Düş salkımları örtüşen iç sesimle ve
devasa yalnızlığımın tek tanığı yürekse çoktan kabullenmişken sanık sıfatını.
Üstü örtülü gülücüklerin.
Devşirmenler ve hikmeti evrenin.
Kuşağım sıkı kursağım boş kulum hem
nadide hem boşluktan ibaret.
Hoşluğun müdavimi ise yürek, kazdığım
toprak kandığım her söz her insan ve karambole giden ömür.
Tedirginliğin lahzasında saklı salkım
söğüdüm ve dağınık varlığım dağlanmış sözcüklerim.
Ve yaşamak bir ritim bozukluğu
künyemdeki ismi ve sicilimi temiz tutmak adına her gece temize geçiriyorum iç
sesimi gün bitiminde belki de hayattır beni temize geçiren ve sarmalında
duyguların hicvediyorum yaşadıklarımı bir o kadar hayallerimi.
Bununla sakit olsun, demenin de meali
iken eksilmeyen şükür duygusu.
Bir yitimim ben bir de bitim.
Bildirdiklerim değil önem arz eden
elbet söyleyeceğim şeylerin bende yarattığı o baskı.
Kaçıncı baskısı isem yaşamanın ve
hüznün.
Dipçiği acıların teslimiyetim Rabbime
ve tesirli olan duaların gücü güç bulduğum yine de anbean gücümün tükendiği.
Örtülü ödenek belki de gizin ihbarı.
Gıyabında duyguların sözcükler adeta
bir ganimetmişçesine bulup sevdiğim ola ki harala gürele geçen hayatımı düzene
sokma gayreti benimki ve işte tek tek dikiyorum söküklerini yüreğin bir enkaz
addedilen varlığım ezkaza ermekse nihayete kursağımda kalan şeyler var bu
bağlamda zaman tükenmeden ben tüketiyorum hayatı.
Bir mizansende saklıyım.
Horlandığım bazen.
Bir ateşim ben.
Harlandığım.
Suyu kesilmiş çeşme belki de ve
elimde testi bekliyorum suyun dolmasını taşmasını akabinde testiyi fırlatıp
yere başa alacağım hayatı.
Sıkı sıkı da tembihliyim güven duygum
defalarca boş çıktığı için ama elimde olmadan veriyorum ellerine insanların
sırlarımı.
Hangi rengin müptelasısın hangi göğün
endamlı kuşağıdır söyle, belime sarılı şiirler sandığı.
Topla düşlerimi düştüğü yerden ya da
ya da:
Topa tut bu sevgiyi.
Mabedinde saklı sırlar zarar ziyanla
düş peşine karanlığın ve delip geç gözlerinle.
Hükmedene aşığım hancıya sevdalı bir
yolcu…
Mademki sağdıcıyım hayatın solumda
saklı devasa bir açı içinde yerleşin nice acı ve mademki sevmenin muhtırasını
verdi Tanrı.
Süzülendir sözcükler gözlerimden.
Hüznümle dahi barışık bir o kadar
hayal kırıklıklarına alışık.
Gün b/ölündü ve aşkın yitimi
sözcükler öykündü gün ışığına.
Kasveti bıraktım.
Karanlığı aşkla aydınlattım.
Hazzım hazırdı mademki ben bir
şiirdim şakıyan iç sesimle el ele ömrün dik yokuşlarında.
Rutubetli bu gün gönlüm.
Ruhumda saklı kavisler kimi yolsa
kördüğüm.
Güleç yüzümü ihbar ettim dünden önce
düne vardığımdaysa gün sonlandı bu sefer yaşlarımdı kundaklanan yasadığım ve
yaşadığım kadar hüzünlü kalbimi tek seven tek sahip çıkan.
Muteber olan elbet yaşamak
muhatabımızsa duygular ve düşünceler bir de nadasa aldığım atıl yüreğim atıl
beynim.
Bazense otağ kurdum bulutlara.
Sonra uçtum ıssızlığın balta girmemiş
umutlarına.
Pekişen iç sesim.
Paylaştığım kadar duygularımı.
Payıma düşenle razı geldiğim ve
muhteşem bir farkındalık evrenin sunumu.
Kornişlerine tek tek taktım
duygularımı ve sürtüştüğüm kadar kendimle perdeyi çektim gizin üstüne.
Perdelenmiş bir hayat mı yoksa
perakende sevdiğim insanlar mı toptan vardığım İlahi Ateş bir kıvılcımdan
sıçrayan ve büyüyen devasa bir yangın.