1
Bulutların Arkasına Saklanmış Bir
Avcı Gibi...
Ellerimiz yüreğimiz donarken ısıtandır
Rabbim verdikleriyle, elimizi mangala uzatmadan içimizde mangalı yakmadan
ısıtır Rabbim… Bazen kendi çıkarımız için, karşımızdakini çırpına çırpına
yerinden etmeye çalışsak bir süre sonra, biz çırpına çırpına yer değiştirir, bilinmeyen
yangınlarda yanarız, etme bulma dünyasıdır burası ya da ahiret hayatı. İşte
düşünceler bu kadar önemlidir bizler için düşün yaşa, ol paşa ya da elinde maşa
koş ataşa… Bazen adlandırılamaz düşüncelerimizle yakarız yanarız, bulutların
arkasına saklanmış bir avcı gibi av peşinde insanı avlamak kazancına göz dikmek
için sanki bekleriz! Şimşek gibi çakarak yakmayı isteriz aslında yanan biz
iken, alaycı gözle bakarken alay etmiştir düşüncelerimizle bize düşüncelerimiz,
seçemediğimizden kıvrılırken bulutların arkasında yerde kıvrılarak acıları
çekeriz ha bugün ha yarın ne fark eder ki?
Ey insan, elinde sana yeten varken,
daha fazlasına hakkın olmayana neden göz koydun ki? Haydi, daha derine vur ki
derinden parçalanasın, kopardıkça koparsın! Usul usul bir çıngıraklı yılan gibi
neden sokulursun insanın yanına, zehirlemek için? Senden insan olarak istenilen
bu değil ki Rabbin katında, insana yaklaş derdine derman ara, yanında olman
isteniyor öyle ise bu nedir? Haydi, açıkla bakalım? Çok yaklaştın vurmak için
bir anda nereden geldiğini bilmediğin, hakkın tokadı ile yıkıldın! Ama bu nasıl
olur deme olur. Şimdi o nefret kokan soluğunu, karşında kendine karşı mı duyuyorsun
hadi be, duyarsın tabi… Bak bir üst kata çıkmak için merdivenlerimi yıkmaya
çalışırken, altında kaldın olamaz deme neden olmasın? Sen gibi niyeti bozuklara
dersi verilmesin mi? İnsan o an hissetmiyor diye, Rabbi her an görmez mi
hissetmez mi sanırsın be salak.
O nereye gidiyorsun öyle hemen
gidemezsin, az sarp yokuşları tırman seni gibi şekil şehir değiştirmiş hırsız. Ne
o her şey anlamsız mı geliyor? Senin yaptığında bir anlam mı vardı da mı anlam
bekliyorsun edepsiz? Haydi, az daha sokul, çarpılmak yıkılırken parçalanmak
için ha bugün ha yarın ne fark eder ki parçalandıktan sonra, zamanın günün ne
önemi var ki? Hani sen fidye haraç isterdin şimdi kurtulman için, dünyanın
haracını fidyesini versen kurtulabilir misin? Ey sömüren benim kazancımı
istiyordun alabildin mi, soluksuz kalışınla? Artık kaçışın yok, teslim
olacaksın kazandığının karşılığında, cellat seni şimdi kendinin celladı oldun,
olmayacağını mı sanıyordun? Sana Rabbim dokunma dedi kuluma dinlemedin, yapma
dedi, yaptın öyle ise çek cezanı kendi elinle… Akıttığın gözyaşları sana doğru
akarken bir sel gibi, boğuyor değil mi, boğacak sen akıttın yönünü kendine sen
çevirdin vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç