ŞİİRİN HİKAYESİ:
Peygamber Efendimizin müezzinlerinden Abdul¬lah İbni Mektûm zaman zaman Resûlullâh Efendimizin yanına gelir: “Yâ Resûlallâh! Allâh’ın Sana öğrettiklerinden bana da öğret!” diye yalvarırdı.
Peygamber Efendimiz de; o temiz yürekli sahâbesini kırmaz, tatlılıkla bütün sorularına cevaplar verirdi.
Birgün, Kureyş’in ileri gelenlerinden birkaç kişi, Peygamberimiz’in yanında bulunuyorlardı. Hazret-i Peygamber de: «Belki bu Kureyş’in ileri gelenleri îmâna gelirler de maiyyetindekiler de hidâyet bulurlar.» ümidi içindeydi. Bu sırada, doğuştan âmâ( kör ) olan müezzin Abdullah İbn Ümmü Mektûm yine geldi. Âmâ olduğu için Rasûlullâh’ın yanında kimlerin bulunduğunu bilmiyordu. Bundan dolayı, her vakitki ricâsını tekrarladı. Misafirlerin yanında bu yersiz suâlden Hazret-i Peygamber üzüldü ve sıkıldı. Başını öte tarafa çevirdi. Alâka göstermedi. Bu durumdan, Abdullah İbn Ümmü Mektûm’un gönlü hafifçe incindi. Bunun üzerine Allah ( C.C ) On ayet birden gönderdi elçisine.. ( Abese suresi ilk on ayet )
1-Yüzünü ekşitti ve sırtını döndü,
2: Yanına o âmâ geldi diye.
3: Nereden biliyorsun, belki o senden öğrenecekleriyle temizlenip arınacaktı?
4: Yahut düşünüp öğüt alacaktı da, bu öğüt ona fayda verecekti?
5: Fakat kendisini ihtiyaçsız görüp seni dinlemeye tenezzül etmeyene gelince,
6: Belki Müslüman olur diye sen ona yöneliyorsun.
7: Halbuki onun İslâm’a girip arınmamasından dolayı sana bir sorumluluk yoktur.
8: Öte yandan, sana büyük bir istekle koşarak gelen,
9: Üstelik Allah’a karşı saygı ve korkuyla dopdolu olarak gelmişken,
10: Sen ona gereken alakayı göstermiyorsun!
Bu hadiseden sonra, Rasûlullah Efendimiz Abdullah İbn Ümmü Mektûm’u ne zaman görse: “Ey kendisi için Rabbimin Bana sitem ettiği zât, merhaba!” diye selamladı onu.
**********************
Öylesine aşık ol ki bir katre teessürün,
Gök yüzünden o Nebi’ye tam on ayet göndersin.
Susuzluktan çatlayan o dudaklara sahrada,
Bizzat zât-ı tecelliyle rahmetini indirsin.
Değer verme kaimeye, değer verme sikkeye,
Dervişliğe sığınıp da tıkılma bir tekkeye.
Davet sana ulaşınca veda eyle Mekke’ye
Ebu Leheb varsın zulmü bindirdikçe bindirsin.
Adavetin hayat boyu nefsin ile Şeytan’a,
Sadakatin gerçek maşuk Resul ile Zeydan’a,
Kör de olsan ’Allah’ diye fırlayınca meydana,
Haşyetin yetsin düşmana, cümlesini sindirsin.
Aşk kutsaldır, aşk her şeydir, sanmayasın sıradan,
Öylesine aşık ol ki maşuk seçsin aradan.
’Özür sahipleri hariç’ Desin yüce Yaradan.
Gözlerini O yumsun ve O kıbleye döndürsün.
Güle rağbet etme hele, evvela bir zakkum ol.
Yunus,yunusun karnında, sen midyede bir kum ol.
Aşık olmak istiyorsan önce Ümmü Mektum ol.
İçindeki Cehennemi ancak Rabbim söndürsün.