Düşlerimi telkin ediyorum ve
yalnızlığın tahayyül ettiği mevsimi es geçiyorum.
Renklere düşkünüm.
Renksiz bir hüzün giydim bu gün.
Göğsümde uçuşan martılarla hemhal
beylik bir acının faturasını ödüyorum öncemde saklı ve faizi haram bir aşkın
saltanatını sürüyorum.
İradem nasıl ki kuvvetli ve iadesi
olmayan bir posta buluyorum bazen beyazın tınısında kaybolduğum bazen seslerin
pervasız nakşı.
Hüzün bohçam yüzünde sivilceler açan
bir ergen misali.
Topak topak sözcüklerim ve gözüm
toprağa bakıyor ötesinde üzerimdeki ölü toprağı ile sahip çıktığım bu aşkın
faturasını ödüyorum ne zamanki kalemi elime alayım neler tahakkuk ediyor, bir
bilsen.
Bir mizansen değil yaşamak.
Bir masal hiç değil.
Bense masallarla büyütüldüm ve
kandırıldım ve odadaki sobanın bacasından içeri sökün edecekmişçesine
hayaletler hep de korkutuldum yaşarken ama korkmadım severken ve işte korkumun
üstüne gidip şimdilerde kendimi sevmekle iştigalim.
Öznemde kayıp gemiler saklı.
Bense kâğıttan kayıklarda yüzdüm ömür
boyu.
Ne zamanki sel alsa İstanbul’u camdan
bakan Arap kızına öykündüm ve ıssızlığımın çağrısında ıslıklandım bir ömür.
Şahikasıyım mevsimin ya da şadırvanı
mazinin.
Şen sesimde kuşlar uçuşan ve şan
dersinde kayboldum ne zamanki okul korosunda ön sırayı tuttum sonra da çaldığım
piyanonun fildişi tuşlarında kayboldum.
Söyleyeceğim çok şey var ama
suskunum.
Seveceğim daha çok insan var ama
vakitsizim.
Sızlandığım bir ömür ne ki
sezilerimde sakladığım kadar bu sihri?
Cürüm işleyen takvim.
Miadı dolan gün.
Meali ölüm kokan ruhun arka bahçesi
ve evet, ben pejmürde bir gölgeyim.
İnhisarında aşkın not tuttum özlem
başlığı altında yas tuttum ve yasa bildim ben yası ve aşkı ve imkânsızlığın
çeperinde gidip geldim içimdeki uzun koridorda belki de evimin koridoru idi
aklımın oyunlar oynadığı bense hep meylettim uzun ve imkansız aşklara.
Hitabı dünün.
Kâtibi ömrün.
Kelaynak kuşlarına öykündüğümse yalan
ve işte kanatlarımda saklı o mühürle kanat açtım ben bulutlara.
Kaybolduğumun ertesi size rastladım
ama görmediniz.
Sonra sizdiniz gözlerimin içine bakan
ve sustum ben ansızın ve öfkenizde salındım ve öykülerime öykündüm çünkü ben
kendimin hem düşmanı hem de hayranıydım en çok da dünümdeki zaferlerle kat
çıktım hayata ve ölü nefsimle öykündüm saflığa ve mutluluğa.
Başarı addedilense içimdeki minval ve
ben hala okul çocuğu gibi heyecanla yaşar ve hayattan dersler alırken rötarlı
da olsa az çok kendimi sevmeyi başardım ve kendimi kabullendim.
Onaydan geçmeyen sair duygum da yok
değil hani.
Öyküler yazarken mutluyum ben belki
de bu yüzden kendi öykümü defalarca farklı versiyonlarda ve boyutlarda
yazmaktayım ve içimde saklı o yetim ve masum çocuğa olan borcumu, daha çok
sevip yazmakla ödemekteyim elbet size de size de.
Sizsizliğin rotasında öncem.
Sizle eşlik eden güncem.
Tiz sesinde aşkın ve tazı gibi
kaçtığım değil asla yalan.
Ve evet, ben hep imkânsız aşklara
kanat açtım bu yüzden boynum kıldan incedir Allah katında kabul göreyim yeter
ki ve alt edemediğim kadar içimdeki hüzünle, bir alıntı mahiyetinde
yaşamaktayım hayatı.
Bir aldatı belki de benimki istifli
olan.
Bir saldırı ise karşı koyduğum.
Kat izinde hayatın kayda değer
aşklara rast gelmedim bir ömür ve kayıt açtığım her güne şükranlarımı
sunmaktayım elbet size de.
Sizsizliği giyinen cümlelerim var ve
sizi boykot ettiğim dünlerim ve içimde saklı mevsimi teşhir ettiğim kadar teyit
etmekteyim aşkın ve hüznün yüz ölçümünü.
Yüzü yoktur kimi insanın.
Yüzsüz isyanlarda gelip giderler ve
işte içimin merhalesinde saklı binlerce şiir ve hikâye ile şerh düştüm ben de
hayata ve kaybolduğum kadar kaybetmekle mükellefim ve gözümü karartıp da
sevmenin türküsüdür çığırdığı kalbimin ve kalemin onayından geçer geçmez
kalbimi de sürüklemekteyim peşimde.
Peşinen sevdiğim yalan değil.
Peyderpey üzüldüğüm hiç değil.
Hiçlik makamına konan gamlı bir nota
olmanın da ötesinde gamzelerinde evrenin büyüttüğümdür içimdeki çocuğun
matemini.
Mealim yoktur benim keza meramım da.
Dert bildiğim binlerce taslağı da
koydum madem yürürlüğe…
O halde sadece susun ve takip edin iç
sesimi ve de dış sese müdahale etmeden bastırdığım mutluluğa ve aşka hor gözle
bakmayın ve hohladığım kadar içimdeki aynayı sadece kapatın gözlerinizi ve
uyutun belleğinizi ki ben de bana kavuşayım.
Sizsiz sözcükler.
Sizli bizli kelam.
Sihirli bir yolculuk madem yaşamak…
O halde; aşk da duygular da fora ve
eyleme geçen her cümleyi azat edin siz yeter ki ve afaki olsa da mutluluk
varsın hayalimde yaşatayım ben bu devasa sevgiyi ve imkânsızlığın kulvarında
bir başıma yürürken yeter ki inanın bana ve de gölgenize razıyım gölge etmeniz
ne kelime gölgenizdir bana güç veren…