Orhan Metin işe gitmek için hazırlanırken ağabeyi aramış hemen gelmesini istemişti. Karaşahin sitesinin önüne geldiğinde saat 08 i gösteriyordu. Ali Abdullah apartmanının önüne onu bekliyordu.

-Hayırdır ağabey sabah sabah? Bir sorun mu var?

            Ali Abdullah düşünceliydi.

-Büyük bir sorun var Orhan. Çok büyük bir sorun hem de. Gece Sapanca’daki depoya birileri operasyon yapıp paralara el koymuşlar.

            Orhan Metin beklemediği bu haber karşısında bir anda şaşırdı. Yüzü karıştı. Cebinden çıkardığı puroyu yaktı.

-Kim yapmış biliyor muyuz ağabey?

-Kimse bilmiyor Orhan. Sabah Ankara’dan telefon geldi. Müsteşar Hazine’ye on milyar dolar teslim etmiş.

-Devlet el koyduysa camiaya savaş açmış demektir. Öyleyse ortalık çok karışır.

-Bu operasyon devletin pasifize olduğu zannedilen Milliyetçi kanadının uyandığını gösterir Orhan. Müsteşarın haberi varsa Başbakanın da haberi vardır. Dediği gibi kılıçlar çekildi, savaş başlıyor. Camia üzerimize gelebilir, dikkatli olmak lazım.

-Kayıp yüz milyonu unuttun camianın derdine mi düştün ağabey. Ne yapacağız?

-Şu anda yapacak bir şey yok Orhan. Parayı teslim ettik. Cüzdanımızı aldık. Ya camiadan veya Harun’un ekibinden paramızı bilahare isteyeceğiz. İstihbarat, Emniyet can sıkıcı şeyler olabilir diyorum. Yakında kokusu çıkar, bekleyip göreceğiz. Ben holdinge gidiyorum. Gelecek misin?

-Gelirim ağabey. Dükkana oradan geçerim.

            Ali Abdullah ve Orhan Metin holdingin önünde konuşurlarken Ali arabadan inip yanlarına yaklaştı.

-Günaydın Abdullah Bey. Orhan Bey.

-Günaydın Ali.

            Orhan Metin lafı dolaştırmadan doğrudan sordu.

-Dün gece neredeydin Ali?

-Haticeyle, nişanlımla yemeğe gittik. Saat dokuz gibi Soner’le spor salonuna takıldık. 11-01 arasında Bekir’in çay bahçesindeydik.

-Bakıyorum da bu aralar Soner’le pek sıkı fıkısınız.

-İş arkadaşı olarak birlikte takılıyoruz Orhan Bey. Bu sorgulamanın sebebini öğrenmem mümkün mü?

-Sorgu değil Ali sadece merak. Uygunsuz yerlerde başını belaya sokma diye.

-Dün gece olanlardan haberin yok o zaman Ali diye konuşmaya karıştı Ali Abdullah.

-Dün gece ne oldu ki Abdullah Bey. Haberim yok. Televizyona bakmam.

-Dün gece hiçbir televizyonda yayınlanamayacak şeyler olmuş Ali.

            Ali cevap bekler gibi sessizce bakıyordu.

-Devlet dün gece Sapanca’daki bir depoya operasyon yapmış Ali. Camianın 10 milyar dolarına el koymuş. Sabaha karşı para hazinenin kasasına girmiş. Senin bu operasyonla bir alakanın olmadığını varsayıyorum.

            Ali gönül rahatlığıyla cevap verdi.

-Ben sizin için çalışıyorum Abdullah. Devlet memuru değilim ki operasyonla alakam olsun.

-Bende öyle düşünmüştüm Ali. Geçmişindeki karanlık noktalardan dolayı zaman zaman içime şüphe düşüyor.

            Konuşma bitmişti ama Ali uzaklaşmadı.

-Bu durumda güvenlik zaafiyeti yaşamamak lazım Abdullah Bey. Bilhassa Orhan Bey’in güvenliğini artırmak gerekir.

-Yok artık Ali. Abartma. Camiayla devlet arasındaki savaş. Ve benim güvenliğim. Ne alaka.

-Camianın yıllardır devlete sızdığını herkes biliyor Orhan Bey. Karaşahin Holding’e ortaklık teklif etikleri doğru mu?

-Doğru Ali. Doğrudan ve dolaylı olarak yapılan teklifleri reddediyorum.

-Camianın iş dünyasındaki prestijinizden faydalanmak gibi planı varsa holdinge çökmenin en kolay yolu Orhan Beyin pasifize edilmesidir diye düşünüyorum Abdullah Bey. Yanılıyor muyum?

            Ali Abdullah kısa bir an düşündü. Duydukları mantıklıydı.

-Haklısın Ali. Orhan’ın ismi ve varlığı yıllardır bize dokunulmazlık sağladı. Böyle bir plan varsa söylediklerin mantıklı.

            Ali birkaç adım geriye çekilip müdür Serhat’ı aradı. Talimatlarını verdi.

-Evinizin önündeki güvenliği yenileyeceğiz Orhan Bey. Her ikinize de rutinlerinizi değiştirmenizi tavsiye ediyorum Abdullah Bey. Görüşümüz netleşene kadar en azından.

            Orhan Metin de Ali’ye hak vermeye başlamıştı.

-Hallederiz Ali. Kayınbabanla konuşmadın mı? Bizden önce hedefte o var.

-Birazdan konuşacağım Orhan Bey. Sapanca’daki depoya sizde para götürdünüz mü?

            Orhan Metin dik dik cevap verdi.

-Götürdük ne olmuş?

-Anladığınız manada sormadım Orhan Bey. Para sizin istediğinizi yaparsınız. Devletin her kademesindeki gücü bilinen camianın sizin kendilerini devlete bildirdiğinizi düşünme ihtimalinden sordum. Bu durumda Karaşahin ailesinin tamamı hedefte demektir.

            Ali Abdullah’ın öğrendiklerini kritik etmeye ihtiyacı vardı. Bunun için yalnız kalmalıydı.

-Tamam Ali. Bu konuyu ayrıntılı olarak düşünüp değerlendirelim. Gerekirse seni…

-Güvenlik işinde zafiyet olmaz Abdullah Bey. Ben Serhat’a gerekli talimatları verdim. Sivil plakalı iki araç sürekle olarak takipte olacak. İsterseniz farklı alternatifleri de düşünebiliriz. Zırhlı araba ve çelik yelek gibi.

-Şimdilik onlara gerek yok Ali. Önerilerini dikkate alacağız, değil mi Orhan?

-Evet ağabey. Güvenlik müdürümüzün önerilerini göz ardı edemeyiz. Rutinlerimizi gözden geçirmek önemli. Her zamanki gibi çok dikkatli ve mantıklısın Ali.

            Ali cevap vermedi.

-Tamam Ali. Sen işine bak.

            Ali karşılık vermeden arabaya binip hareket etti. Orhan Metin bakışlarıyla Ali’yi takip ediyordu.

-Ne yapacağız ağabey?

-Bekleyeceğiz Orhan, şimdilik. Ali’nin öngörüleri haklı. Sende dikkatli ol.

( Bereli 63 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 6.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu