Yağmuru Hep Sevdim Üşümeyi De...


Düşler, hafız…

Mukadderatın tembihlediği ve nice varsayım.

Bir iklimden arda kalansa hüzünden hallice ve kışı kucaklamanın hevesi ve coşkusu. Yaz çocuğu olmam asla etki etmiyor yaz mevsimini sevmeme ne de olsa sıcağı sevmediğim kadar denize girip güneşlenmek hayli uzağında durduğum bir edim ama ne zamandan beri?

Lisede okurken ailecek Erdek’e tatile gidip saatlerce güneş altında kalıp anafilaksi yaşamanın ertesi ve bunun ölüm tetiklediğini öğrendiğimden ve güneş yanıklarından sonra değil denizde yüzmek ayağımın ucunu bile uzak tutmuşumdur sahilden ve denizden.

Ki o güne değin hep sevmiştim güneşlenmeyi ve denize girmeyi.

Kışın güdüsü içimden taşan. Kış başı ve Aralık’ın ilk günleri gelin görün ki; doğa ve şehir bahar tadında günler yaşamakta yaşatmakta da.

Yağmuru hep sevdim ve üşümeyi.

Alın teri dökmek ve sadece rızkım için emek harcamak, terlemenin dışında terlemekten asla haz etmem öyle ki; kış soğuğunda kat kat giyinir üşümenin t/adını çıkarırım.

İster deli deyin ister şahsına münhasır sonuçta bu, benim.

Yüreğin iklimle olan seferberliği ve kuytularda geçen güzün ritüeli ve pekiştirirken de içimde yaşadığım hüznü gün yüzüne çıktım işte nasıl da ansızın.

Yolunda gitmezken hayat.

Yolundan sapmışken hüzün ve sair duygu.

Huysuz olduğum kadar da kendimi bildiğim hani can çıkar da huy çıkmaz dercesine…

Uzağındayım pek çok şeyin ve canım annemin de yeter ki; o, sağlığına kavuşsun ve bilsin evinin ve benim onu dört gözle beklediğimizi.

Sözcükler yosun tutan yürek kaygan ve mealim umut işte.

İş birliği yaptığım kader ve keder ikilisi ve umut ekip sabır biçtiğim şükre biat ve hüzne inat gülümsemeyi iyi kötü becerdim bu gün.

Ne dayatılan yaftalar ne de insanların afra tafrası uzağında olduğum kadar çoğu şeyin çok yakın mesafeden nokta atışı yapıyorum duygulara.

Yüreğim sekiyor nasıl da kaldırım taşlarında.

Acımsa pekişiyor ve yalnızlıkla dans etmenin de öncüsü ve gözcüsü iken kalem, nasıl da damlıyor sözcükler yüreğin uçuşan tülünde saklı bir heyecan bazen hezeyan ve işte uzağında kaldığım kadar metruk duyguların derinlerde saklı o kesif sessizlik.

Bir mimoza bahçesi misal ya da bir ekin tarhı aşkın kıyama durup da kıyamadığım sevdiklerim ve üstü örtülü acılı yüreğimin bense tüten dumanı gibi o şehir vapurunun da güvertesinde bir ileri iki geri gidip geliyorum.

Muhteva ettiği kadar ömrün muhafaza ettiğim.

Mütemadiyen yaş dökmektense aralıklı gülümseme talimleri yapıp iple çekiyorum mutluluğu varsın bir kış bahçesinde sakit olsun duygularım varsın bir yaz bahçesinde kır düğünü yapsın gelinle damat.

Ahkâm kesenler yok mu?

Yok işte yoklar çünkü onlar beni yok saydığı kadar ben de yoksun kılıyorum onların varlıklarını.

Muhafazalı mabedim mi?

Yoksa tek kişilik yangın mı tüm evreni sarmış olan…

Hatırına sevdiklerimin ve yeter ki annem üzülmesin diye süzülüyorum günbegün.

Secdeye kapandığım günlerde saklı huzur ve huzurda saklı umut ve aşkın da ibaresi iken ben İlahi Aşkla hemhal bir bir diziyorum duygularımı sıraya.

Sıralı ölüm değil arzu ettiğim elbet yüce Rabbim bilir her vakti ve altına imzamı attığım o akit çünkü ben yazmakla mükellef ve duygularla hemhal nasır tutmuş yüreklerden alabildiğine uzak bir nesir gibi yaşıyorum hayatı ve şiir olup esiyorum ve hikâye tadında iken her rast geldiğim ve sürekli ön sözünü yazıyorum: hem hasretin hem umudun.

Göğün kırık kornişleri ve işte uçuşan tül perdeler.

Her insanın yüreğini nasıl da duyumsayıp özümsüyorum ve kendimle eşleştirip sair duyguyu bir beşikte tıngır mıngır sallanıyorum annemin sesiyle dinlediğim ninniler ise asla kulağımdan gitmiyor ve eşikte asılı bekliyorum da göç vaktimi en çok da kederden ve hüzünden öcümü almak adına mutlu nidalar dileniyorum evrenden ve nemalandığım kadar duygulardan biliyorum da sadece tek duygunun gerçek olup s/onsuzluğa tekabül ettiğini elbette inancın eşliğinde geçen günüm gecem ve çetelesini tutuyorum annemden uzak geçen günlerin…

 


( Yağmuru Hep Sevdim Üşümeyi De... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu