Düşlerimden asın beni ve
yanılgılarımdan.
Yeniktir titrim insanların nezdinde
ve yanıktır yazdıklarım varsa yoksa aşkın ve kalemin g/izinde…
Ah, bayım, ah…
Frapan sözcükleri ne zaman mesken
tutsam ve ne zaman birilerine benzemeye çalışsam olmuyor işte olmuyor çünkü ben
sevdalı ve r/eşit bir rüzgârım meylettiğimse içimdeki saf çocuk ve mealim asla
bir kadın değil.
Kız başıma verdiğim mücadele ve
iklimlerden seferberlik.
Bir nida ise kalemin izi bir nüans
iken imgeler.
Çarpan kalbim ve hidayete ulaşma
arzum.
Sınıfım yok benim sıram hiç yok hem
ben…
Hem ben sıramı s/avdım bayım aşkın
hicvinde ve hicretinde.
Melundu düşler kimi zaman seken bir
yürekten diğerine asla mendebur değildi asla yalan değildi.
İklimler değişti bayım ve ben
değişmedim tam teşekküllü bir hastane gibi evde hizmet vermekteyim.
Hizmetime sunulan insanlara bile
hizmet verirken ve ekmek yediğim çanağı nasıl pislerim…
Hüznümdür muhalif olduğum mevsime
sirayet eden.
Rivayetler ise durağan asla asılsız
değil.
Menkıbesi yok günün bir meali hiç
yok.
Kuyuma kazanlar mı?
Ah, bayım gülüp geçerim ne de olsa
ben kazdım kendi kuyumu iğbe ucuyla kalemin çuvaldızı zaten kendime batırmadım
mı bir ömür?
Yiten imgeler tuzağı.
Aşka tutsaklık ama asla benzemem
hemcinslerime çünkü ben sevdim mi uzaktan çok uzaktan severim ve dokunmadan
geçer giderim insanların yanından.
Çocuk aklımla aşkı merak ettiğim.
Çocuk aklımla Amerika’da yaşayan çok
ünlü bir aktöre sevdalanıp yasını tuttuğum.
Ben hep âşık oldum ve her seferinde
büyüdü zaferim.
Feri mi aşkın yoksa fendi mi?
Asla fettan bir imge değilim öyle ki
taahyyül dahi edemezsiniz.
Ne boyandım ne yüzüme eşlik etti
maskeler.
Botoks yaptıran kadınlar adamlar ne
var ki üç beş kazayağı varsa yüzümde hem kıyamet kopmadı mı ayaklanan insanlar
yüzünden bir de azanlar.
Azıtan gölgeler.
Arşı alaya çıkan yalanlar.
Öfkeli değilim.
Yalancı asla değilim.
Doğrucu Davut kimliğimle hala yalan
söylediğimi sanır insanlar.
Saf tuttuğum safiyet.
Çocuksu yanım ve sevgi özürlü
insanlara iyi gelmediğim de doğrudur hayır, işin ilginci kimsenin beni
sevmesini talep etmezken durduk yere birilerini sevmem batar insanlara.
Bayat pil gibi yürekleri.
D/ağlanan yürekler ve geceler.
Asilim var mı?
Asiyim de…
Çok mu tuhafınıza gitti?
Yalansız mecralar yalansız dünyalar
ve temiz insanlar ve aşk masalları filmlerde kalan.
Arşı alaya çıkmış hüznümle sekiyorum işte
ve ekiyorum sevgiyi.
Ne mi biçtim sonunda?
İlahi Aşka kavuştum ya nihayetinde
ki…
Çocukluğumdan bu yana hep aram ile
oldu Allah ile.
Kimi naz etti kimi niyaz bense pes
etmedim aralıksız sevdim insanları ve tuhaflarına gitti.
Yalansız riyasız yaşamakla elde
ettiğim huzur dolu vicdanım gel gör ki huzurlu olmam batar insanlara iyi de ben
Allah’ın huzuruna imanla çıkarken onlara ne?
Adağım mı?
Sadık olduğum mu?
Yalnızlığım ve de…
Büyüyen iri gözlerimle de nasıl
özlerim nasıl…
Kimi mi?
Boş verin gitsin ben kimim ki?
İşte kimlik derdine düşenler iyi de
benim kimliğimden kime ne?
Titrim öncelikle insan olmak bir de
aldığım terbiyenin ve eğitimin hakkını vermek.
Geri dönümü para olmayan eğitimim…
Gülerler hem de bir yerleri ile.
Neymiş efendim?
Neden meslek hayatımın devamını
getirmemişim?
Ötesiz bir kurşun gibi saplanan
yüreğime.
Öksüz bir imge gibi sağdıcım iken
hüzün.
Derviş yüreğim ve cübbem.
Ne yani…
Benzemek zorunda mıyım illa ki
birilerine?
Modayı takip etmemem ya da sık sık
kıyafet alışverişi yapmadığım gibi kuaför koltuğundan bir de dişçi koltuğundan
nefret etmem mi battı sizlere?
Ne de olsa kadınların ve de
kadınlığın yüz karasıyım:
Yaşıtlarım torun sahibi iken
neredeyse ne var hala içimdeki çocuğu pışpışlıyorsam?
İmgeler.
Hüzün.
Aşk.
Neferi olduğum umut.
Devasa bir denklem ve evren
tümlendiğim tamamlandığım ve yarı yolda bırakılmışlığım.
Günyüzü görmek ne demek peki?
Terfi almak mı?
Yüksek bir maaş…
Ya da sırtını kocasına dayayan
kadınlar mı koca parası ile hava atan?
Ne nefret ne ihanet ne de haset.
Ama hayret ettiğim, bayım…
Havsalamın almadığı.
Gücüme filan da gitmiyor hani çünkü
ben gücümü Allah’tan alıyorum ve gürül gürül sevip yaşayıp yazıyorum tek
farkla:
Dünyanın heveslerinden ve insanların
nefsinden ve havasından uzak bir diyardır benim nöbet tuttuğum.
Mükemmel bir Mümin olmayabilirim ama
inancım öylesine güçlü ve sevgi dolu ki ve şiar edindiğim ilk günden beri:
Yaratandan dolayı yaratılan her
canlıyı hatta cansız eşyaları bile sevdiğim doğrudur ve bu duyguyu ben ilk
olarak dört ya da beş yaşlarında iken edindim bir o kadar şiar edindim.
Derken büyüdü sevgim:
Dört yaşındaki bir çocuk ne anlar ki
dinin gerekliliklerinden elbet annem bana dinimi sevdirdi ve dua etmeyi ondan
öğrendim ve Allah sevgimi onunla yaşadım yaşattım da.
Doğaçlama sevdiğim.
Akabinde delişmen bir rüzgâr gibi
estiğim ve aşkı merak ettiğim.
Beşeri aşklar elbet ilk düştüğüm
içine ama uzaktan kimine göre sevgi iken bir tuzaktan ibaret.
Haberleri olmadan ne çok insan sevdim
kadın erkek fark etmeksizin.
Büyüyen coşkum.
Eğitime düşkünlüğüm ve öğrenci formam
ve öğretmen gömleğim.
Nihayetinde cübbemle salındığım
mizansende neye denk düşüyorsam artık insanların gözünde.
Temiz ve bakımlı olmak elbet ilk
kural ama abartmadan da düzenini korumak.
Para saçmadan yaşamak.
İhtiyaçlar doğrultusunda hareket
etmek.
Tutuşan yüreğimi harekete geçiren ilk
kıvılcım ve büyüyen bir yangın.
Sanırım bu da bir metafor.
İlahi Aşkın güzelliği akabinde anneme
olan düşkünlüğüm.
Allah beni af etsin ki annemi belki
de Tanrı kadar sevdim ve defalarca elimden kayıp gitme noktasına geldi kadın
hem de demez mi dünden beri…
‘’Beni çok sevme…’’
Bir yitimse yaşadıklarım yemin Billah
eskisinden az seviyorum annemi ama yasaklanmış ne varsa çiğniyorum da çünkü
annem benim değerlim ve değerlerimi korumamam vesile elbette Allah’ın izniyle.
Bilinmezi tahayyül etmek mi?
Bu da mümkün hani…
Bir de gördüğüm rüyaların etkisinde
kaldığım misal dün gece uzun süren rüyamda İstanbul Belediye Başkanı idim ve
eski başkanın eşi bana hiç iyi davranmadı üstelik kadın İstanbul’u hiç
sevmiyordu.
Açıkta kalan bir yerim de yok hani
üstelik açık seçik giyinmek tarzımdan çok ötedir açık seçik konuşmak da gerçi
bazen üç beş argo sözcük düşer dilimden af ola.
Beyanat verdiğim koca ömür şimdilerde
yediğim yemediğim aldığım almadığım ne varsa dert oldu millete elbet minnet
etmediğim kadar onlara müteşekkirim güzel Rabbime…
Beni aç ve açıkta koymayan.
İlahi bir esintinin de müptelasıyım
hani ve münzevi iklimlerden sektiğim muhalif yüreğimle mühürlemişken de kalbimi
ve ayan beyan firar ettiğim bir iklim kimi zaman ikilem yüklü.
Direncim ve dirayetim artık kaç amber
ise…
Sözcüklerim yumuşak.
İnsanlar sevecen.
Ruhumsa fırtınanın eşliğinde savrulan
ve itiraz hakkımı kullandığım çıktığım yüce mahkemesinde sayın egoların bana
eşlik eden nice sıfat ki…
Ben alnımın akıyla yaşarken kimse de
durduk yere bana çamur atmasın hani.
Bir de racon kesenler.
Konu mühim saldırılar muhalif
varlıklardan cereyan eden ve ben Doğrucu Davut Kimliğimle sadece Rabbime hesap
veririm bir de vicdanımı yoklarım sık sık.
Yastığa başımı rahat koymam şükür
vesilesi.
Benim insanlara batan huzurum ise
nefret dolu varlıklarının ve egolarının bir neticesi.
Rengim beyaz.
Rakımım muazzam çünkü aşkın ve
inancın çıtası yüksele yüksele vardım hidayete hem de yaşarken.
Cüssem ne ki?
Cübbemse tertemiz ama yamalı.
Yandığım kadar yakardığım sadece
Huda.
Ulvi bir teselli ve her ezan vakti Rabbin
beni çağıran sesi bense anneme pervane ihmal ederken dini vecibelerimi ama asla
eksik etmediğim dualarım ve Rabbimle olan birlikteliğim.
Kimse toz konduramaz diyemem çünkü
iyi bir Mümin olma ihtimalim bile sorgulanmakta yine son zamanlarda.
Bense zor zamanlardan geçerken susma
hakkımı da kullanıp yine Rabbime sirayet ve riayet ediyorum.
Sevgi ikliminde uçan bir garip göçmen
kuşum işte yeri yurdu olmayan bu yalan dünyada ama diğer cihanın varlığı ve
Rabbime kavuşmanın verdiği koşturmaca ve umutla yaşıyor ve de yazıyorum.
Azımsanmak sorun değil.
Balçığa çekilmem sorun değil.
Çünkü sabun işimi görüyor.
Çünkü sabırla bütünleştim ben.
Ve şükürler olsun günüme.
En büyük hayalim mi?
Onu da şimdilik söylemeyim hani yoksa
nazar değer…
Bense azar azar eksilirken.
Bense azanlara dönüp bakmazken.
Rabbime dönük yüzümle vicdanımla ve
ruhumla özdeşleştiğim umudun ve de huzurun bakiyesinde asılı iken…
Öykündüğüm elbet kendim yine ve de
dünüm ve ben sadece huzur diliyorum yaşarken ve de artık ölüm acısı vermesin
Rabbim ve de beni sevdiklerimle sınamasın.
Neylerse Rabbim güzel eyler.
Kurşun ağırlığında olması gerekirken
yüküm kuş kadar hafifim hele ki Rabbim sayesinde İlahi Aşk ve umut tecelli
etmişken teselli bulduğum o kadar çok şey var ki şükürler olsun…
Sınandığıma delalet ve de asil
yüreğimin sirayet ettiği.
Kimliğimin sorgulandığı bir iklimde
bana ne beni durduk yere yargılayıp yerden yere vuranlardan yeter ki Rabbim
benden razı olsun ve…
Allah sizlerden razı olsun, sevgili
okuyucularım…