Rukiye İki Elin Kırılmasın Emi...
Rukiye iki elin kırılmasın emi, Şukufe’yi
sevdim sen kıskandın yanımdan kaçırdın, seni ben seveceğim dedin, sende beni
terk ettin gittin! Sevmedin! Nedir bana kastın? Bana Şukufe kadayıf yapmıştı
içine biberi doldurdun gizlice ağzımı yüreğimi yaktın! Kuru fasulye yapmıştı
bir avuç tuzu bastın içine yüreğimi yaktın, tansiyonum fırladı! Hani seninle
sahilde el ele gezecektik, şimdi ellerin kimin elinde şıllık! Şukufe de yok
ortada, kaldım kel kafamla ortada! Şimdi ben beni sevecek bir Rukiye’yi nereden
bulacağım? Gelmişime geçmişime ateş yaktın beni de yaktın, sende yanasın benim
gibi. Ayrılığı kabul etmeyen gelişinle ayrılığı getirdin zilli seni nedir bu?
Bende dedim gelişiyle aşkla yeni
bir oluşumun içine gireceğim, ne bilebilirdim ki seninkisi bir kıskançlık
kriziyle aldatma olduğunu! Gelişine ben neden bu kadar çok yüklem yükledim
özneyi görmeden! Cümlelerin ifade ettiği gerçeği gizleyerek, gelişine ben nasılda
inandım! Nereden bilebilirdim? Sözlerindeki çekim fiillerini ben aşka doğru
çekilerek yükseldiğini anlayarak seni kabul ettim gönül evime, çekim fiillerinin
ayrılığı çekip kapıma getirdiğini göremedim nereden görebilirdim ki? Gelişinle
akışının aşka doğru aktığını sandım, ama sen ah zilli ah utanmaz beni de
kandırdın ortada bıraktın çekip gittin!
Neyse gidişin olsun da dönüşün
olmasın nasıl olsa elimde aşk var kazanan yine ben olacağım kaybeden yine sen olacaksın.
İlk algın ile yargılandın ve müebbet bende uzaklaşma cezasını aldın hayat
tarafından, seviyorum hayatı ve verdiği içinde var olan kararlarını hükmünü, seni
benden uzaklaştırma cezasını vermeseydi halim daha beter ve vahim olabilirdi. İlk
geliş anlamınla yanıltıcı olduğunu fark ettim iyi ki seninle yaşamıyorum
Rabbimin sevdiği bir kulmuşum. Ben severken bazı olumsuzların beni üzmesine de
takılmıyorum, zamanın geniş diliminde penceresinde şimdi aşkla yeşeren ufka doğru
yürürken, sen anlamsızlıklar diyarında anlamsızca kal diyorum.
Mehmet Aluç