1 Eylül 2135

Hükümetlerarası Özerk Bölge saat 06,30

-dıt.dıt.dıt.


Kıdemli Yüzbaşı Lara alarmın birinci çalışında gözünü açmıştı. Alışkanlık eseri yatağında doğrulup alarma bastı. Yatağına tekrar yatıp birkaç saniye tavanı seyretti. Alarmın ilk çalışında tavandaki ses ve harekete duyarlı lamba yanmıştı. Tavanda boyadan başka bir şey yoktu. Bu anlamsız hareket, yatakta tavanı seyretmek, çocukluğundan bu yana vaz geçemediği ikinci alışkanlığıydı. Ağır hareketlerle yataktan kalkan Lara duşa girdi. Sabun ve lif kullanarak banyo yaptı. 4 yıl önce geçirdiği ameliyatlardan sonra ter bezleri %20 oranında çalıştığı için Lara hiçbir durumda terleyemiyordu ama derisinin hava alması ve vücut sıcaklığının dengelenmesi gerekiyordu. Banyodan her çıktığında lif sürmekten kızaran vücudunda görece bir hafiflik hissediyordu.

Bornozunu giyip aynanın karşısında yüzünü seyretti. Vaz geçemediği birinci alışkanlık. Hayatı neredeyse bu ritüelle geçmişti. Lara kimsenin hele de erkeklerin bakmaktan zevk almayacakları, erkeksi ve kaba hatlı bir yüze sahipti. Çıkık elmacık kemikleri, kemikli büyük bir burun, en alttaysa ince dudaklar. Erkeklerin asla dönüp bakmayacakları bir yüz. Vücut hatları daha da berbattı. Kaslı kollar, atletik bacaklar, sıkı kalçalar. Bir kadından çok vücut geliştirme sporcusuna benziyordu. 12 yaşlarında vücudu akranı kız ve erkek çocukları korkutacak kadar kötüydü ama Akademi hazırlık okuluna başlayınca vücudu estetik olarak bozulmuştu. Okulun ağır spor eğitimi vücudunu sanki bir erkek vücuduna dönüştürmüştü.

Okulda ve akademide üniformalar ve silahlar, saha eğitiminde daha ağır mühimmat taşımaktan bozulan vücudunu göre göre alıştıysa da zaman zaman üzülürdü Lara. Bazen kibar naif bir vücudu ve yüzü olmasını isterdi. Restoranda kendisini gören erkekler korkudan yanına yaklaşamıyorlardı. Yıllarca böyle düşünmüş bazı okul arkadaşları gibi kibar bir yüz ve vücudu olmadığı için aynaya her bakışında kendinden nefret etmişti. Çocukluğu ve ilk gençliği sağlık ve düzen hastası annesinin gıda takıntısı yüzünden tam bir eziyet içinde geçmişti.

Lara için 14 yaş her şeyin değişmeye başladığı zamandı. Ailesinin bilhassa annesinin bütün itirazlarına rağmen Güvenlik Akademisi hazırlık sınıfı fizik kondisyon sınavını kazandığını öğrendiği anda hayatının en büyük mutluluğunu yaşamıştı. Yaşıtlarını göre sevimsiz, sert ve iri yüzüyle komutanları tarafından beğenilip takdir edilmek iyi gelmiş, kendisiyle barışma sürecinin başladığını mutluluk içinde hissetmişti. Komutanlar çocuksu simalı tipleri pek sevmiyorlardı. Güvenlikçi dediğin sert yüzlü olmalıydı. Güvenlik akademisindeki her sınıf atlayışında bu mutluluk katlanarak artmıştı.       

Lara anılarıyla cebelleşirken alnının sol üstünde bir ağrı hissetti. İşaret parmağını alnındaki atan damarın üstüne bastırdı. “ Lanet micro çip” diye homurdandı. Kafasındaki micro çip her saniye vücudunu kontrol ediyor, değerlerindeki ufak bir yükselme durumunda başına bir ağrı giriyordu.  

              Sinirlendiği anıları uzaklaştırmak için banyodan çıkmadan kazada kaybettiği sağ gözüne takılan protez göze yağ damlattı. Göz kapaklarını bir kaç kez kapatıp açtı. Protez gözün kurumaması için bu gerekliydi. Yatak odasına geçti. Ter emmesi için tamamen pamuktan yapılmış iç kıyafetlerinin üstüne sivil kıyafetlerini giydi. Bu gün doktor kontrolü vardı.

