1
Düşkün kollarında yalnızlığın, seken
kör kurşun gibi
Mizacı tedirgin ve yaslı bir şiirde
saklı kurtuluşu
Ölümsüz kıldığım dileklerimin
Gönlün pınarı t/aşkın
Sadık olduğumuz kadar yaslı
Yaşı bitimsiz rüzgârın kavurduğu bu
sevdalı na’şı
Bir edim bir yitim bir bitim
addedilen
Hüsranı dinse ne ki yürekteki nazın?
Ah, peyderpey sesimin yükseldiği
Konuşlu olduğum bir hare bir rahle
Tükenmek bilmedi mevsimin sancısı
Her gün her başlangıç geceye dikilesi
Bir yaprak gibi
Boşlukta uçuşan muhatabımsa yücelerde
saklı
Müdaviyim madem aşkın
Sözcükler de mi benim kadar yaslı?
Uçuşan perdesi yorgun yılların
Yanılsam da milyon kere
İnsan sevmekten geri durur mu?
Durgunum ya da coşkulu
Dinginim veya yaralı
Yâd edilesi nice anı
Anda saklı mevcudiyetimi daim kılansa
bir şiir bir hikâye
Gözlerim kapalı sevdiğim
alametifarikası mizacımın…
Bir hükümse giydiğim
Bir nida ise firarı tescilli
İlla ki teselli bulduğum bir selamı
Dillendirip de kelamı
Batık bir geminin kaptanı adeta kalem
Terk etmediğim kaptan köşkü,
Sevmeye ne mi gerek?
Hizaya gelmeli insanlık
Hazzı sevginin mutlak bir mutluluk
Köpüren dalgalar sözcüklerse dalkavuk
Hicazı ve mizacı kibirli bir esinti
değil artık
Atığı dünün
Artık yılları yaşandığı kadar ömrü
Hitabım Rabbime
Muhatap olduğum belki de yoluna
düştüğüm kabrime
Yeter ki gözünden düşmeyim Mevla’mın
İnsan olmanın meali nasıl ki geçiyor
sevgiden
Yolum uzun yolum yokuş
Baş koyduğum neyse asla da yorgun
değil fıtratım
Her halükarda razıyım
Peşinen verilen muhtıranın g/izinde
Ben körebe bir âşık
Kör gözlerimden akan yaşa nasıl da
sadık
Ebediyete intikal eden değin sandık
sandık
Ne varsa saklı gönül pınarımda
Elbet arz edeceğim sözcükleri istifli
olduğu kadar kaderimde…