Düşlerimden asın beni, muğlak bir
gülüşün isyanında saklandığım kadar aklanmaksa yaşarken ithafı yüreğin yolum
melun düşlerden geçerken.
Yeminliyim arzı endam ettiğim kadar
Yaralı, yamalı bir iklimim
Mevcudiyetimin ikbalinde sömüren
semiren
Duyguların hâkimiyeti nedir ki?
Devasa bir güçse peyda olan
Tanrısal bir içgüdü ile hemhal.
Azığa aldığım mazinin öyküsünden
Firar eden yumruk büyüklüğündeki
kalbin fermanı
Sanmayın ki:
Çoktan razıyım yaşarken acı çekmeye
Müsait olsa ne ki ruhum,
Sözcüklerin vurdumduymaz mealinde
Asılı kaldığım şu gök kubbe
Rozeti saklı göğsümde
Bir hicapsa eşlik eden
Allah yolundan başka şeyin de yokken
önemi
Safsataların hicvinde
Kanıksadığımı da sanmayın hani
Uğradığım zulümde.
Tek bir zerreden ibaret varlığım
Küstüğüm evrene
Kustuğum değil bilakis içtiğim duygular
Haşmetli bir rüzgârın sürüklediği
kadar
Kendimden kendime yaptığım yolculuk
Günün birinde ereceğim illa ki
hidayete.
Hazan, mahzun
Mevsim ölümcül
Yaşadıklarımsa akla ziyan
O minval ki ektiğim
O dirhem ki katlayan acılarımı
Hatmettiğim bunca kitap bunca ilke ne
ki?
Varlığın aralıksız isyanı
Kabul görmekse dünyanın nezdinde
Sızılarımdan sızan güneş ışığı
Depoladığım ruhun derinliğinde
Nükseden kâh acı kâh umut
Bir bilinmez ki sirayet eden
İzinde göğün yerden yukarı sökün eden
Bir gülün nazarında batan diken ne
ki?
Soluduğum havanın nazında
Eksilen ömür gibi yaş gibi
Yeşeren ruhun, güftesi şiiri
Dikizleyen bir minval ki
Tamburu çalan evrenin
Ney’ in sesinde hamt ettiğim
Neyin peşinde değil
Benim beni sürükleyen iklime nazire
eden
Defolu kumaş gibi cübbemin yaması.
Dolduruşa gelen isyan gibi
Nice insanın yansıttığı
Yakardığımsa sadece Tanrı
Ben ki:
Aralıksız nöbette
Nasıl ki her komut benden bir parça
Allah rızası için yaşadığım kadar
Nice insan ve iblis yasta
Devrik cümlelerim yok benim
Yere devrilsem de kalkmasını hep
bildim.
Varsın bir kaza kurşununa kurban
olsun yalnızlığım
Ezkaza sevdiğim asla değil yalan
Yankısı iç sesin
Devri âlem yaptığım şu âlem
Tavaf ettiğim kadar cihanı
Neşreden ansızın hüzün katsayımda
Asılı bir veryansın
Oysaki giydiğim susku yeleği
Nemalandığım acıların müsebbibi iken
Kaderin yediğim sillesi.
Silik değil de el yazım
Azımsandığım kadar içimde büyüyen
pervasız sevgim
Haşmetli
Bir o kadar kinden, kibirden uzak
Yana yakıla değil koşa koşa vardığım
durak
İçtimada olduğumun ertesi niyazımla
katık
Ettiğim nazımı sunduğum yüce Tanrı.
Kâh melankoli
Kâh neşenin zirvesi
Değişken duygular iken yaşama
sevincimin beşiği
Bir eşikten s/üzülen ruhum
Varsın hayat,
Gözlerim açık gördüğüm bir rüya olsun
Devinen gölgeler ne ki?
Niyet ettiğim kadar şükrettiğim
Yaşadığım ne varsa hürmet ettiğim
Kaderin dinmez siren sesleri.
Ben ki:
Yalnızlığın tek kıvılcımından
doğduğum
Ben ki:
Acıların nispet ettiği kadar aşkla
kavrulduğum
Bir sözcüksem meali hüzün
Bir cümleysem bindiğim trenin uzayan
raylarına asılı.
Kelamın direktifi ile
Verdiğim selam saklı olsun Rabbin
nezdinde
Geri dönümü olmasa bile
Ben Allah rızası için sevmedim mi?
Bir nüans bir rabıta
Acı eşiğinde büyüyen yorgun miladım
Kayıtlarım kayda değer bir mevsimden
Damlayan gözyaşlarım…