Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 18.03.2025
Okunma Sayısı : 319
Yorum Sayısı : 19
Günün Yazısı

Bu Yazı 19.03.2025 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
Fatmayferhat-arslaasli-zeynep-adalet-pelitnurcan--altia.caner-cigdAhmetÇELİKizgi-gultekiFatihGürdalAtoRizaErsinKayışlıHaktanGNLnarbelBilginhazanFatma Hoca muhteşemmutimutibulut özlemiyer ve gökaydın bircanKadir HaktankeenlemyekünNacoGünerdadaşkızıVEDAT5171INFJNİLELİFEMİRMahli HocaGönlüşairyilmaz-kalinmese-selen-tekinemrah-cilanhasan-telliNamiq Müslümov
Doğum gününüz kutlu olsun
18 Mart 1915'de Kazanılan Çanakkale  Zaferinde Mustafa  Kemal'in Rolü  Yoktur.
18 MART 1915'DE KAZANILAN ÇANAKKALE  ZAFERİNDE MUSTAFA  KEMAL'İN ROLÜ  YOKTUR.

Başlığı  okuyan  pek  çok  kişinin  kılıçlarını sıyırıp  bir  zamanların  ünlü  repliği  olan  ''  Ulen  sen ne  deyon  sibop? '' dediklerinden  eminim. Eminim  çünkü  bu ülkede aşağı  yukarı  herkesin  dedesi,  dedesinin  babası  ya  da dedesinin  dedesi  Çanakkale'de   şehit  olmuştur  lakin  yine  neredeyse  hiç  kimse  Çanakkale  Savaşlarını (  Dikkat  edin  Çanakkale  Savaşı  demiyorum.  Çanakkale  Savaşları ) bilmez.

O  kadar  bilmez  ki...

Yıl  2013  idi.  

Mahalle camimizin  imamı  Recep  Hoca  Cuma  namazından  önce  minbere  çıktı  ve  elindeki  Diyanet  İşleri  Başkanlığının  gönderdiği  Hutbe  metninden  Çanakkale  Zaferi  hakkındaki  yazıyı  okumaya  başladı  cemaate:

''  Muhterem  cemaat ! Bugün  18  Mart  1918'de  kazandığımız  Çanakkale  Zaferinin... ''Diye  başladı.

Efendim,  bu  arada  bir  hususun  altını  özellikle  çizeyim:  Bizim  ülkemizde  her Cuma'ya  giden  Müslüman ,  hutbenin  Cuma  namazının  bir  farzı  olduğuna,  mutlaka  dinlenmesi  gerektiğine  inanır  ama  namazdan  sonra sorun ''  Hoca  bugün  hangi  konuda  hutbe  verdi?''  diye,  çoğunluk  bilemez. Çünkü  milletin  kafa  başka  yerdedir.  Kimse  dinlememiştir. 

Neyse  efendim,  camilerde  asla  imamlara  itiraz  edilmez  lakin  ben  bu  geleneği  bozdum ve  Hz.  Ömer'e  ''  Üzerindeki  cübbenin  hesabını  ver,  ondan  sonra  konuşmaya  başla''  Diyen  sahabe  gibi  elimi kaldırıp  '' 1918  Değil  Hocam. 1915 ''  dedim.

Recep  Hoca  elindeki  kağıda  baktı '' Burada  1918  Yazıyor.'' Dedi. '' Sen  o  kağıda  bakma.  Bana  inan.  33  senedir  anlattığım  bir  konudur  Çanakkale.''  dedim,  Recep  Hoca  da  1915  olarak  düzeltti  ve  hutbeye  devam  etti. 

Sonra  görev  yaptığım  özel  okula  geçtim.  Akşam  Lisesi  ve  Müdürü  olduğum  Anadolu  Lisesi,  birlikte  Çanakkale  Zaferini  kutlayacağız.  

Kutlayacağız derken,  ben  anlatacağım,  okula  gelen  bir  kaç  öğrenci  ve  öğretmen  arkadaşlar  dinleyecek.