Sivillerin arasına görev kıyafetleri ve silahla çıkmaları hem yasak hem de güvensizdi. Akademinin bu konudaki standart kuralı her zaman aynıydı: “Can güvenliğiniz için sivil hayatınızda olabildiğince kamufle olun.” Güvenlik için kimlikleri gizlenirdi. Olmayan komşuları bile gerçek kimliklerini bilmezlerdi.  

Kahvaltı yapmak için salona geçti. Lara’nın evi Özerk Bölge’deki dairelerin % 90’ı gibiydi. Banyolu bir yatak odası, eskilerin Amerikan mutfak dedikleri salon-mutfaktan ibaret 45 metre kare bir dairede kalıyordu Lara. Cam kupaya hazırladığı paket çorbayı bir dilim peksimetle yudumlarken camdan dışarıya bakma ihtiyacı hissetmedi. Baksa bile manzaraya değil karşı gökdelenin aynı katındaki dairenin camlarını görecekti. 105 sene önceki depremde neredeyse tamamen yıkılan Özerk Bölge yeniden inşa edilmiş, yıkılan binaların yerine en küçüğü 60 katlı gökdelen evler inşa edilmişti. Şehir merkezinde artık müstakil ev kalmamıştı. Belki ayak takımının yaşadığı varoşlar. Ve şehir merkezi dışındaki bölgelerde Gold Horn’un yutamadığı daha az katlı binalar. Bölge yönetimi, şehirde söz geçiremediği için bütün binaları yıkıp yenileyememişti. 

Kupadaki çorbanın son yudumunu içti yatak odasına geçip dişlerini fırçaladı. Akıllı telefonunu arka pantolon cebine soktu. Kalın kemerini sıkıştırdı. Sağ ayak bileğine tabancasını sol bileğine şarjör kemerini taktı. Pardösüsünü, lastik tabanlı ayakkabısını giyip çıktı. Kapıyı çekti. Başparmağını kilit yerindeki oyuğa yerleştirdi. Tık diye bir ses duyunca asansöre yöneldi.

Gökdelenin zemin katı kafe restaurant ve market olarak planlanmıştı. Sağa sola bakmadan çıkış kapısına yürüdü. 500 metre sonra yer altındaki metro istasyonuna kadar yürüdü. Kimseyle konuşmadan, selamlaşmadan metroya bindi. Gerek gökdelen çıkışı gerekse yürüyüş sırasında kimse kendisine selam vermedi. Özerk bölge vatandaşları diğer insanlarla pozitif iletişim kurmayı yıllar önce bırakmışlardı. Tıp Merkezi istasyonunda metrodan inen Lara 1 km yürüyüp yerleşkenin 1/A bloğuna yöneldi. Asansörle 7. kata çıktı. Burası doktorunun bulunduğu kattı. 783 no’lu odaya ilerledi. Kapıyı çalıp girdi. Duvardaki dijital saat 08,50 yi gösteriyordu. Tam zamanında gelmişti.

Bekleme salonunda tek başınaydı. Sol taraftaki kapı üstündeki dijital ekranda isminin yazıldığını fark etti. Ekranda ismi yazılır yazılmaz kapı ince bir tık sesiyle açılmıştı. Kapıyı itekleyip içeri girdi. Psikiyatristi bekliyordu. Başıyla selam verip doktorun karşısındaki koltuğa oturdu. Ekranda hastasının kimlik bilgilerini ve tıbbi geçmişi okuyan doktor monitörü eğip yüzünü açığa çıkardı. Artık hastasıyla göz teması kurabilirdi.

-Günaydın Lara diye seslendi kibarca.

-Günaydın doktor.

-En son üç ay önce kontrolünüz yapılmış. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

-İyiyim doktor. Her hangi bir sıkıntım yok.

-Mesleğinizi öğrenebilir miyim Lara?

Lara bir an şaşaladı. Doktor ilk kez mesleğini soruyordu. Gözüyle monitörü işaret etti.

-Orada yazmıyor mu?

