Müzmin bir renksin sen
Dilaltı iken acıların sökün edensin
yürekten
İklimsiz bir seyyah iken hayat
öngörülerin zirve yaptığı aslında her insan ayrı bir tutanak kiminin
yuhalandığı kiminin ıslıkladığı.
Bol keseden sevmek iyi gelmiyor/muş
meğer:
Sevilmekten filan da dem vurmuyorum
ve ben hayatı sevgiden ibaret sanıp da yalnızlığa ve hayal kırıklığına delalet
olacağını yeni yeni anlıyorum sevginin.
Bir metafor adeta sevginin hüküm
sürdüğü.
Ve de sevgiyi metazori kabullenmekte
insanlar artık evren ve zaman neyi tayin ederse sevgi kolay kolay atanmıyor üst
makama.
Hicreti duyguların ve şüheda mazinin
izinde hala mı saklıyım sevginin izinde?
Yorgun sözcükler.
Yanlış insanlar yanlış seçimler.
Hazzı sevginin şimdilerde hüznün
sarmalında.
Göğsümde kıvançla büyüttüklerim ve
içimde taşıdıklarım nasıl da ağır taşlar yüklenmiş ben sevginin devre arasında.
Bir oyuncu değilim, hakem asla değil.
Hâkim olanla hükmedene aşık ve
sadığım ben ve işte yüreğin dil yarası sonunda kocaman bir kesit sundu boşluğa
ve sonsuzluğun haykırışında elbet biliyorum artık neyi bilmem gerektiğini.
Bir tufansa yaşam.
Bir tuzaksa kimi insan.
Göç vakti gelene değin de uçuşacak
kanatlarım.
Kimine göre öç vakti ve işte kötüden
alıyorum öcümü ben iyi olmayı ve sevmeyi seviyorum.
İyi addedilen ne ya da kim, peki?
Uzak ülkelerde unutulmuş ekin
tarlaları gibi ektiğim ama biçemediğim.
Hürriyetimin kısıtlandığı ve
hüviyetimin aralıksız sorgulandığı.
Bir düş isem içine düşülesi.
Bir renksem solgun.
Hülyaların salındığı iç dünyam ve de
dinmeyen afrası tafrası dış sesin mazhar olduğum ve maruz kaldığım.
Marazi iklimlerden göçüp baharla
cilveleşen sözcüklerim.
Kardığım kadar önümü kandığım insan
denen iklimlerde saf tutan duygulardan da alacaklı olduğum…
Bir yitimsem eğer ki…
Yetim ruhumun ıskaladığı mutluluğu yazarak
ve severek saklı tutarken.
Muradımı ise sadece Rabbin nezdinde
sunuyorum ve güvendiğim kadar İlahi Güce söz de verdim kendime.
Rotam da hedefim de belli ve
içlendiğim yalan dertlendiğim yalan ama demlendiğim de doğrudur hani insanların
yönelttikleri oklarla hem de yüreğim hedeften vurulmuşken.
Menzilde olan nice duygu bazen başat
bazen başak gibi salınan ve de meftunu olduğum yazma dürtüsü basiretim
b/ağlanmış olsa da bir ömür asla ödün vermedim işte bildiklerimden ve
doğrularımdan.
Yaşaran güne yeşeren gök sunan evren.
Yeşeren gözlerime yağan yağmur.
İklimlerden iklim beğendiğim ve bir
günde ne çok mevsimi ruhumda ağırladığım ve de ağırlığımı koyduğum kadar
ağıtlar yaktığım.
Aşkın müsebbibi iken yaşam.
Yaşama sevinci iken coşkumun
dinmediği.
Ve hüzün çeşmem asla kurumayan.
Bazen bir fısıltı bazen bir vaveyla.
Kök söktürseler de köküme sıkı sıkı
bağlıyım işte ve tonlarca ağırlığında altın verseler değişmem kendimi ve
değerlerimi hiçbir şeye hiç kimseye.
Yosun tutmuş gözlerinde hicranın ben
çoktan sıramı da savdım hani mademki yeryüzünde saklı ve unutulmuş bir mabettir
yüreğim delişmen sevgime eşlik eden o meddücezri yalnızlığın ve kırık tokamdan
firar eden saçlarım alabildiğine dalgalı ve de ruhum iken dalgın ne de olsa
umut ve coşkudur bu varlığımın menşei…