Sönmüş külümden bir çiçek yeşerdi kopardın
Yarım kalmış bir aşkın içinde beni yalnız bıraktın
Yokluğumun Acıları Sinende Melerken.
Sonbahar yapraklarını avuçlarımda
ezerdim
Atardım kuşlara parçalanmış
yüreğimle
Dalardım hayallere varırdım o mutlu
günlere
Bıraktım artık hayalleri uzun
uzunca dalmayı
Kısa ve öz olsun dedim
Kayıp okyanusların içinde bir daha
yüzmedim
Yüzdükçe batıyordum boğuluyordum
Vardım bir deniz kenarına sahile
Bir kır kasabasına
İçinde saklanmış güzelliklerini
gezdim
Umudum yeniden tomurcuklandı
Hiçlikleri sevenleri unuttum
Ulaşılmaz düş peşinde yalnızlığa
koşmadım
Sözler söylerken erirken
dudaklarında
Söz söylemeyenlerden kaçtım
Yüzümde gönlümde buruk bir acıyı
çizenleri unuttum
Çaldığı flütle bile acıları üflerken
geçmişimi
Sildim attım bir kenara köşeye
İnsan bazen sözsüz yaşamaktan
boğulurmuş
Terk ettim o okyanusları
Sevgilerin masum olduğu
Sevgiyi onurla yüreğinde taşıyarak
seveni aradım
Susmak ve beklemek neyi getiri ki
Sevmek varken
Ah duyurabilsem içimdeki aşkın
sesini
İçimi aşkımı yüzümden okuyan varmak
için yoldayım buradayım
Bu kır kasabasında
En güzel aşklar başlayacak
hissediyorum
Leylakların lalelerin açtığı kır
bahçesindeyim
Hissediyorum
Yarım kalmışlardan kurtuluyorum
işte
Ben gözümde gönlünde
Yarım kalmış hayatın altında kalmış
Bir gülün başında ötemeyen
Bülbülüm
Başında öteceğim bir gülü arıyorum
Bülbülü yüreğinden vuran
Yaktın dünyasıyla beraber soğudu mu
yüreğin
Düşte bulunmaya layık olmayan
Tükenmiş gözlerinde şimdi uzağım
Şimdi ben bensem unuturum seni
hatta unuttum
Acıda olsa
Yüreğim yansa da umutsuz değilim
Yokum artık ben seninle
Sen kiminleysen
Sensizliğin kuytularında
yaşamıyorum
Sarılıyorum tozlu yollarda beni
karşılayan gül bahçelerine
Açar bir çiçek öter bu bülbül
başında
Sen açan gül olamadıktan sonra
Boşunadır seni seven
Başında öten bir bülbülü bulma
hevesin boşunadır
Yeni bir şiir yazıyorum
Bitmeyecek şiirlerin akustik sesi
ile
Ve o gün pişman olduğun gün
Şiirlerim yüreğimle sana acı
gerçeği haykırırken
Ben dört yıllık asırlık bir ağacın
altında
Açan gülün başında öterken
Seni tanımayacağım
Tanımadığım için sen kahr olurken
Bu gönül dergâhı kimindir
anlayacaksın
Yıktığın için
Diyeceksin ki
Ah bu akılsız başımı yaslasaydım
dizine
Sen bakarken dalsaydın sana bakan
gözüme
Seni tanımayacağım
Ve sen yangınında yanarken
Üzerine su döksem de sönmeyeceksin
Yokluğumun acıları sinende melerken
Taştan olan kalbin parçalanırken
Ağırlığından
Dilindeki söz değil mermilerle
Kendini vuracaksın
Ve ben sesini dahi duymayacağım
Asude şiirlerimle
Bülbül sesimle
Bir gönlün onur konuğu olacağım
Mehmet Aluç