-Sadece sicil, sosyal güvenlik numaranızı ve tıbbi geçmişinizi görebiliyorum Lara diye cevap verdi doktor.

-Güvenlik Merkezinde çalışıyorum doktor. Merakınızın sebebini öğrenebilir miyim?

-Birazdan açıklayacağım Lara. Kendini yoğun stres altında hissettiğin oluyor mu?

-Her zaman yoğun stres altında çalışıyorum doktor.

-Açıklar mısınız?

-Şehirde her gün bir sürü olay olur doktor. Kavga, ölüm ve yaralamayla sonuçlanan olaylar. Güvenlik Merkezi Operasyon biriminde saha görevlisiyim.

-Anlıyorum Yüzbaşı. Günlük hayatınızda kurallara isyan etmeyi düşündüğünüz olur mu?

-6 yaşımdan beri kurallar içinde yaşıyorum doktor. İşimin kurallarına uymazsam ölebilirim. Sorunuz mantıksız.

Doktor Lara’nın ağzından çıkan her kelimenin tonlamasına dikkat ediyor, tüm dikkatiyle yüzünü inceliyordu.

-Biraz önce söylediğim gibi Lara. Ekranımda sadece kimlik numaralarınızı ve tıbbi geçmişinizi görebiliyorum.  Neyse devam edelim. Özel olduğunuzu düşünür müsünüz?

-Herkes kadar doktor. Yaptığım iş sebebiyle özel olduğumu düşünürüm. Çünkü insanları korumaya çalışıyorum.

-Kast ettiğim o değildi Yüzbaşı. Yaşadığınız hayatta kendinize hak olarak gördüğünüz şeyler anlamında sordum.

            Lara düşünmeden cevap verdi.

-Doğdum, yaşıyorum doktor. Özerk bölge de yaşayan herkesle aynı haklara sahibim. Bölge halkından daha fazla haklarım olduğunu hiç düşünmedim. Mesleğim gereği zaten bazı imtiyazlara sahibim.

-Lütfen açıklar mısınız Lara?

-Akademi hazırlık okuluna girdiğimde imzaladığımız sözleşmeye göre, okul süresince tüm masraflarımız yönetim bütçesinden karşılandı. Aynı sözleşmeyi Akademiye girişimde de imzaladım. Saha görevinde çalışan personellerin ücret katsayısı x3 tür. Ayrıca görev sırasında yemek, su ve kullandığımız gıda maddeleri, mermi, silah gibi malzemeler yarı fiyatla ücretlendirilir. Tedavi masrafları da bütçeden karşılanır. Bu uygulama doğal olarak masraflarımızı azaltır.

                        Doktor önündeki monitörü yavaşça kaldırdı.

-Gördüğüm kadarıyla 3-4 sene içinde ciddi operasyonlar geçirmişsiniz. Bu süreçte “ Niye benim başıma bunlar geldi” ve benzeri düşünceleriniz oldu mu?

                        Lara yine düşünmedi.

-Olmadı doktor. Geçirdiğim operasyonların hepsi yaşamam için yapılmıştı. Üzülmemi gerektirmeyen operasyonlar. Üzülmemi gerektirecek bir durum yok yani.

-Anlıyorum Lara. Kafatasınızda bir acil yaşam micro çipi olduğunu biliyorsunuz. Bu micro çipin sizi kısıtladığını düşünür müsünüz?

Lara içinde bir öfke kabardığını hissetti. Doktor sinir bozucu olmaya başlamıştı.

-Dört yıl önce görev sırasında bir bina enkazının altında kaldım ve iki ay acil yaşam ünitesinde yatağa bağlı yaşadım. Geçirdiğim operasyonların sayısını hatırlamıyorum. Kafamda bir micro çiple yaşamaya alıştım artık. Kafamdaki micro çip yaşamsal değerlerimi kontrol ediyor ve önlem almam için beni uyarıyor. Hayır kafamdaki micro çipten dolayı kısıtlandığımı düşünmüyorum. Yeterli mi?

Hastalarının her türlü tepkisine hazırlıklı olan doktor umursamadan devam etti sorularına.

-Yeterli olunca soru sormayı bırakırım Lara. Siz sorularıma cevap verin lütfen.

( Lara- Distopik Roman 3 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 9.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu