1 Mustafa Kemal İlk Kez Ne Zaman Sultan Vahdettin’e Hain Dedi---bi Ni'mel K

Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 27.04.2022
Okunma Sayısı : 835
Yorum Sayısı : 10
MUSTAFA KEMAL İLK KEZ NE ZAMAN SULTAN VAHDETTİN’E HAİN DEDİ---Bİ Nİ'MEL KERİM NİSAN'IN YİRMİ ÜÇÜNCÜ CUMA GÜNÜ CUMA NAMAZINI MÜTEAKİB BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KÜŞAD EDİLECEKTİR.---6. BÖLÜM--
Son bölüm olduğu için biraz uzatacağım. Okuyucularım haklarını helal etsinler.
*****
Geçen bölümde İlk TBMM’de Padişah Vahdettin’e sadakat yemini yapılıp yapılmadığını sormuş ve ‘’ Evet bir sadakat yemini var ama...’’ Diyerek noktalamıştım..
Evet.. 24 Nisan 1924’de Hamdullah Suphi Bey şöyle bir konuşma ve teklifte bulunmuştu hatırlayacak olursanız:
‘’Teşkilât-ı Millîyenin ( Milli teşkilatımızın) ve mücahedemizin( kutsal cihadımızın ) ruhu, padişaha, hilâfete ve hukukuna vatanımızın selâmetine, birliğine, tamamiyetine sadakatten ibarettir; buna hürmet ettirmektir. Bunun bir beyanname ile memlekete ilânında fayda tasavvur ediyorum. Tasvip buyurursanız beyanname neşredelim.''
SORU: Hamdullah Suphi'nin teklifi olan böyle bir beyanname hazırlandı mı?
CEVAP: Evet. Böyle bir beyanname hazırlandı. Üstelik Beyannameyi bizzat Meclis Başkanı Mustafa Kemal hazırlamıştı ve milletvekilleri 1 Mayıs 1920’de TBMM’ de aynen aşağıdaki şekilde and içtiler. ( Bu tabii ki tek tek yemin etme şeklinde olmadı ama beyannameyi hepsi de kabul etmişlerdi.)
O beyannamede şöyle deniyordu:
''..........Padişaha ve halifeye isyan sözünü ortaya atıyorlar. Millet Meclisi halife ve padişahımızı düşman tazyikinden kurtarmak, Anadolu’nun parça parça şunun bunun elinde kalmasına mani olmak, payitahtımızı da ana vatana bağlamak için için çalışıyor.
Biz vekilleriniz Cenab-ı Hak ve Resul-u Ekrem namına yemin ederiz ki padişaha, halifeye isyan sözü bir yalandan ibarettir ve bundan maksat vatanı müdafaa eden kuvvetleri, aldatılan Müslümanların elleriyle .... etmek, memleketi sahipsiz ve müdafaasız bırakarak elde etmektir. Hindin, Mısır’ın başına gelen halden mübarek vatanımızı kurtarmak için İngiliz casuslarının sizleri, aldatmak üzere uydurdukları yalana inanmayınız. İzmir Adana Urfa, Maraş elhasıl vatanın düşman istilasına uğramış köşelerini müdafaa edenleri din ve milletlerinin şerefi için kan döken kardaşlarınızı arkadan size vurdurmak isteyen alçakları dinlemeyin ve onları Millet Meclisinin kararı üzerine cezalandıracak olanlara yardım edin. Ta ki din, son yurdunu kaybetmesin. Ta ki milletimiz köle olmasın. Biz birlik oldukça düşman üzerimize gelmeyeceğini resmen ilan etti. Onun candan istediği, aramızda nifak ve şilaldır.
Allahın laneti düşmana yardım eden hainlerin üzerine olsun. Ve rahmet ve tevfiki halife ve padişahımızı millet ve vatanı kurtarmak için çalışanların üzerinden eksik olmasın.
Büyük Millet Meclisi emriyle reis Mustafa Kemal.''
SORU: Bu beyanname ne zaman yayınlandı?
CEVAP: Bu beyanname 2 Mayıs 1920 Tarihinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlandı.
Beyannamede geçen ‘’ Biz vekilleriniz ‘’ ifadesine ayrıca dikkatlerinizi çekerim.
SORU: Bu beyannamede bir isyandan söz ediliyor. O ne demek? Mesele nedir?
CEVAP: Meselenin can alıcı kısmı aslında tam olarak bahsi geçen beyannamedeki ‘’ isyan ‘’ sözüdür. Çünkü:
Çünkü TBMM’nin açılışı öncesinde yani açılacağı artık aşikar olduğunda da açıldığından hemen sonra da bu işten hiç hoşlanmayan İngilizler bir taraftan padişaha baskılarını arttırırken diğer taraftan halk arasında bu Meclisin ( TBMM’nin) Padişaha isyan etmek için kurulduğu propagandasını yapıyordu.
