Hangi renktin, söyle ve kaçıncı
istilasıydı yürek ikliminin…
Dik acılı şiirlerle bezeli yüreğim
Körü körüne sevmekten öte kör noktası
şehrin
İlahi dokunuşlar rüya âleminden
Firar eden hayallerle yüklü nemli
teninden şiirin
Mokasen binalar inşa ettim
Bir kelamın yitiminde
Geri dönümü olmayan selamın indinde
Yansıyandı yalnızlık
Ve yıldızların koşusu
Demir parmaklıklar ardında geçerken
hayatım
Bir mehtap olmanın ruhu saklıydı
içimde
Işıldayan gözlerimde yücen kayıklar
mı istersin?
Yalnızlığıma bağladığım çaputlar mı…
İklimler devindi yürekteki serinlik
dinmedi
İsyanıydı ömrün yazılan her şiir
Kozasında saklı sırlarla dolu şair
Bir nebze de olsun huzur bulduğunu
Semazen göğün eteklerinde vuku bulan
sırların mahzeni
İfası zordu bazı şeylerin
İkame eden bir şiir dediğin ne ki?
İmla hatası belki de gizemin
Kolaçan ettiğim kadar önümü arkamı
Ansızın irkildiğim gecenin kör makamı
Dikitlerde saklı hüznüm
Sarkıtlarına asılı ölümün
Güleç bir imgenin peşinde
İfası zor yalnızlığın kurumuş buketi
Mezar taşına yazılı bir isim neticede
Ölümsüzlüğü ihbar eden meleklerin
sığınağı
Hazan debdebeli
Yalnızlık sükseli
Yâd edilesi mazi ne ki?
Yaşananların da yanına kar kaldığı
Bir sitemin az ilerisi
Umudun da uçuşan perdesi
Sözcükler delik deşik
Yamalı imgelerin sihrine eşlik eder
gök kubbe
Aşkın asası nüktelerde huzur bulur
şair
Göçmen kuşların peşine takılır
ansızın
Huda’sına âşık sevdalı semazenleri kâinatın
İman gücünde saklı elbet şifresi
yalnızlığını
Sonlandıran illa ki Mevla
Kindar gölgelerden alabildiğine uzak
Kandığı kadar insan yalanlara
Ve işte mazlumun yürek yarası
Manzumeler ıssız sözcükler yamalı
Göğün tentesine konan kuşların kırık
kanadı
Lakin vardır bir sahip çıkan
İnandığın kadar çıkacağın aydınlığın
meali niyazında saklısın
Her düşün her günün her hayalin
uzantısı
Umutla yakardığın sadece Tanrı