Bir düş’ ün tanıklığında çekiyorum
resmini gerçekliğin ve iklimlerin solan benzinde ayıklıyorum ayrık otlarını…
Limanlar saklı iç cebimde
Belki de güvertesinde gecenin içimde
derlenmiş şarkılar
Bir de şakıyan hazan
Gecenin güftesine armağan ediyorum yalnızlığımı.
Aykırı bir düşüm ben düştü mü insan
birilerinin gözünden
İçine düşülesi bir tuzak belki de yaşamak
Yalnızlığı ihbar eden sabah ve şafak
Şakağıma dayalı namlu içinde saklı
şiir
Solumda sol anahtarı
Açamadığım yüreğim peşi sıra gelen fa
anahtarı.
Müzmin bir hayalperestim ben
Hala aklım saklı dünümde
Ve narin parmaklarımın buluştuğu
fildişi tuşları
Duvar piyanomun da içine akıttığı
gözyaşı.
Çocuk aklımla bilmişim meğer ben
Yalnızlığın aslında ömürlük bir
sarkıt olduğunu
Dik başlı olmamla da varsa ilintisi
Evet, aykırı bir rüzgârım ben
Disipline ettiğim benliğim ve iradem
Aştığım zorlukları da bilmez bir
Allah’ın kulu.
Şahit tutulası kâinatı
İrdeleyen yürektir
Yürekte kilitli o kapı
Ayan beyan içeri almadığım her kimse
Aymazlığında bunca acının
Açısı k/ayıp bir pencere gibi
Tünediğim gecenin ayazında
Türeyen duygular ve sözcükler
Tükense de kimi zaman umut
Kürediğim her yeni gün her yeni şiir
İzdihama teslim olmuş şu yüreğin
yerinde
Saklı neyse
Varsın saklı tutayım iyi niyetimi
Sağdıcım umut ve sevgi
Şiarımsa elbet inancı
Bitmeyen bir aşkla sarıp sarmaladığım
Asla da sönmeyecek ışığın eşliğinde
koştuğum Hak kapısı…