-Annem arada bir gönderiyor.
Paketin
altından çıkardığı bir flash diski uzattı.
-Bu sana geldi Lara.
-Nedir bu?
-Bilmiyorum.
Hayalet sana vermemi söyledi. Gözlüğe taksın izlesin dedi.
Bit’in
işi bitmişti. Ayağa kalkarken tekrar konuştu.
-Hem özür dilerim hem de teşekkür ederim
Lara.
-Sorun değil dedim
ya Bit. Takma kafana. Poğaça güzelmiş. Çöplüğe ne zaman gitmem gerekiyor
biliyor musun?
-Gece vardiyası
Saat 22 de başlar. 21.30 gibi otobüslerin yanında olursun.
Bit
gidince Lara flash diski sanal gerçeklik gözlüğüne takıp yatağına uzandı.
Konserve
ve bayat ekmekle karnını doyurup çöp ayıklama işi için otobüslerin yanına
vardığında saat 21.30 olmuştu. Güneş panellerine bağlı sokak lambalarının loş
ışığında otobüslerden birine bindi. Şehirden varoşa günlük ortalama ellinin
üstünde kamyon çöp taşıdığı için çöp işleme ve geri dönüşüm tesisleri 7/24
çalışırdı. Tesiste ayıklanarak preslenen gıda artıkları ve kağıt gübre olarak,
metal atıklar sanayi tesislerine hammadde olarak satılıyordu.
İşçi
otobüsü tesise vardığında oyalanmadan herkes işinin başına geçti. Kadınlar akan
bantlarda çöpleri ayıklarken erkekler yeni gelen çöpleri bantlara, ayıklanan
çöpleri presleme tesisine ve depolara taşıyorlardı. Tesisin her tarafında
insanı hasta edecek genzi yakan ağır bir koku vardı. Bu yüzden kapalı binaların
tüm pencereleri açık olduğu gibi tavanda büyük pervaneler durmadan çalışıyordu.
Buna rağmen ağır koku geçmiyordu.
Lara
gece saat 02 de verilen molada içinde küflenmek üzere olan peynir ve salamla
yapılan sandviçini alan herkes gibi bina dışına çıktı. Bina içindeki ağır
kokuyu içine çekerek karın doyurmak mümkün değildi çünkü.
Özerk
bölgedeki insan ilişkileri varoşta da geçerliydi. Umutsuzluğu göz ve yüzlerine
yansımış insanlar suratları asık kimseyle pozitif iletişim kurmadan hayatlarını
devam ettiriyorlardı. İnsanlar birbirlerine yardım etmedikleri gibi kimseden
yardım istemiyorlardı.
Sabah
saat 8 de gelen otobüslerden inenler çöp ayıklama tesislerine çalan korna
sesiyle kadınlı erkekli çalışanlar iş bırakıp otobüslere doluştular. Üretim
tarihi bilenemeyecek kadar eski otobüs geri dönüşüm tesisinden yaklaşık 5 km
sonra 15-20 konteynerin bulunduğu assasinlerin mahallesinin önünden geçti. Assasinler
mahallesi yerleşim bölgesine 5 km uzaktaydı. Lara ne kadar dikkatli bakarsa
baksın otobüsün kirli camlarından bir şey görememişti. Bir sonraki gün
kusacağım diye bağırarak otobüsten indi. Otobüs beklemeden uzaklaştı. Ceza
olarak yaya yürümesi gerekiyordu. Assasinler mahallesi yola bir buçuk iki km
içerideydi. Otobüs iyice uzaklaşınca Lara ayağa kalkıp mahalleye doğru yürüdü.
Kaldığı
konteynere geldiğinde saat 12 yi geçmişti. Günü geçmiş bir kutu konserve ve
bayat ekmekle karnını doyurup yattı.
Üç
gün sonra Lara’nın gurubu vardiya değiştirdi. Yeni vardiya sabah sekiz akşam
yirmi vardiyasıydı. Lara akşam yirmi de midesi bulandığı için yine yolda indi.
Hava iyice kararmıştı. Mahalleye doğru ilerledi. Gece konteynere geldiğinde
saat gece yarısına yaklaşmıştı. Annesiyle konuşmadan yattı. Sabah saat 07 de
kalkıp otobüslere doğru yürüdü. 07 45 te geri dönüşüm tesisine giderken assasinler
mahallesinde farklı bir hareketlilik gördüler. Lara tesiste çalışırken diğer
kadınların kendisinden uzak durmaları dikkatini çekti. Aynı bantta çalışan
kadınlar bile uzak duruyorlardı. Etrafını süzünce fark etti ki kapalı tesisteki
herkesin gözü üzerindeydi, kadınlar fark ettirmemeye çalışarak hareketlerini
takip ediyorlardı. Umursamadan işine devam etti. Öğleden sonraki ilk mola da
sandviçini yerken yanına bir kadın yaklaştı. Birkaç gün önce yardım ettiği down
sendromlu kızın annesi.
