Özneme sadığım ve tüm solan renklere
de duacıyım.
İklimlerden seğiren düşlerin nezdinde
bazen açan bazen solan bir çiçekten öte yüreğimin bağcıklarında saklıdır
kainata verdiğim selam.
Müzmindir tarifem.
Muadiliyimdir de hüzün çeşmesinin.
Hınca hınç dolu iken cihan hercaidir
insanlar sevginin merhalesinde eksik olmayan o yangın ve tüten dumanın nezdinde
salınır şehir vapurları bir yakadan diğerine ve asla da bir araya gelmez iki
yakası şehrin, şairin geçirdiği cinnet ne ki cennet bildiği vadisinde saklı iken
şiirleri ve sonsuzluğa özlemi.
Muktedir olandır kader.
Muteber addedilen.
Kıyılır yürek lakin kıyama durur
ardından.
Bir rahle ki serili olduğu yüreğin ve
şah damarında saklı kıvılcım ve büyüyen bir aşk masalı elbet kıvançla sevdiğim
saydığım kadar da yaşamı Allah yolunda saklıdır ruhum ve dualarım.
İhlas suresi aralıksız okuduğum
ihlaslı kalbime d/okuduğum ömür denen kumaş biçendir kader bir terzi
titizliğinde lakin sökükler bir türlü sonlanmaz iplik de biter hayat da ama
hayaller dur durak bilmez.
Gönlüm genişse Rabbime müteşekkirim.
İlhamın etekleri iken tutuşan
titizlikle yazdıklarım ne ki yazılmış kaderime duacı kederimi dahi
kanıksamışken.
Rütbem insan.
Ruhumda saklı nizam.
Rüyalarım bitimsiz ve işte gerçek
kıldığım her birini saklı doğamda bazen paçamın kirlendiği bazense parça parça
olan yüreğim paye vermediğim kadar iblise maruz kaldığım zulmün dirayetim ile
sonlandığı.
Fıtratım.
Firakım.
Firarım.
Mecazi bir aşksa boyumu aşan sevgiyle
eşleşen hayallerim ve varlığım.
Bir çıta yükselen.
Çıtkırıldım olduğum günleri çoktan
savdım başımdan.
Çıt çıkarmadan yaşadığım ve yazdığım aşikâr
ve bulutların çağrısı ağır olsa da yüküm severken nasıl da hafifler içim.
Bir içimlik addedilen nice şiir.
Ömürlük yasımı yasa bellediğim.
Yaşım varsın olsun şiarım ne de olsa
döktüğüm yaştır ruhumu ve acılarımı besleyen.
Kaynakçam ibadet kardığım asalet
kandığımsa rivayet.
Muktedir olan sevdam günbegün
ç/ağlayan yaşlarımı tek bilen tek silene duyduğum aşk ve güven duygusu ve insan
olmanın şanıdır yüreğin tek kozu iken sevmek.
Mağdur iklimlerden münzevi tokatlar
yediğim.
Erdim de ereceğim de hani bir derviş
sabrıyla ve yüklendiğim tevekkül en çok da tevafuk eseri onca mucizeyi
avuçlarıma bırakan yüce Huda.
Aşkın asası ve asaleti asla da beylik
bir tını değildir rüzgarın beni bazen es geçtiği.
Muallim yüreğim.
Öğrenci kimliğim.
Küçük bir kız çocuğu gibi hala da
kanarken insanların gaflarına.
Bir rivayet olsun varsın mutluluk
nasıl ki cenneti alayı sundu bana Rabbim ansızın vuku bulan coşkum ve sevincim
yeter ki kabul göreyim O’nun katında…
Demli yorgunluğum ve kalemim iken tek
dengim askıya aldığım ömrü payidar ve bahtiyar kılansa elbet iman gücümde saklı
o tevazu ve sevgiyle sektiğim bir yürekten diğerine amblemi özlem olan güne
saydığım tüm iltifatlar nasıl ki her yeni gün umuda gebe ve coşkum rızkım benim
ve nimetim ve yaşamanın hikmeti ile savrulsam da rüzgârın nezdinde şerh
düşüyorum hayata yeniden çünkü ben rüzgârın kızıyım içime ters estiğim
yetmezmiş gibi ruhumu serinleten bilinmezin izinde saklı tuttuğum kadar sevgimi
ve inancımı solan günlere aralıksız rahmet okurken biliyorum da sonunda sıranın
bana geleceğini.
Sıradanlığın değil sıra dışılığın
vesile olduğu her anda saklı olmanın verdiği huzur ve coşku ile aralıksız
uçuşan bulutlara nazire ettiğim kadar nazımla niyazımla tam teşekküllü bir
insan olmanın hayali ile kanat açmanın verdiği huzura nasıl da vakıfım mademki;
O, ‘’ol’’ dedi ve olmazın oluru sihirli değneğimle dokunurken bir bir
sözcüklere…