Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 26.02.2024
Okunma Sayısı : 249
Yorum Sayısı : 6
Barnabas İncili 10. Bölüm-
BARNABAS İNCİLİ 10. BÖLÜM-HER ŞEY BEŞ YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUN BİLE ULAŞABİLECEĞİ BİR İNCİL İÇİN MİYDİ?
Bugün öncelikle Prof Mahmud Esad Coşan, adından da Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünden( öldürülmesi) bahsedeceğim ama her ikisinin de tırışkadan bir Barnabas İncili sebebiyle öldürülmediğini kavrayabilmemiz için her ikisinin de ölümünden önce, tam olarak 2000 Yılında vuku bulan bir olaydan bahsedelim.
Kıbrıs'ta 2000 Yılında gerçekleşen bir kaçakçılık operasyonunda adeta hazine değerinde ve Hırıstiyan dünyası için çok önemli tarihi eserler ele geçirilir. Ancak bu eserler içinde biri vardır ki paha biçilmez. Evet, Barnabas İncilidir bu.
Ne akla hizmet bilinmez bu İncil önce poliste daha sonra da adliye emanetinde tam on iki yıl bekletilir ve 2012 Yılında Ankara Etnoğrafya Müzesine teslim edilir. 2012 Yılından itibaren artık beş yaşındaki bir çocuk bile Barnabas İncilini görmek istediği takdirde görebilir. [ 1 ve 2 Nolu Fotoğraflar]
Evet, 2012 Yılından sonra artık canı isteyen herkes Barnabas İncilini görebilir ama önce poliste, sonra Adliye emanetinde bekletilen Barnabas İncilinin fotoğrafları 2000 Yılından itibaren basındadır. Yani 2000 yılından itibaren canı isteyen herkes İnternete girip Barnabas İncilinin fotoğraflarına ulaşma şansına sahiptir.
Bu Barnabas İncili, Aydoğan Vatandaş'ın ''Apokrifal '' Adlı kitabında bahsettiği Barnabas İncili midir bilmiyoruz. Eğer oysa kaçakçıların eline nasıl geçmiştir onu da bilmiyoruz ama fotoğraflarına Bursa'daki Sağır Sultan ile İstanbul'daki Kör Ebem bile rahatlıkla ulaşabilmektedir.
Öte taraftan Aydoğan Vatandaş'ın Apokrifal adlı kitabında bahsi geçen Barnabas İncili de sır değildir. Onun dahi fotoğrafı en azından kitabın kapağında vardır. Ama ilginç bir şekilde Aydoğan Vatandaş'ın bahsettiği Barnabas İncilinin tercümesi yapılmıştır ama müzedeki Barnabas İncilinin tercümesi günümüze kadar henüz yapılmamıştır. Hamza Hocagil diye biri varsa bu İncili niçin tercüme etmemiştir ki bugüne kadar?
Eee o zaman Mahmut Esat Coşan ve Muhsin Yazıcıoğlu herkesin rahat rahat görebildiği, en azından fotoğraflarına ulaşabildiği bir İncili gördükleri için mi öldürüldü? Muhsin Yazıcıoğlu '' Bu İncili görenler ölüyor'' derken herkesin 2000 Yılından, hatta Aydoğan Vatandaş'ın kitabını da hesaba katarsak 1997'den beri görmeye başladığı, ( kendisini olmasa da fotoğraflarını ) bir İncil'in fotoğraflarına sahip olduğu için mi öldürüldü?
Böyle bir sebepten öldürülmüş olduğu sizin de aklınıza yatmadı değil mi?
Yani ortada bir İncil var, o incilin fotoğrafları her yerde yayınlanıyor ama yine de Esad Coşan ve Muhsin Yazıcıoğlu bahsi geçen İncilin fotoğraflarına sahip oldukları için öldürülüyor(!) Ne kadar saçma değil mi?
Bugün Ankara Etnoğrafya Müzesinde sergilenen Barnabas İncili Gerçek Barnabas İncili olsa gerek Vatikan, gerekse Fetö neden Muhsin Yazıcıoğlu ya da Esad Coşan'ın peşine düşsün ki? Ya '' Her şey açığa çıktı. Yapapabilecek bir şey yok.'' Derdi, ya da direkt müzedeki İncilin peşine düşerdi. Yanlış mı düşünüyorum?