-Meleğime yardım
ettiğin için teşekkür etmek istedim. Herkes assasini öldürenin sen olduğunu
konuşuyor. Sen öldürdüysen kaç canını kurtar.
-Teşekkür
ederim ama beni merak etme. Küçük meleğine iyi bak.
Akşam
20,20 de karavana geldiğinde Bit kapının önünde bekliyordu.
-Tiranlar seni
çağırdılar Lara. Simyacı tiranların yanına gitti.
Lara
acele etmedi. Çeşmede ıslattığı bezle karavanın içinde temizlenip kurulandı.
Küflenmeye başlamış bir dilim ekmeği bir parça peynirle atıştırdı. Tiranların
konteynerine doğru yürürken Bit arkasından takip ediyordu.
-Evin yok mu senin Bit? Evine gitsene.
Bit
sırıttı.
-Sen gelmeden
karavanda Simyacıyla kalıyordum. Senden sonra bilgisayar konteynerinde kalmaya
başladım.
Lara
duyduklarıyla üzüldü ama cevap vermedi. Tiranların toplantı konteynerine
vardığında saat 21 olmuştu. Kapıdan girdiğinde tütün ve alkol kokusu genzini
yaktı. Toplantı salonunda 5 tiran, tanımadığı bir erkek, annesi ve Kartal
bekliyordu. Annesinin yanında ayakta bekledi. Varoş halkına göre temiz ve
bakımlı erkek konuşmaya başladı. Sesi kindardı.
-Anlaşma böyle değildi Tiran!
İşaret
parmağıyla Lara’yı işaret etti.
-Bu kadın
klanımdan bir kadını öldürerek varoş kanunlarını ihlal etti. Bu kadının
cezalandırılmasını istiyorum.
Lara
tiranın konuşmasına fırsat vermedi.
-Anlaşma kiminle
yapıldı assasin? Bölge yönetimi, Gold Horn?
Baş
Tiran yanında izin almadan konuşanlardan nefret ederdi. Sigarasını söndürüp
Lara’ya bağırdı.
-Sana ne kadın?
Anlaşmanın kiminle yapıldığından sana ne? Bunun klanından bir kadını öldürmüş
olamazsın değil mi?
-Mahallelerinin girişindeki
ilk konteynerdeki kadını soruyorsanız… Evet ben öldürdüm Baş Tiran.
Koltuklarda
oturan Tiranlar içtikleri içkileri şaşkınlıkla yere püskürttüler. Şaşkınlık
içinde baka kaldılar. Hepsi Lara ‘nın ezilip büzülerek öldürmedim demesini
bekliyorlardı. Bir an konuşamadılar. İlk defa varoşta yaşayan biri birisini
öldürdüğünü itiraf ediyordu. Kural belliydi. “ Varoşta yaşayanlar birbirlerine
zarar veremez. Birini öldüren öldürülür.” Tiranlar bakışlarını Baş Tirana
çevirdiler.
-Tanımadığın bir
kadını neden öldürdün kadın? İşlediğin suçun cezasını bilmiyor musun?
-Buraya geldiğim
ilk gün bana varoşta yaşayan birine zarar vermenin yasak olduğu söylendi Baş
Tiran. Dün gece öldürdüğüm kadın iki sene önce babamı öldürdü ama kurallar
uygulanmadı. Ben de kendi adaletimi uyguladım.
-Ne adaleti, sen neden bahsediyorsun
kadın?
-Ben Prometheus’un
kızıyım Baş Tiran. İki yıl önce assasinler tarafından öldürülen Prometheus.
Lara
konuşurken göz ucuyla annesini takip ediyordu. Annesinin gülümsediğini fark
edince hem rahatladı hem de dehşete düştü. Hayatı annesini mutlu etmek için
çabalamakla geçmişti. Bundan nefret etmişti ama şimdi annesini mutlu ettiği
için sevinmişti. Çöpçü Tiran dişlerinin arasından tıslar gibi konuştu.
-Bu demektir ki sen Simyacı’nın kızısın.
Öyle mi?
-Biyolojik annem
olması dışında Simyacı ile hiçbir duygusal bağım yok Tiran. Assasin kadını
öldürmemde Simyacı’nın ilgisi yok. Sevmesem de insanlara zarar verenlere
karşılık veririm.
-Kendisine stupid idealist
diyenlerden misin?
-Evet öyle diyorlar.
Baş
Tiran düşünmesini bitirmişti. Elini kaldırdı. Herkes dikkat kesildi. Baş Tiran assasinlerin
temsilcisine baktı.
-Lara’nın söyledikleri doğru mu?
Prometheus’u senin kadının mı öldürdü?
Assasinlerin
temsilcisi eskisi gibi ukala değildi. Sesi kısık çıktı boğazından.