‘’Gecedir şiir, bunu duydum ve duymadım

Hayatımda bundan daha karanlık bir şey

Sonra kapanır gibi oldu gençliğin kapısıi

Şehirlerin kapısı, akşamların kapısı

Kimi yüzüne kapanır kimi gözlerine

Ve onlarla kapanır aşkın kapısı da

O mavi bir kapıdır

Yüzüne değil içine kapanır.’’(H. Ergülen)

 

 

Hasretin tınısı yürekte saklı aşkın tanısı

Mevsimlerden melodi şimdi

Raks eden notalardan çaldım ben bu aşkı

Sessizliğin frekansı

Delişmen notaların girizgâhı

Ve bir es veriyorum yüreğin iniltisine

Şah damarımdan yakını çok seviyorum

Meali hayatın ve işte duvarları yıktığıma şahit Tanrı

Nazire ettiğimse iklim ikilem yüklü belleğin kırık düğmesi

Yoksa hali hazırda nasıl nasıl severdim kendimi?

 

Matemi çağırmadım ben

Mahremime el sürenlerden de haz etmedim

Alyuvarlarına bandım şiiri bu aşkın

Alnımın akında saklı emek ve rahmetin

Çağrısı

İklimlerden seken bir yaprak gibi

Eğrelti otu belki de imkânsızlığın çaresizliği

Göğün tanrısı değildir duygularım

Her gördüğümde görmediğimde saklı Mevla’mı

Sevmenin dilemması

Büyüyen bir hürmet bu kudrete duyduğum saygı ve sevgi

Ardı ardına kapanan kapılardan sonrası mı?

 

İkilettiğim kimse sevginin merkezi

Bense aşkın meddücezri

Bu çağrı ile düştüm peşine

Hem huzurun hem aşkın

İnsan olmanın da dik alası elbet

Öncelikle insanlığım

İman gücümde saklı bir heyecan

Kimisi ise hezeyan yüklü bir metafor

Rabbin tecellisi ve tesellisi

İşte şimdi ansızın açıldı o son kapı

Aşkın rücu ettiği

Huzurunsa rükû

Huzuruna çıktığımda Rabbin

Esintisi dinmeyen o müthiş rüzgâr

Beni bana yakın kılandan da öte

Uzağında kaldığım kadar şerrin ve iblisin

Ve işte kenetlendiğim meleklerin zikir gecesi

 

Hazanım ya da bahar

Açım ya da tok

Arz ettiğimden de öte talebi ömrün

Tevazu yüklü bir iklimim ben

Bazen tuzağına düştüğüm aşkın

Bazense uzağına lanetin

Sözcüklerimdeki fikre nasıl ihanet ederim

Zikri de fikri de bir iken insan benzeri bu dervişin

Elbet sandukamda saklı sırlarım

Sarıp sarmaladığım mısralarım

Bir de etekleri zil çaldı mı şiirin…

 

Şüheda geçmişimi gömdüm gömeli

Ve ansızın daldım bu son kapıdan

Kaybolmaya yüz tuttuğum o gecenin ertesi

Meğerse ereceğim bir mertebe imiş bu aşk

İlahi bir çağrı yankısı dinmeyen

Elbet hüzün lehçem

Bir de ardına gizlendiğim peçem

Bir perçemi ise şiirin azığım

Azımsandığım bir ömür

Anaforların itibarı

Yalnızlığım ve dürüstlüğüm

Yeter ki görsünler beni O Dost Meclisinde

Tarafınca terk edilmediğim yegâne Dostum benim

İlahi Rehberim İlahi Reçber’im…

 

 


( Dost Meclisi başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 17.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu