Duyguların seferberliği saklı sefer
tasımda belki de tek efor harcamadandır bana malum olan yarınlar.
Kırık bir kalem günlerdir sırıtıp
duruyor yüzüme: benimse yüzüm yok artık dilek tutarken ve kayan yıldızlardan
kendime bir yol diziyorum.
Arkası yarın benim hayallerim: tıpası
kayıp bir şişe gibi başıma dikip de içtiğim hulasası sözcüklerin ve kıblemde
süre gelen saltanat.
Afrası tafrası da dinmez iken
insanların ve dimağımı zorlayan.
Güzel bir gün ümidiyle attım ilk
adımımı güne Besmele ile başladığımın ertesi ve geceden kalma rüyalarım: izafi
bir yolculuk addedilen yürekse yerle yeksan olmuş.
Sözcükler çürük yumurta gibi ve
düşümün kovuğunda kalanlar elbet temenni ettiğim iyilik güzellik ve ben ne
kadar tevazu yüklüysem o kadar yük biniyor omzuma artık kaç kalibre ise ateş
alan tabancam ve namlusundan dökülen ölümcül suretler.
Yeminsiz bir güne uyandım belki ama
dün edip de bozduğum yeminler yok mu emre amade bense müzayedede açık arttırma
ile açık ara farkla da sekiyorum sefil bir kuş gibi.
Kurguladığım bir gün ise de
kurcalanmış aklımla teftişe çıktım elbet geceden ve manen zengin olmama rağmen
maddi anlamda ıskaladım işte hayallerimi.
Para denen mefhum hani, köpeğin önüne
atsan hayvan asla yüz vermezken bense severken yüz veriyorum astarını
istiyorlar.
Temkinli olmama rağmen güme gitti
yine tüm hayalim ve güne bir sıfır arkada başladım.
İnzivada geçen hayatım kimine göre
bir derviş belki veli belki deli ya da üçü bir arada.
Sekmesi hayatın içten pazarlıklı
insanların işgal ettiği yeryüzü bense gökyüzüne aşık aralıksız göz atıyorum
rüzgarın sürüklediği bulutlara ve toz olup uçuşuyorum.
Günden randıman alacağımsa baştan
belliydi elbet ve sabahın kör karanlığında düşüp de yola yirmi dört ayar
cümleler kurma hayaliyle kalemi de elime almışken dağıldım işte dağıldım yine
yekpare deniz manzaralı iken dünde kalan evim şimdilerde devasa bir ormanla
karşı karşıyayım hani balta girmemiş lakin ellerinde balta yavrukurtlar bir bir
çıkıyor önüme ve cüsselerine bakmadan baltalıyorlar yüz görümü seyyah
isteklerimi.
Firarisiyim hayatın ve aşkın da
fedaisi.
İri puntolarla yazmalıyım belki de:
SENİ SEVİYORUM demenin meali sadece
sözcüklerde mi saklı? Ya aklımdan çıkmazken hayali dahi bana yeterken aşkın ve
sevgilinin gerçi gün yüzü görmeyeceğim de bu aşkı yakamdan düşürmezsem ve işte
şakıyorum şimdi:
NEDEN AH, NEDEN, SEVGİLİ?
Yankesici düşler cuntası.
Sözcükler anlı şanlı.
Yaşamak aman da nasıl şatafatlı ve
çok eskiden yazdığım bir yazımın başlığı ki nasıl da prim yapmıştım o gün:
Şatafatlı yalnızlığım…
İkbalim ve ideallerim belki de bir
idea belki bir iddia aslında insanlığa rest çekiyorum:
Ne yani, siz beni sevin diye mi baş
koydum bu yola?
Hırpani bir mevcudiyet benimki ve
hüzün tasım ve hüzün hırkam ve işte gözlerimden kıvılcımlar sıçrıyor üstüme
başıma.
Ne yani eğer ki ben metanetli isem…
Üstüne üstük sabır taşı olup da
çatladığım…
Yok, yok, yetmedi kuruyan göz
pınarlarım ve dinen dere yatağım ben ki ummanlara denk düşmüşken; ben ki dağlar
tepeler aşmışken.
Gaipten gelen sıkıntılar cuntası en
güzel başlık bu belki de:
Sıkışan yüreğim yetmedi mi?
Sıkıştırdığım cümlelerim aralara
yoksa ben miyim araya sıkışan ben miyim yalnızlıkla içli dışlı ki bu bir seçim
değil bana göre tamamen kaderin vuku bulduğu ve birileri dün kulağıma
fısıldamışken:
‘’Yalnızlık aslında sizin seçiminiz.’’
Şahsına münhasır bir bakış açısı
lakin gelin de bana sorun ve içimdeki yalnızlığı sayılara ve insanlara
b/öldüğüm ve gül mizacımda kırdığım potlar devirdiğim su şişeleri ne de olsa
bir sus payı bana ibraz edilen bana sunulan.
Zehirli bir ok daha yedim bu gün
sonra da ölümüne baş koydum ben yeni acılara yeni yaşanmışlıklara.
Günün yılkısı ve yılgısı bense bir
yanılgılar bütünüyüm:
Kimi sevsem elimde kalıyor
parçalanmış yüreğim ama ben yeniden şans veriyorum aşk denen fıtrata.
Bil mukabil ey, aşk, dercesine.
Hüzün denen huzme.
Şafağı da attı mı insanın.
Mizacımda saklı onca ihtimal ve de
gerçek ve ben siperimde yan gelip yatmıyorum uyurken dahi işliyor alt belleğim
ve dolup dolup boşalıyor zihnim gerçeklerin farkındalığı ve gerekçe olarak da
sunuyorum insanlara zaten ben sizi beni sevin diye sevmedim, derken an geliyor
kendime düşman kesiliyorum bir o kadar kendimden şüphe ediyorum:
Aşk böyle bir şey işte:
Hele ki aşka aşıksan...