Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 12.02.2024
Okunma Sayısı : 265
Yorum Sayısı : 15
Günün Yazısı

Bu Yazı 13.02.2024 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Barnabas İncili --2. Bölüm---''ucundan Accık'' Olmasın Diye İnkar Edilen Kitap


Konumuz madem ki Barnabas İncilidir o halde Barnaba kimdir? Önce onu bir tanıyalım.

Asıl adı Yusuf (Joseph) olan Kıbrıslı Barnaba, Hıristiyanlığın ilk dönem şahsiyetlerindendir. Levi soyundan Yahudi bir aileye mensuptur ve havariler kendisine “peygamber oğlu”, “cesaret verici” (Elçilerin İşleri, 4/36-37) ve “teselli oğlu” gibi lakaplar verilmiştir. Ayrıca Luka onu “Ruh ul kudüs ve imanla dolu iyi adam” şeklinde tanımlamıştır (Elçilerin İşleri, 11/24).

Barnaba, yeni dini yayma gibi aktif bir görev üstlenerek, cemaat temsilcisi sıfatıyla Antakya’ya gitmiş ve böylece Hıristiyanlık tarihinin ilk misyonerlerinden sayılmıştır (Elçilerin İşleri, 11/22-24).

Yürüttüğü bu inanç faaliyeti yanında hem inananlara yardım için tarlasını satmış (Elçilerin İşleri, 4/36-37) hem de geçimini temin etmek amacıyla çalışmıştır (I. Korintlilere Mektup, 9/6)


MS. 46 yılından sonra Antakya ve Suriye’deki tebliğ görevine Pavlus ile beraber devam etmiştir.
Pavlus’la birlikte Selefkiye( Bugünkü Hatay'ın Samandağ ilçesi ), Kıbrıs, Pamfilya Pergesi, Psidya( Isparta ilinin tümünü, Afyonkarahisar, Burdur, Antalya ve Konya illerinin de bazı bölümlerini içine alan bölge ), Yalvaç, Likaonya ( Bugünkü Konya ve çevresi ) Listra( Konya/Meram ) ve Antalya’da Hıristiyanlığı yayma faaliyetlerinde bulmuşlardır..

Barnaba, Pavlus ile yapacakları seyahatlere yeğeni Markos’u da götürmek istemiş fakat Pavlus buna karşı çıkmıştır. Aralarındaki anlaşmazlık Barnaba’nın Markos’u alıp Kıbrıs’a geri dönmesine sebep olmuştur. Bu kararla beraber Kutsal Kitap metinlerinde Barnaba hakkındaki bilgiler de son bulmuştur.

Kaynaklara göre geleneksel Kıbrıs Kilisesi’nin kurucusu olarak kabul edilen Barnaba 61 yılında kendi soyundan olan Yahudiler tarafından öldürülür ve cesedi denize atılmak üzerine bir bataklığa saklanır. Barnaba'nın olayı gören öğrencileri ise cesedi kaçırıp, Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına gömerler. Barbanaba'nın göğsüne de Matta'nın yazdığı İncil'in kopyasını koyarlar.

Cesedin yeri uzun yıllar gizli kalır. Olaydan 432 yıl sonra piskopos Anthemios mezarı rüyasında gördüğünü söyler ve mezarın yerini bulur. Matta İncili dolayısıyla da bulunan mezarın Barnaba'ya ait olduğu teşhis edilir.

Bu keşif sonrasında psikopos Anthemios, İmparator Zeno'yu bilgilendirir. İmparator Zeno, cesedin bulunduğu yere Barnaba'nın adına bir manastır yapılması için bağış yapar. Böylelikle M.S. 477'de - bugün halen Kıbrıs'ta varlığını devam ettiren Barnaba Manastırı inşa edilir.

Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere Barnaba, Hıristiyanlığı yaymak için Pavlus ile birlikte pek çok seyahat yapmış olmakla birlikle bir süre sonra yolları ayrılır zira öğrencisi ve yol arkadaşı olan Pavlus, Hz. İsa'yı hiç görmediği, onunla hiç bir şekilde bir arada olmadığı halde Hz. İsa ile ilgili bir sürü hikaye anlatmaktadır. Oysa kendisi Hz. İsa ile tanışmış, onun neler söylediğine bizzat şahit olmuştur.

Yine yukarıda verdiğim bilgilerden de görüleceği gibi Hıristiyanlığın daha ilk dönemlerinde bile Hıristiyanlık içinde bir inanç mücadelesi başlamış ve Hıristiyanlar '' Yahudi Hıristiyanlığı, Pavlus Hıristiyanlığı diye ikiye bölünmüşlerdir.

Yahudi Hıristiyanlığı nedir peki?

Yahudi kimliklerini muhafaza edip Yahudi dininin kurallarını uygulamanın yanında Hz. İsa’yı peygamber, öğretmen veya mesih olarak kabul eden Hıristiyanlara Yahudi- Hıristiyan denmiştir.

Pavlus Hıristiyanlığı nedir?

Çok kısa ve öz olarak söyleyecek olursak Hz. İsa'yı Baba- Oğul ve Ruh ül Kudüs kabul eden, ona iman eden herkesin cennete gideceğine, Hz. İsa'nın kanının çarmıha düşmesiyle birlikte ona iman edenlerin - doğuştan gelen ya da sonradan edindikleri- tüm günahlarının silineceğine inanan Hıristiyanlığa da Pavlus Hıristiyanlığı diyoruz.

Pavlus, Hıristiyanlık ilk ortaya çıktığında Hıristiyanların en büyük düşmanlarından biridir. Hıristiyanlara çok büyük zulümler yapmıştır. Hatta Hıristiyan inancına göre ilk şehit olan Stefan'ın taşlanması olayında aktif bir şekilde rol almıştır ki tüm bu söylediklerimiz İncil'de vardır. ( Elçilerin İşleri 7: 58-60 --- 22: 20. ) Ama daha sonra Hz. İsa ona görünür ve '' Neden bana zulmediyorsun?'' Der. Bu olaydan sonra Pavlus ( İlk adıyla Saul ) imana gelir ve hayatını Hıristiyanlığı yaymaya vakfeder.

İlginç olan, bugün Hıristiyanlık dünyasının neredeyse tamamı Pavlus Hıristiyanıdır.

''Yahu daha ilk andan itibaren Hz. İsa'ya iman etmiş bir Barnaba varken neden önce bir Hıristiyan katiliyken sonra Hz. İsa'ya iman eden bir kişiye inanmış Hıristiyan dünyası?'' Derseniz işte orada devreye Bizans ( Doğu Roma ) İmparatorluğunun kurucusu kabul edilen I. Konstantin devreye giriyor.

Roma İmparatorluğunun merkezini Roma'dan İstanbul'a taşıyan I. Konstantin din işlerine de el attı zira o İstanbul'u sadece imparatorluğunun değil aynı zamanda Hıristiyanlık dininin de merkezi haline getirmek istiyordu. Bunu yapabilmek için de Hatay gibi, İskenderiye gibi doğu kiliselerini zayıflatmalıydı. Doğu kiliseleri Yahudi- Hıristiyan inancına daha yakın oldukları için de asıl yok edilmesi gereken şey, bu Yahudi Hıristiyanlığı yani Barnaba'nın Hıristiyanlığı idi.

[ Bu arada araya sıkıştıralım: İstanbul'u Hıristiyanlığın merkezi yapma düşüncesi daha sonraki Doğu Roma İmparatorlarında da vardır ki bunun en bariz örneği Jüstinyen'dir. Siz Ayasofya'nın niçin yapıldığını sanıyorsunuz? Jüstinyen niçin Ayasofya tamamlandıktan sonra ''Ey Süleyman ! Seni de geçtim. '' Demiştir?]

