Müstesna bir öznedir bu sevgi:
Aşkın sırdaşı özlem denen iklimin
meali
Şiirdir nazıma niyazıma eşlik eden
iyilik timsali
Yüreği boğan neyse
Bozguna uğradığımın ertesi
Bir şiir bir de şehir
Aşkı infaz eden hangi zalimse
Kanıksadığımız hayat denen iklimde
Şiirlerdir duvağı sevginin
Ah, nazlı yaralı o çocuk gelin gibi
Baş tacımız hüzün
Öznemizde saklı günün devindiği
Ne çok gel-git yaşar insan
Mezarıdır yalnızlıkla dokunan
Okunası bir imge ya da hece
Hatırşinas kalemin güncesi
Nasıl ki insan seker iklimden iklime…
İdamesi dünün gün yüzlü seyyah:
Söyle, sen kimsin?
Seferisi yalnızlığın
Beyitlerden örülü saçlarım
İkamesi ve idamesi duyguların
Bazen hasret bazen yanık kokan
Dibi tutan sevginin olur mu hiç inkârı?
Bir şiir midir sadece yazdığım?
Kefen bezimi çoktan ısmarladığım.
Hangi kefede saklı ise mutluluk
Umudun sökük yakasında saklı ufuk
Bazense tutulan nutkum
Söylem değil sevecen bir ömürdür
kucak açtığım
Muhatabım evren
Bir de derinde saklı o kesif
sessizliğin imgesi
Elbet şiirler iken sızan yürekten
Yürek iken aralıksız sızlayan.
Hicvi yok hiçbir duygunun
Basireti b/ağlanmış bir kere
mutluluğun
Balyoz yediğim mevsim
Tünediğim şu gizin de titrek sesi
değildir asla örnek aldığım
Varsa yoksa rahmet ve İlahi Aşk
nemalandığım
Sevdalandığım öylesi bir âlem ki
Yanık kokan cihandan firar etti
edeceğim
Sözcükler ve sevgidir hem tek
tesellim
İlla ki tecelli edeceğe vakıfım
Aşkla yıkadığım boyadığım her zerrem
Yüreğime yapışan duygular kimi zaman
beni terk eden
Ve dimdik ayaktayım
Hüzünse devasa bir sarkıt
Lakin hüzünlü yüreğimi çok sevendir
Yaradan
Aşkla erdiğim hidayet
Ve yaklaştığım nihayet.
Şükre doymadan sabrı ettiğim kadar
katık…