Şunu demeye çalışıyorum: Esad Coşan da Muhsin Yazıcıoğlu da elbette ki herkesin ulaşabileceği tırışka bir Barnabas İncilinin fotoğraflarına ( ya da mikrofilmine ) sahip oldukları için öldürülmediler. Hakiki Barnabas İncilinin fotoğraf ya da mikrofilmlerine sahip oldukları için öldürüldüler lakin bazı olaylar o kadar iç içe girdi ki konu maalesef Arap saçına döndü. Mesela Muhsin Yazıcıoğlu'nun bugün için Fetö firarisi olan Aydoğan Vatandaş ile ilişkisi gibi( Az sonra açıklayacağım. )
***
Herkes gibi kulaktan dolma bilgilerle Barnabas İncili hakkında bir şeyler öğrenen İskenderpaşa Cemaati Lideri Esad Coşan, 1996'daki Kıbrıs/ Aziz Barnabas Kilisesindeki soygundan sonra artık böyle bir İncilin varlığına iyice inanıyor. İyi de bunu kime teyid ettirebilir?
Olayın içinde Abdullah Çatlı olduğuna göre bu konuda en sağlam bilgileri iki kişiden alabilir: Alparslan Türkeş ya da Muhsin Yazıcıoğlu.
Muhsin Yazıcıoğlu kendisine çok yakındır. Hatta daha önce bahsettiğim BBP'nin kurucu üyesi öğrencim Abdullah'a göre Esad Coşan, Muhsin Yazıcıoğlu'nun şeyhidir.
Muhsin Yazıcıoğlu'na sorar, o da '' Var, gördüm, emin ellerde hocam.'' Der.
Sonrasında Esad Coşan artık vaazlarında sık sık üstü kapalı olarak '' İçinde Peygamberimiz Muhammed Mustafa'nın adının Ahmed olarak yazılı bir İncilin varlığından, çok yakında herkesin bu İncile dokunacağından'' Filan bahseder. Yani tehlikeli sularda yüzmeye başlar.
Derken 4 Şubat 2001'de Avustralya'da Dobbo denilen bir yerde bir trafik kazası sonucunda damadı Ali Yücel ile birlikte hayatını kaybeder.
Avustralya'da ne işi vardı?
Zaten uzun bir süredir Avustralya'da yaşıyordu. Öldüğü gün de bir cami açılışına gidiyordu.
Kaza, tipik bir suikasttı. Bindikleri aracın önündeki bir tır, stop lambalarını yakmadan aniden durunca arkadan hızla tıra çarpmış ve ölmüşlerdi. [ Kaza raporunda ise kafa kafaya bir çarpışmadan bahsedildiği gibi, olay yerini incelemeye gelmesi gereken uzmanlar henüz olay mahalline gelmeden olay yerinin temizlenmesi de ayrı bir garabetti. ]
Hiç kimse bunun basit bir kaza olduğuna inanmadı. Ayrıca pek çok insan Mahmud Esad Hoca'nın yanından hiç ayırmadığı ve arabaya binerken yanında olan yeşil çantasına ne olduğunu sordu ama cevap alamadı. İçinde hakiki Barnabas İncilinin mikrofilmi ya da fotoğrafları olduğuna inanılan çanta sır olmuştu.
Peki Esad Coşan İnternette çarşaf çarşaf fotoğrafları yayınlanan, beş yaşındaki bir çocuğun bile erişebileceği bir Barnabas İncilinin fotoğraflarını ( ya da mikrofilmini ) çantasında taşıdığı için mi öldürüldü? Herkesin kolayca ulaşabileceği resimler miydi çantasından alınan?
Yazıyorum ama inanın ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum acaba çok merak ediyorum. Zira olay bayağı karıştı.
Neyse, Muhsin Yazıcıoğlu konusuna girelim belki daha net anlatabilirim.
****
2008 Yılında Muhsin Yazıcıoğlu - sanırım- Gerçek Barnabas İncilini tüm dünyaya tanıtmak için bu İncilin filmini yaptırmaya karar veriyor. Ancak her şeyden önce çok iyi bir senaryoya ihtiyaç var. Kim yazabilir bu senaryoyu?
Bu konuda fazla düşünmüyor zira elde bir film senaryosu olmasa da senaryo gibi bir kitap var: Aydoğan Vatandaş'ın Apokrifal adlı kitabı.
'' Hocam dur. Aydoğan Vatandaş Fetöcü değil mi?'' Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, Fetöcü olmasına Fetöcü de 2008 Yılı itibariyle Fethullah Gülen, ben dahil neredeyse tüm sağ görüşlülerin '' Muhterem Hoca Efendisi.'' Dolayısıyla da Aydoğan Vatandaş henüz '' Fetöcü '' değil sadık bir şakird. Ya da kendinden yaşça küçükler için ''Abi '' Kısaca Muhsin Yazıcığolu ile Aydoğan Vatandaş'ın görüşmesi hiç de yadırganacak bir şey değil.
Bu görüşme Tv8 Binasında yapılıyor ve Muhsin Yazıcıoğlu, Aydoğan Vatandaş'a kafasındaki projeden bahsediyor.
Şimdi burada asıl üzerinde durulması gereken husus Muhsin Yazıcıoğlu'nun Aydoğan Vatandaş'la buluşması değildir çünkü o, yukarıda da belirttiğim gibi bu konuda bir kitap yazmış olan Aydoğan Vatandaş'ın senaryo konusunda en büyük yardımcı olacağına inanıyor. Asıl önemli olan Aydoğan Vatandaş ta ABD'den gelerek, Muhsin Yazıcıoğlu ile niçin buluştu?
Aslında denklem gayet açıktır ama yine de anlatayım.
Aydoğan Vatandaş'ın Barnabas İncili - Her ne kadar gerçek olduğuna inanan çok olsa da- 2008 yılı itibariyle artık ayağa düşmüştü. Öyle ki fotoğraflarına her yerde ulaşmak mümkündü ve en önemlisi gerçek Barnabas İncili olmadığı artık gün gibi ortadaydı. Acaba Muhsin Yazıcıoğlu'nun elinde ne vardı? Bunu mutlaka öğrenmeliydi zira Fethullah Gülen dört gözle bu haberi bekliyordu.
Aydoğan Vatandaş- Muhsin Yazıcıoğlu görüşmesinden sonra Vatandaş, Amerika'ya döndü.
Aradan bir süre daha geçti.
22 Mart 2009'da Muhsin Yazıcıoğlu, tanınmış bir sinema ve tiyatro sanatçısı olan Ahmet Yenilmez'i aradı sabaha doğru saat 3.30'da. [ Ahmet Yenilmez'i ben ilk kez ''Ekmek Teknesi'' Dizisiyle tanıdım.]
Ankara Balgat Semtinde Sema Pastanesi denilen bir pastanede buluştular. Ancak Muhsin Yazıcıoğlu'nun yanında Yakup Demirkale ve Ramazan Akgün adında iki şahıs daha vardı ve her ikisi de Muhsin Yazıcıoğlu'nun gönül dostlarıydı.
Muhsin Yazıcıoğlu, Ahmet Yenilmez'e '' Barnabas İncilinin Filmini yapıyorsun.'' Dedi.
Masadaki diğer iki kişi de şaşırmıştı Ahmet Yenilmez gibi.
'' Böyle bir İncil gerçekten de var mı? '' Diye sordular, Muhsin Yazıcıoğlu ''Evet'' cevabını verdi.
'' Siz onu gördünüz mü başkanım'' Diye sordular, tebessüm ederek elindeki mikrofilmi gösterdi: '' Şu anda sizler de görüyorsunuz, ama dikkat edin bunu gören çok yaşamıyor.'' Diye ilave etti.
Şimdi tüm okuyucularıma soruyorum:
Aydoğan Vatandaş'ın Akrofipal adlı kitabında bahsettiği İncilin fotoğrafları en basit internet sitesinde bile herkesin rahatlıkla ulaşabileceği fotoğraflar olduğuna göre Muhsin Yazıcığlu'nun arkadaşlarına gösterdiği fotoğraflar ( Mikrofilm ) o İncile ait olabilir miydi? O İncil halen daha uğruna insan öldürülecek bir İncil olabilir miydi?
Sanırım olayı anlayabiliyorsunuz değerli okurlar.
Yazıcıoğlu, senaryo daha kolay ortaya çıksın diye daha önce bu konuda kitap yazmış olan Aydoğan Vatandaş'la temasa geçmişti, Aydoğan Vatandaş ise Yazıcıoğlu'nun elinde ne olduğunu öğrenmek için ona yaklaşmıştı.
Her neyse,
Bu pastane görüşmesinden sadece üç gün sonra 25 Mart 2009'da Muhsin Yazıcıoğlu hepimizin bildiği gibi bir helikopter kazasında öldü ama hiç bir Allah'ın kulu onun basit bir kaza sonucu öldüğüne inanmadı.
****
İlginçtir ki Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldürüldüğü sene yani 2009'da Hakkari'de bir İncil daha bulundu (!) Hem de 50 Kg ağırlığında. Bir de altından papaz cübbesi bulunmuştu ki paha biçilmez(!) [ 3 Nolu fotoğraf ]
Gözler ve dikkatlerin Keş Dağından ( Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü ( katledildiği ) dağdan bir anda Hakkari'ye dönmesini istiyordu bazı odaklar ama umdukları gibi olmadı. Bu Millet - karşıt görüşlü olanlar bile- Muhsin Yazıcıoğlu'nu unutmadılar, unutamadılar.
Hatta bu arada bulunan (!) Barnabas İncili sayısı altıya çıkmış olsa da hiç bir şey Muhsin Yazıcıoğlu'nu unutturamadı.
Bitti mi?
Çok az kaldı ama maalesef bitmedi. Bir bölüm daha sabır.
( Barnabas İncili 10. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 26.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.