Öyle ki bir taraftan padişaha ‘’ Bunlar seni ortadan kaldıracak. Bak sonra demedi deme.’’ Mealinde bir şeyler fısıldıyorlar öte taraftan TBMM’ ye çaktırmadan ‘’ Boşuna uğraşıp durmayın. Padişah sizin isyan edeceğinizi düşünüyor o sebeple de size karşı ordu hazırlıyor’’ Diyordu.
İşte böyle bir durumla karşı karşıya olan TBMM’nin yaptığı şey aslında padişaha bağlılık yemininden daha çok ‘’ Padişahım ! Bizden yana bir endişeniz olmasın. Biz vallahi de billahi de sana karşı bir isyan yapmayacağız. Meclisimizin asla böyle bir niyeti ve amacı yok.’’ Yeminiydi.
SORU: TBMM’nin Padişaha ve İstanbul Hükumetine karşı bir ayaklanmasının söz konusu olmadığını görüyoruz. Peki Padişah ve İstanbul Hükumetinin TBMM’ye karşı bir hareketi oldu mu?
CEVAP: Evet oldu. Ancak bu olayda Padişah Vahdettin ile Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın yerlerinin iyi tespit edilmesi gerekir.
Bu kısmı okurken tarihlere dikkat lütfen.
5 Nisan 1920’de -Padişah Vahdettin’in ablası Mediha Sultan ile evli olan- Damat Ferit Paşa Sadrazamlık makamına getirildi. Ancak bu makama getirilişi Sultan Vahdettin’in takdiri ve kararı değildi. Zaten İstanbul’da artık hiç bir şey Padişahın iradesinde değildi.
İngilizler ta Mondros Ateşkes Antlaşması günlerinde ‘’ Bana yetki ve bir gemi verin gideyim dostum İngiltere'ye en güzel ve faydamıza bir anlaşma imzalatıp geleyim’’ Diyebilecek kadar devlet ve memleket işlerinden uzak ve aynı zamanda İngiliz hayranıydı.
İngilizler Ankara’daki hareketlilik üzerine kendilerine en sadık köpek olacak bu zatı Sadrazamlık makamına getirdiler 5 Nisan 1920’de.
Damat Ferit Paşa sadrazam olduktan iki gün sonra 7 Nisan 1920 tarihinde Britanya Yüksek Komiseri Amiral John de Robeck ile milliyetçilere karşı alınacak tedbirleri görüştü.
Bilindiği gibi 11 Nisan'da Kuvâ-yi Milliyecilerin eşkıya olduğu ve öldürülmelerinin sevap ve vatani bir yükümlülük olduğuna dair Şeyhülislam Dürrizâde Abdullah Efendi’den fetva aldı.( Fevzi Çakmak’ın ileride TBMM kürsüsünde “İngiliz süngüsü altında verilmiştir.” dediği fetva budur.)
De Robbeck Damat Ferit'e Birleşik Krallık'ın aktif bir iş birliği yapamayacağını ama silah ve mühimmat konusunda destek olacağını bildirdi.
Birleşik Krallık Hilafet Ordusu'nun erlerine 30, teğmenlerine 60 ve alay komutanlarına 150 lira maaş bağladı. Lojistik ihtiyaçlarını silah, araç ve gereçlerini temin etti. Hilafet Ordusu birlikleri Nisan ve Mayıs aylarında İzmit bölgesinde yığınaklanmalarını bitirdiler. Britanya birlikleri de Hilafet Ordusu'nun arkasında konuşlandı. İzmit limanına demirleyen Britanya savaş gemileri mevzileri top ateşi ile destekleyebilecek bir konum aldılar.
SORU: Kuvay-i İnzibatiye ile Kuvay-i Milliye arasında çatışma oldu mu?
CEVAP: Evet oldu.
Bu çatışmalar da çok ilginçtir. Çünkü Hilafet Ordusu ya da Kuvay-i İnzibatiye denen bu ordunun mevcudu 7000’dir. En modern silahlarla donatılmıştır İngilizler tarafından. Ayrıca İngilizler tarafından her türlü desteklenmekteydiler ama 2500 kişilik Çerkez Ethem’in Kuvay-i Seyyare adlı birliği karşısında darmadağın olmuşlardı. Akıl almaz değil mi?
Yok yok. Akıl almayacak bir şey yok. Kuvay-i İnzibatiye denen bu ordu milli kuvvetlerle hiç bir zaman ciddi bir çatışma içine girmedi. Daha da kısa ve açık yazayım: Anzavur Ahmet hain şerefsizi ve onun bir avuç kudurmuş köpeği dışında Kuvay-i İnzibatiye askerlerinin hiç biri kardeşleri olan Kuvay-i Milli’ye kurşun sıkmadı. Hiç biri fotoğrafta da gördüğünüz gibi bu orduyu İngilizlerin Kurdurttuğunun ve İngiliz çıkarlarına hizmet amacıyla kurulduğunun farkına varmayacak kadar geri zekalı ya da kör değildi. Nitekim Kuvay-i İnzibatiyenin neredeyse tamamı Kuvay-i Milliye tarafına geçti.
