Terk edilmiş düşlerimden sor beni:
Aymazlığın güftesinde saklı bir dize
gibi
Diz dize oturduğum yalnızlığın
pervazına ansızın konan kuş gibi.
İhtimam ettiğim doğrudur severken:
keza yanıldığım da
Aşka latife eden rüzgârın g/izinde
Uçtuğum da doğru kendi başımda
Nasıl ki alıcı kuşlara öykündüm
Bir aşktı mademki d/okunduğum rabıta
Kerrat cetvelinde saklı rakamlardan
da aldım boyumun ölçüsünü
Ve en yüksek rakıma diktim gözümü
Kondum da.
Kovduğum laneti sahiplenen bir zalim
Bense sevdiğim kadar insanları ve yürekleri,
âlim bildiğim.
Yankısı yoktu sesimin
Endamlı sevgim ve c/esaretim
Bir ütopya olduğunu bilemedim
öncesinde
Hatta şimdi de
Şeffaf yüreğim ve yalnızlığım
Peyderpey yükselip alçaldığım
Şafağın g/izinde
Nemrut bir kahkaha gibi içimi deşen
Dibine sokulduğum çınarın gölgesinde
Yeşeren bir hayal gibi
Düşmek illa ki sevginin peşine.
N/azım da niyazım da sonlanmadan
Brüt hesabı acının
Yanıldığım kadar insanlara
Rabbime daha çok sokulup yakardığım
Bir izbe ki en derinde
Metruk hanelerden sökün eden
hecelerin dilinde
Dilbaz bir sözcüktüm ben adı neyse
artık:
Kâh aşk kâh gam kâh unutulmuş bir mana
Manidar olansa insanlardı
İçimden geceni boca ettiğim gecenin
kör karanlığında
Ve işte yeniden şakıdığım tek hecede:
Kâh kul kâh kül kâh gül…
Bir hazan çeşmesiydi başında beklediğim
Gözlerim ç/ağlarken doldurduğum testi
Aslında kırık olandı kalbim de ve
nicesi
Fabrika ayarları bozulmuş iken
cihanın
Fıtratımda saklı bunca hüzün ve
acının
Varacağı son durak
Vakıf olduğum kadar duyumsadığım koca
hayat
Elbet efkârın izi
Elbet sevginin meali
Bir sözden ziyade
Yaşımda saklı iken yası her daim yasa
bildiğim
Akabinde huzura erip konakladığım tek
kapı
Elbet Hakkın kapısı bir ömür
adımladığım yolu bana çıkaran
Kadere hürmet ettiğim kadar başım
gözüm üstüne
Neyse yaşadığım ve içimden geçen
Rabbimi andığım her anı her anıyı
Yarınlara meylettiğim kadar elbet
Allah kerim mademki çıkarız da yarına
S/üzülen her yaşın da bir karşılığı
olmuşken hayat denen pınarda…