Düşlerin mavi tarhında yakalandığım
bu aşk mevsime nazire eden körpe bir tohumum ben ve isyanın engerek yılanı iken
peşimdeki zalim bense, bense alabildiğine mazlum ve masum.
İçimin kıyısına vurdu bakışların
Lenduha bir cümleydi aşkın özleme
isyanı
Şerh düştüm düşeli içimdeki yetime
Aşkla hizaya geldi sözcüklerim
Yosun gözlerinde evrenin
Şiar edindiğimdi aşk
Aşikâr yalnız ve mahzun
Kırağı çalan geceye cevabım
Islıklayan kayıp ruhumu
Debdebeli bir ölüm dilememişken
tutuklu nutkumu
Salıverdiğim göğün
Mihrabına takılı bakışım
Hüznüm ve uçuşan saçlarım
Namelerin sürüklendiği iklim
Kayıp bir mısraaymışçasına
Kırık nargilenin ucunda
Asılı kalan dumana dalan bakışlarıma
Eşlik eden rüzgârın nakaratı
Delişmen yüreğimden geçen o alt yazı
Bir şiirden de fazla iken yalnızlığım
Şirin gülümsemem kundaklandı ansızın
Simamdaki bulutlara eşlik eden
Nemli gölgenin
Uzağında en uzağında
Uzamasa da boyum arşı alaya çıktı
hazanım
Köktüm ben köklerken duyguları
Körüklü nidaların asılı kaldığı şu rüzgârı
Esefle iteledim ellerimle.
Boşluğa düşen imgelere
Şapka çıkarıp da içinden çıkan
tavşana
Değildi isyanım.
Düş’tüm ben sadece bir düş
Düştüm düşeli aşka şaha kalkan uhrevi
duygularım
Zamanında arkasından nal topladığım
Hümayunu evrenin
Varsa yoksa yaslandığım Hünkârı
bilinmezin:
Elbet hükümranlığında Rabbin
Benzesem de kelaynak kuşlarına
Sefasını sürüyordum ben sevdanın
Nakşı yerin görün
Neşreden sevimsiz bir gecenin
Ruhuna okuduğum rahmet
Muadili olduğum karanlık yüklü esaret
Cesaret bulup da söyleyemediğim
Şatafatlı yalnızlığıma leke süren o
lanet
Ne melektim ne insan
Ne isyandı içimde geçen ne de nisyanı
evrenin
Nifak sokan kimse hayatla arama
nemalandığım
Binlerce duygunun özeti idi aşk
Layığı ile sevip kul olmanın mahareti
olsa olsa
Oynak gölgelerden firarım
Civcivli bir aymazlık aşkın şahikası
Sözcüklerim değildi evreni delen
bakışlarımın meali
Bir sevdim bir öldüm
Ölümsüzlüğe nazire eden iklimlerden
iklimler serdim
Ayaklarına aşkın
İmla hatası idi bazen aşk yerine aş
erdiğim hüzün
Beynamaz gölgelerden uzağa kaçıp
Sığındığım bilinmezin kerameti
Tetikleyen neyse acımı
İçimi açamadığım kadar bilinmezin
nezdinde
Tutuklu dilim mühürlü kalbim
Bilemedim de sona geldiğimi
Her gün başa sarıp yürek denen hikâyeyi
Maruzatım sundum sunalı Rabbime
Elbet baş verecekti umut ve mutluluk
Defalarca bakaya kaldığım hasretin
g/izinde
Sürüklendiğim kadar yaprak döktüğüm;
Bir ergen gibi hayallere daldığım
Sıfatların nazarında özürlü bir
özneydim
Yalpalayan yüreğim ve düşlerim de
düştü düşeli dile…