazetesini çıkardı o da bir sayı çıktı hemen kapatıldı.
20 Aralık 1910'da MALUM adlı mizah gazetesini çıkarttı. Bu gazete 9 Ocak 1911'e kadar 6 sayı çıktı ve o da kapatıldı.
Söylemeye hacet yok, resimlerden de gördüğünüz gibi gazetelerin hepsinin adı değişse de eşşek ve eşeklik hep baki kalmıştı.
Baha Tevfik son olarak 1 Ağustos 1912'de EŞŞEK için tekrar izin aldı ve 10 Ekim 1912'ye kadar on dokuz sayı bastırdı ancak İttihat ve Terakki yönetiminin baskılarına dayanamayarak bizzat kendisi kapatmak zorunda kaldı.
Evet, hani bazen kızdığımız birine '' Eşekliğin lüzumu yok '' deriz ya, bence doğru ile yanlışın ayırt edilebilmesi için bazen eşekliğin fazlasıyla lüzumu var..
-----------------------------SON -------------------
(
Eşşek-3.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
3/7/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.