SORU: Padişah Vahdettin’in sarayın damadı olan Ferit Paşa Hakkındaki düşünceleri nelerdi?
CEVAP: Padişahın Kızı Sabiha Sultan’ın anılarına göre Padişah Vahdettin nazarında bu dünyada üç mel’un vardı: Birincisi Ablası Mediha Sultan. İkincisi Ablasının kocası Damat Ferit Paşa. Üçüncüsü ise bu ikisinin oğulları olan Sami. Evet.. Maalesef adaşım ))))
SONDAN BİR ÖNCEKİ AMA EN ÖNEMLİ SORU: Bazı tarih yazıcıları Mustafa Kemal’in gücü eline geçirdikten sonra değiştiğini ve padişaha artık ‘’ Hain’’ demeye başladığını söylüyorlar. Bu doğru mudur?
CEVAP: Hayır kesinlikle doğru değildir.
Mustafa Kemal ilk kez 25 Eylül 1920’de Padişah Vahdettin için ‘’ Hain’’ ifadesini kullanmıştır ve bu tarihte Mustafa Kemal’in elinde TBMM Başkanı olmak dışında hiç bir güç yoktur.
BU DİZİNİN SON SORUSU: Mustafa Kemal Padişah Vahdettin’e niçin hain dedi? Padişaha ‘’Hain’’ demesi TBMM tarafından nasıl karşılandı?
CEVAP:
2 Mayıs 1920’deki beyana rağmen Haziran 1920 de Anzavur Ahmet idaresindeki Kuvay-i İnzibatiye ile doğrudan doğruya silahlı çatışma yapılması üzerine Mustafa Kemal artık padişah ve halifeyi kurtarmaktan, sık sık padişaha sevgi ve saygılarını sunmaktan vazgeçti. Ancak aşağıdaki satırları yine dikkatle okuyun zira Mustafa Kemal sadece Padişah Vahdettin’den vaz geçiyor. Hilafet ve saltanattan değil...
Tarih 25 Eylül 1920 ve TBMM Kürsüsünde Mustafa Kemal konuşuyor:
‘’Hilâfet ve saltanat mahfuziyeti ( korunması ) zaten birinci esasımızdır. Hakikaten. düşündüğümüz halâsı hakikiye vusul için( Gerçek kurtuluşa kavuşmak için ) , arzettiğim veçhile makamı hilâfet ve saltanata olan merbutiyetimiz( bağlılığımız) ve o makamın bütün şeraiti lâzimesiyle mahfuziyeti (Lazım olan bütün korunmuşluk şartları ) birinci esasımızdır. Bu islâm dünyasının istinatgahı( dayanağı ) olan rabıtai hakikiyesini( Gerçek bağlılığını ) tesise birinci derecede medar olan bu makamı ihmal etmek hiçbir vakitte kâr-ı akıl değildir.( Akıl kâri değildir ) Ve bunu bizden zorla almak mümkün değildir. Gayeye vusul(Ulaşmak) için arzı ihtiyaç (İhtiyaç duyduğumuz) ve iftikar eylediğimiz kuvvetler ( fakirliğini çektiğimiz kuvvetler) birinci derece İslâm dünyasıdır. Bu İslâm dünyasının ikide birde Meclisi Âlinizin hilâfet ve saltanat, halife ve sultan meselesiyle iştigal etmesinde( Meşgul edilmesinde ) mehazir( Mahzurlar) vardır. Bu mahzurları şimdiye kadar fiiliyatiyle gördük. Bunu bizden zorla almak isterlerse her türlü mücahedeyi( Cihadı- çatışmayı) yaparız, ikide birde Meclis-i Âlimizin bu mesele üzerinde müzakere ve münakaşa açması caiz değildir kanaatindeyim.
Bugün bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır. (Alkışlar) Müsaade buyurunuz beyim. Hain bir adamdır. (Alkışlar, bravo sadaları) Meclisi Âlinizde şimdiye kadar pek büyük ve cidden tarihî cüretler gördük. Maateessüf( Üzükerek ifade edeyim ki ) şimdi makamı hilâfet ve saltanatı işgal eden zat bu millet için hain bir adamdır.''
Evet, Mustafa Kemal 25 Eylül 1920 de TBMM'nin gizli oturumunda yaptığı bu konuşmada saltanat ve hilafetten asla vazgeçilmeyeceğini söyleyerek kurbağayı ürkütmemeye çalışmışsa da ilk kez bu tarihte Padişah Vahdettin için ‘’ Hain’’ ifadesini kullanmış ve ilginçtir onu esaretten kurtarmaktan bahsederken ne kadar alkış almışsa ona hain derken de bir o kadar alkış almıştır.
Neticede 23 Nisan 1920 de TBMM açılmış hemen ertesi gün ‘’Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’’ ilkesi kabul edilmiştir ama görüldüğü gibi bu hiç de kolay bir mücadele ile olmamıştır.
SON
( Mustafa Kemal İlk Kez Ne Zaman Sultan Vahdettin’e Hain Dedi---bi Ni'mel K başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.