Daha  önceden  hazırladığım  bir  harita  üzerinde  başladım  anlatmaya...

Çanakkale  Boğazındaki  tabyaları  anlattım.  Nusret  Mayın  Gemisini  anlattım. Yüzbaşı  Hakkı'yı  ve  boğaza  döşediği  mayınları  anlattım;  sonrasında  zayıf  kalbinin  bu  heyecana  dayanamayıp  şehit  düştüğünden  bahsettim.  Müstecip  Onbaşı'dan  bahsettim. Teğmen  Fahri'den  bahsettim. Seyit  Onbaşı'dan  bahsettim. Cevat  Paşa'dan  bahsettim ve 18  Mart  1915'te Düşman  Çanakkale  önlerinden  ''  Yanlış  kapı  çalmışız  beyler.  Çanakkale  Geçilmez ''  Diyerek  çekildi.''  dedim.

Herkes  suratıma  bakıyor.  Özellikle  de  akşam  lisesinin  müdiresi.  O  kadar  isim  saymışım  ama  Mustafa  Kemal'den  hiç  bahsetmemişim. 

Bu  arada  okulda  bir  de  emekli  binbaşı  var.  Matematik  derslerine  giriyor.  Kalktı  ve  ''  Hocam !  Müsaade  edin  bir  kaç  kelime  de  ben  söyleyeyim''  dedi. 

Kibarca ''  Sayın  hocam !  Ben  daha  bitirmedim.  Bitireyim  sonra  siz  de  konuşursunuz.''  Dedim  ve  devam ettim.

''Evet  sayın  meslektaşlarım,  sevgili  öğrenciler!  Dikkat  ederseniz  Mustafa  Kemal'in  adını  bile  anmadım.   Neden  peki?  Mustafa  Kemal  Atatürk  Çanakkale  Savaşlarında  yok  muydu?''   Diye  sorunca  bir  kaç  ses  yükseldi:  ''  Mustafa  Kemal'siz  Çanakkale  Zaferi  olmaz'' diye

Tam  taşı  gediğine  koyma  zamanıydı.

''Çanakkale'de  zaferi  18 Mart 1915'te  kazandık.'' Derseniz  içinde  Mustafa  Kemal'in  olduğu bir  Çanakkale  Zaferi  anlatamazsınız '' Dedim;  iyice  şaşırdılar.  Şaşırmayan  tek  kişi  matematik  öğretmeni  emekli  binbaşıydı.

Evet,  Çanakkale  Savaşları  maalesef  herkesin  en  çok  bildiği ama  neredeyse  hiç  kimsenin  bilmediği  bir  destandı.   Pek  çok  insanımız  18  Mart  1915'te  her  şey  oldu,  bitti  sanıyordu.  Hatta akşam  lisesinin  müdire  hanımı,  benim  konuşmam  bittikten  sonra ''  Ben  Çanakkale  Savaşının  18  Mart  günü  başlayıp  aynı  gün  sona  erdiğini  sanıyordum.''  Dedi. Öğrenciler  de  öyle  sanıyorlarmış.  İlk  defa  duyuyorlardı  ''  Çanakkale  Savaşı ''  Değil,  '' Çanakkale  Savaşları ''  olduğunu.

Peki  Mustafa  Kemal  18  Mart 1915'de  Çanakkale'de  değil  miydi?

Çanakkale'deydi ama bakın  nasıl?

Mustafa  Kemal,  20 Ocak 1915'te, Tekirdağ'da yeni kurulmakta olan 19. Tümen Komutanlığına tayin edildi. Bu  tümeni  kurduktan  sonra 25 Şubat  1915'de Eceabat'a  geldi. Burada ikmal  yaptıktan  sonra- ŞİMDİ  DİKKAT !- 

Evet,  25 Şubat  1915'de  Eceabat'ta  ikmal  yapan  Mustafa  Kemal 18 Nisan 1915'de YANİ  18  MART ÇANAKKALE  DENİZ  ZAFERİ KAZANILDIKTAN  BİR  AY  SONRA Çamyayla (  Bigalı  ) köyüne  gelerek  burada  karargahını  kurdu  ve  bir hafta  sonra  25 NİSAN 1915'DE SAVAŞ  BAŞLADI.

