Bir öyküm olmalı mıydı sahi ya da
öykündüğüm müydün bir öykü mahiyetinde?
Sözcüklerim vardı allı pullu
Kimi bakir kimi Çingene ruhlu
Ben sözcüktüm üreyen külünden kula
kulluk yapmanın ötesinde
Külliyen yalandı külümden firar
etmediğim
Meczup bir düş’ tüm belki de
Metruk hecelerin kundaklandığı
İki dudağım arasındaydı ölüm
Harem ağası dünün
Belki de beylikti öfkem
Günyüzü görmeye meylettiğim
Lakin geldi gelecekti ecelim
Aciz bedenimden çıktı çıkacak ruhum
Göçebeydim göçmen kuşlara nazire eden
Geçkin değilse bile yaşım
Yaslandığım mıydı aralıksız büyüyen
yasım?
Ah, bir yasa mahiyetinde
Yassıada’ya uçtu uçacaktım
Neresi doğruydu hem devenin?
Gerçi sözünde durmak bir erdemdi
lakin
Gönülsüzdüm artık yaşarken
Sözcükler kabrim
İmgeler üstümdeki ölü toprağı
Ölümsüzlük dileğimdi sözüm ona
Severek arşı alaya çıkan bir temenni
Teselli mahiyetinde tecelli eden
Hazan ya da hazır mıydım göç vaktine?
Huzurunda evrenin kapıştığım kadar
içimdeki çocukla?
Soru eki neyse
Ünlemin şaşkınlığı
Uzattığım söz değildi hem
Sadece ruhun ve bedenin uzatmaları
oynadığı.
Hükümlerdi verilen hükmedene duyduğum
saygı
Hür sandığım değildi ruhumda saklı
Binlerce duygu
Bazen çıbanbaşı
Uyruğum ya da uydurduğumdan ziyade
Uyumsuz bir mevtaydım yaşayanların
nezdinde
Ganimet bulmuşçasına sevdiğim nice
insan
Gaipten gelen coşkum bazense bitimsiz
tasam
Tasarladığım ne ki tenziye ettiğimden
Arda kalan üç beş kelime isyanın
dibine vurmuşken
Birden başladım saymaya
Tam da gelmişken ikiye
İkileten hangi zihniyetse
Üçtü Allah’ın hakkı
Hak verdiğim kadar doğruya
Yürüdüğümdü sadece Hakkın Kapısı
Bir kuldan fazlası değildim haiz
olduğum tek zerremle
Tapındığım sadece Mevla’ma
Askıya aldığım kadar hayatı
Ölümdü ve diğer âlem
İlla ki azat edileceğim bedenden çok
uzakta
Buluşmak ve kavuşmak İlahi ve Ebedi
Huzura…