325 Yılında İznik'te Hıristiyanlığın ilk konsili toplandı.

Konsilin yapacağı en önemli iş, Hz. İsa'nın ne olduğuna karar vermek olacaktı. Evet, Hz İsa Tanrı mıydı? Hem Tanrı hem de onun oğlu muydu? Hem Tanrı, hem oğlu, hem de Ruh ül Kudüs müydü? Yoksa Barnaba'nın dediği gibi sadece ve sadece bir insan ve Allah'ın elçisi miydi?

Sadece ve sadece Allah'ın bir elçisi ve insan olduğunu kabul etme durumunda İstanbul'un ve İmparator I.Konstantin'in İstanbul'u Hıristiyanlık dininin merkezi yapma hayalleri suya düşecekti. Ayrıca '' Barnaba haklı '' deseler sünnet olmaları gerekiyordu zira Barnaba'ya göre Hıristiyanlar da Yahudiler gibi sünnet olmalıydı. ( Oysa Pavlus sünneti kaldırmıştı. Hatta yasaklamıştı.)

Pek çok siyasi ve hatta iktisadi sebep yanında bir de Hz. İsa'yı Yahudilerin öldürmüş olması sebebi eklenince İznik Konsilinden çıkan karar Hz. İsa'nın Baba- Oğul ve Ruh'ül Kudüs olduğu kararı oldu. Ama konumuzla ilgili en önemli karar bu değildi. Konumuzla ilgili Karar: Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncili dışındaki bütün İnciller apokrif ilan edildi. Yani din adamları tarafından reddedilen İncillerdi. Yok edilmeleri gerekiyordu, nitekim de öyle oldu.

Evet, MS. 325 Yılında İznik Konsilinde İmparator I. Konstantin'in de emir ve direktifleriyle konsile gelen İnciller içinde Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncili dışındaki tüm İnciller imha edildiği gibi bundan sonra herhangi bir nüshası ortaya çıkacak olursa peşin peşin geçersiz olduğu kabul edildi.

Yani?

Yani istediğiniz kadar 2000 Yıllık bir İncil bulun...

İstediğiniz kadar bulduğunuz İncilin 2000 yıllık olduğunu karbon testi ile ispatlayın.

İstediğiniz kadar ilk incilin Grekçe olamayacağını, Hz. İsa'nın da 12 Havarinin de Grek ( Yunan ) olmadığını, Arami- Süryani diliyle yazılmış bir incilin daha mantıklı olduğunu izah etmeye çalışın pek fark etmiyor. Çünkü ta 325 yılında mahkum edilmiş diğer İnciller... O mahkumiyet kararı 1699 senedir devam ediyor maalesef.

Velhasılıkelam biraz siyasi, biraz dini, biraz ekonomik sebepler yanında bir de '' Ucundan accık '' da olsa sünnet gibi can acıtan bir operasyona maruz kalmamak gibi sebeplerle Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncili dışındaki tüm İnciller Hıristiyan dünyasınca yok sayıldı ve sayılmaya devam ediyor.

'' İyi de Hocam! Barnabas İncili Diye bir İncil var mıydı ki apokrif ilan edildi?'' Diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Bu sorunun cevabını gelecek bölümde vermeye çalışalım. Sizler bu arada mezarı Kudüs'ün batısındaki Herzl Tepesinde olan İsrail'in eski başbakanlarından ve 4 Kasım 1995'de bir suikast sonucu öldürülen Müslüman din kardeşimiz İzak Rabin'in ruhuna bir Fatiha okuyun...

Ya da acele etmeyin. Gelecek bölümü okuyun ondan sonra karar verirsiniz İzak Rabin'in ruhuna Fatiha okumaya ya da okumamaya...
( Barnabas İncili --2. Bölüm---''ucundan Accık'' Olmasın Diye İnkar Edilen Kitap başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.