Allah  Allah yahu.. Çanakkale  Savaşı  18  Mart 1915'de  zaferimizle  sona  ermemiş  miydi?  25  Nisan'da  başlayan  ne?

18  Mart  1915'de  Çanakkale  Deniz  Savaşı  zaferimizle  noktalanmıştı eyvallah.  Ama  savaş  bitmemişti,  düşmanın  bir  yere  gittiği  yoktu  25 Nisan  1915'de  karaya  asker  çıkardılar.

Bakın  dikkat  edilecek  olursa  buraya  kadar  ''  Kimi  Hindu,  kimi  yamyam,  kimi  bilmem  ne  bela''dan  bahsetmedim.  Anafartalar,  Arıburnu,  Conkbayırı,  Kirte ve  daha  pek  çok  savaşlardan  bahsetmedim.  Tamamı  olmasa  da ( Maalesef  hep  öyle  söylenir ) çok  büyük  bir  kısmı  şehit  olan  57.  Alaydan  bahsetmedim.  ''  Ben  size  taarruzu  değil  ölmeyi  emrediyorum.'' dan  bahsetmedim. ''  Kurşununuz  bittiyse  süngü  takın.  Düşmandan  kaçılmaz.'' dan  bahsetmedim.  Neden?

Çünkü  tüm  bu  saydıklarım  25 Nisan'da  düşmanın  karaya  asker  çıkarmasıyla  başladı  9 Ocak 1916'da düşmanın Türk  askerine  bomboş  çadırlarını,  pek  çok  silah  ve  mühimmatlarını  bırakmış  olarak  son  askerlerini  de  Çanakkale  Cehenneminden  çekmesi  ile  sonuçlandı.

Mustafa  Kemal'in sahneye  çıktığı  savaşlar  ''Çanakkale Kara  Savaşları ''  dediğimiz  ve  25 Nisan 1915'de  başlayıp  9  Ocak  1916'da  sona  eren bu  savaşlar  safhasıdır  ve  bana  göre  Çanakkale  Zaferini  18  Mart'ta  kutlamak  18  Marttan  sonra sanki  herhangi  bir  savaş  olmamış  gibi  algılandığından  çok  yanlıştır. 

Resmi  kayıtlara  göre  58.000  Vatan  evladını  şehit  verdiğimiz, Mustafa  Kemal'in  zaferin  kazanılmasına  çok  büyük  katkısı  olduğu  savaşlar  25  Nisan  1915-9  Ocak 1916  Tarihleri  arasındaki savaşlardır.

18  Martı  asla  küçümsemiyorum  elbette    ama  nihai  zafer  9  Ocak 1916'da  elde  edildiyse  hiç  olmazsa  bu  tarihin  de  en  az  18  Mart  kadar  etkili,  anlamlı  bir  şekilde  kutlanması   gerekmez  mi? 

En  azından  Denginaz  arkadaşımızın ''Sarı Saçlarına Kan Kırmızı Vasiyetimdir.''  başlıklı  yazında  anlatılan  26-27. Aralık 1915 Çanakkale / Seddülbahir  şehidi  Üsteğmen  Zahid'in  aziz  hatırasına  hürmeten. 

Çanakkale ve  daha  nice  savaşlarda başta  Mustafa  Kemal  olmak  üzere bu ülke  ve  bu  millet  için  şehitlik  ya  da  gazilik  mertebesine  erişmiş  tüm  geçmişlerimize  Allah'tan  rahmet  diliyorum.  Her  birinin  kabri  nur,  makamı  cennet  olsun. 

( 18 Mart 1915'de Kazanılan Çanakkale Zaferinde Mustafa Kemal'in Rolü Yoktur. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 18.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu