M. Manukyan...
Hiç de yabancısı olmadığımız bir isim değil mi?
Türkiye'nin 1991-1996 yılları arası vergi rekortmeni, genelevler patroniçesi Ermeni bir vatandaşımız olan Matild Manukyan pek çoğumuzun aklına geldi eminim ama bahsini edeceğimiz M. Manukyan, Matild Manukyan değil. Zaten Matild Manukyan'ın kızlık soyadı Manukyan değil Muradyan'dır. Manukyan soyadını kocası Aram'dan almış ve ölünceya kadar kullanmıştır. Lakin ilginçtir ki Aram Manukyan ismi de Tarih meraklıları için oldukça bilinen bir isimdir.
Evet, Matild Manukyan'ın kocası Aram değil ama bir başka Aram Manukyan Osmanlı Devletinin son zamanlarında resmen Türklerin başına bela olmuştur.
Özellikle Van ve çevresinde 1900'lü yılların başlarındaki pek çok Ermeni ayaklanmasında ve katliamında mutlaka yer alan Aram Manukyan, 1912 Yılında Van'ın Ermeni belediye başkanı Bedros Kapamacıyan'ı öldürmüş, 1915'de Van'da gerçekleşen ayaklanmada pek çok Türk vatandaşının kanına girmiş azılı bir teröristti ama biz Türklerin nazarında bir terörist olan bu kişi, Ermeniler nazarında on binlerce Ermeni'yi Türk katliamından kurtaran bir devrimci, Ermeni Devletinin kurucusudur. ( 1918'de kurulan Ermenistan Cumhuriyetinin ilk dışişleri bakanı olmuştur.) Lakin bahsini ettiğimiz bu Aram Manukyan'ın gerçek adı Sarkis Hovhannisyan'dır her ne kadar herkes tarafından Aram Manukyan olarak bilinse de...
Neyse efendim, Türk milletinin başına bela olan bu Aram Manukyan 1919 Yılında kırk yaşında, tutulduğu bir hastalık sonucunda geberip gitmiştir.
M. Manukyan'a gelince...
Bu kişinin tam adı Manok Manukyandır ancak hakkında bilinenler de bundan daha fazla değildir. Ya da şöyle söyleyeyim: Ben bu kişi hakkında bir Ermeni suikastçısı ve Atatürk'e suikast yapmakla görevlendirilen bir terörist olduğu dışında bilgiye sahip değilim.
*****
1980'li yıllarda nasıl ki Ermeni terör örgütü Asala, Türk diplomatlarını öldürüyor idiyse 1920'li yıllarda da yine Ermeni teör örgütleri olan Taşnak, Hınçak ve Ermeni İntikam Tugayı gibi örgütler Türk paşalarını öldürüyorlardı. Nitekim 16 Mart 1921'de Talat Paşa, 6 Aralık 1921'de Sait Halim Paşa, 21 Temmuz 1922'de Cemal Paşa, Ermeni teröristlerce öldürülmüştü. Ama bu cinayetler Ermenileri tatmin etmemişti. Daha ses getirici bir cinayet işlemeliydiler. O sebeple de ''Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.'' Diyen Mustafa Kemal Paşa'yı bir suikast sonucu öldürmeye karar verdiler.
Suikast planları Yunanistan'ın Pire şehrinde yapıldı. Daha çok “Manok Manukyan Çetesi” diye bilinen ve üç kişiden meydana gelen bir çete, Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek maksadıyla Anadolu’ya geçmişti. Ermeni komitacıları dikkat çekmemek için çeteyi ikiye bölerek Manok Manukyan ismindeki komitacıyı Selanik yoluyla Trakya’dan, diğer iki komitacıyı da Suriye üzerinden İskenderun’a oradan da Adana’ya gönderip, Ankara’da buluşturmak suretiyle eylemi gerçekleştirmeyi planlamışlardı. Ancak Selanik üzerinden İstanbul’a gelen Manokyan, 20 Nisan 1925’te Eskişehir’de polis tarafından yakalanmıştı.
Rivayetlere göre Manok, trende yolculuk ederken tanıştığı Musa adlı bir Türk'e boşboğazlık ederek bir şeyler söylemişti ve böylece Musa'nın kendisinden şüphelenmesine sebep olmuştu. Yakalanması da Musa'nın ihbarı üzerine gerçekleşmişti. Ancak tüm bu yaşananlar basına sızdırılmıyordu ta ki 22 Ekim 1925'e kadar.
Suikastla ilgili ilk haber, 22 Ekim 1925 tarihli Son Telgraf Gazetesi’nde; İstanbul’a gelen beş kişinin gözaltına alındığı ve birinin de aranmakta olduğu şeklinde yayınlanmıştı.
Haberin duyulması üzerine Dahiliye Vekili Recep Bey, 22 Ekim’de soruşturma tamamlanıncaya kadar basına bilgi verilmemesi yönünde bir tamim yayınlamıştı ama Son Telgraf Gazetesi, “Haberler de hürriyet gibidir, verilmez alınır.” diyerek suikastla ilgili haberlerine devam etmişti.
İstanbul’a getirilen ve buradaki sorgusu tamamlanan Manukyan, İstanbul Polis Müdüriyeti Cinayet Kısım Komiseri Cavid Bey’in gözetiminde Ankara’ya gönderildi. (25 Ekim 1924)
Manok Manukyan’ın Ankara’da sürdürülen soruşturmalarda verdiği ifadeler doğrultusunda, Merkez Memuru (Emniyet Amiri) Mustafa Bey’in başkanlığındaki polis ekibi Eskişehir’de dört kişiyi daha tutuklayarak Ankara’ya getirdi.
Ancak basından, soruşturmalar ve tutuklamalar devam ederken konu ile ilgili haber yapmamaları istendiği halde basının tam tersine bu olayın üzerine fazlasıyla gitmesi, hatta gazeteci Süleyman Nazif'in “Mustafa Kemal Paşa’nın bir damla kanında bilumum Ermenilerin boğulacağına o şaşkın kavim emin olsun.” demesi üzerine bu suikast teşebbüsünün ortağı olan beş kişi yurt dışına kaçarak paçayı kurtardı.
Emniyet-i Umumiye Müdüriyetindeki soruşturması tamamlanan Manok Manukyan, Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne sevk edildi. Yapılan sorgusunda her şeyi itiraf eden Manukyan, Mahkeme tarafından 5 Mayıs 1925 tarihindeki idam cezasına çarptırıldı.
Manok Manukyan, 6 Mayıs 1925 günü Ankara’da Karaoğlan Çarşısı’nda Merkez Kıraathanesi önünde kurulan idam sehpasında, İstiklâl Mahkemesi üyelerinden Kılıç Ali, Ankara Polis Müdürü Dilaver Bey ve diğer yetkililerle halkın huzurunda hükmün okunmasından sonra idam edildi.
(
M.manukyan'dan Mustafa Kemal'e Suikast Girişimi. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
4.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.