Bir rengin coşkusu güne hükmeden ve
renklerin lahzası üzerinde sektiğim bir bilmece gibi dama taşı duygulardan
ördüğüm bir lehçenin gizemi en çok da aşka nazire eden yetim ve unutulmuş
yüreğim metruk hanelerde son hızıyla atan ve evrenin sür-git hikmeti ve gizemi
bazen latife yaptığını sansam da bilinmezin ansızın şerit değiştirdiği elbet
vardır bir bildiği Rabbimin…
Hüzün ve kırık notalar,
Kırgın nidaların peşi sıra
sürüklendiği hazan kadar
İçime yağan rahmet
Aşkla erişilesi hikmet
Varlığın nameleri elbet süs çiçeği
olmayı seçmedim ben.
Ben ağacım:
Köküm sağlam.
Ayakta öleceğim ruhum delişmen ve
dağınık
Bir mimozanın esintisi gelir burnuma
Bilirim de cennet bahçesi saklıdır
içimde.
Derlediğim bir şiir bir nesir
Daraldığım her vakit uçuşan ipekten
ruhum
İmgeler ne ki dağınıklığımın yanında?
Ve üstümde tüten duman adeta bir
vapur gibi
İçin için yandığım, yakardığım
Sinemde saklı İstanbul
Semada saklı hayallerim
Sindiğim değil üstüme sinen koku olsa
olsa
Aşkın rüzgârı ne ise katık etti bana
İçerlediğim kadar içemediğim mutluluk
nifak sokan kimse
Kim olduğum değil mevzu bahis
İçimde saklı binlerce çiçek ve gerçek
Bazen hayal gördüğüme inansam da
Anlatmaktan ötesi yok bana.
Rüzgârın sesi
Kırılan kalbimin nameleri
Bir ruh bir vücut bir de kalem
Derlediğim bir yürekten öte içimdeki
matemim
Eser de eser meltem
Mentollü tadında hüznün
Geviş getiren bir düş gibi çıktığım
Asma katında hayatın
Dibini gördüğüm kaç defaysa,
Defansı şiirin
Demlendiğim kadar içimde saklı
imgelerin
Ritmi ve vazgeçilmezim
Hayallerim elbet
Tek tutanağım.
Asla da tutuk değil nutkum
Gel gör ki içim yandığında nasıl da
söner solar yaşama sevincim
Bir nidadan öte bir inilti
Bir sesten öte rengim ve solgunluğum
Hazan coğrafyasında asılı ruhum
Reşit kılınmış olmak ne ki
erişemediğime
Emsalsiz hüznüm ve çabam amacım
Yaşamak aşkın ve hüznün rağbet
gördüğü derinlikte
Saklı bir çakıl taşıyım
Seken bir hece
Savrulduğum kadar bilinmeze
Ve işte sağaltıyorum tüm acılarımı
Açtığım kadar içimi kalemin
dehlizinde
Sönse de ışığım
Geride kalacak dinmeyen rüzgârım…