Sınandığım tarafınca ve gözlerimden taşan yaşın sel baskınlarına mahal verdiği.

Yaşamakla yasamak arasında sekiyorum bazen imha edemediğim dünyamdan yeni ürünlerin imalatına uzanan yolunda seğiren gözlerimden dökülen kirpiklerin rüzgârında…

Sancılı bir sarmalım ben kıyıma uğradığım.

Belki de sevdalı bir semazen ve tutuşan eteklerimden ördüğüm devasa yangının akıbetinde sararıp solduğum.

S/onsuzluğun her d/okunduğunda ruhumun yaftalarının her açmaza düştüğünde seken bir kör kurşun misali…

Miadı dolmuş hayatlardan telaffuz edilesi bir hicret belki de.

Hüzünbaz yürek iklimim.

Hüzünlü deryalardan uzağa düştüğüm kadar da kendimden uzatmaları oynuyor hayallerim ve taslağı olmayan bir resme bürünüyorum ve gözlerimin yeşil çırpınışlarında pembeleşen yanaklarıma konan kelebeğin kanatlarına bürünüyor iç sesim.

Hizaladığım bir dünya.

Duygu sarmalında yiten varlığıma sunduğum bir v/eda.

Hicri günün.

Hicreti aşkın.

Hicvi yalnızlığın.

Ve dokunulmazlığımda vücut bulan şiirlerim ve kör noktasıyım âlemin ve de alametifarikası aşkın.

Hazanın minvalinde solan bir çiçeğin kırık dalında yeşeren bir çiy belki de.

İhtiva ettiğimden de öte itibar ettiğim ve ibraz ettiğimden bir adım sonrası infilak etti edecek benliğim.

Hezimetin kuyusu.

Gayya kuyusu belki de yüreğin inzivaya çekildiği erken zamanlardan sarkan bir el gibi ya da bir hece tutunduğum ve coşkumun söndüğü ve ruhumun dikizlendiği ve…

Sanrılar aşka yürüyen.

Ve.

Sancılar acıyla bürüyen.

Ve.

Sekmelerde saklı binlerce hece ve çöken omuzlarım ve dilemması ömrün dilaltı bir şiirden nasiplenip de sektiğim bir yürekten diğerine.

Marazi bir acı ve öfke soyutlandığım.

Melankolik bir aşk nasiplendiğim.

Ruhun dikiz aynasında açan bir çiçek misali.

Solan güne nazireler sunduğum bir şiirin bekası.

Bir renksem en solgunu ve bir yitimse yeniden başlamanın meali.

Tanrısal bir coşku ve yaratılarım aslında kurak çöllerin kaktüsü bedenim ve alt belleğimden firar eden binlerce açılmamış kayıt ya da içi boşaltılmış bir taslak gibi meali Tanrı katında saklı.

Ve saklandığım çatı katı aslında hiç var olmamış…

Bir şarkı isem bestesi rüzgâr tarafından aralanmış.

Ve verilesi her es belki de pes ettiğimin ta kendisi ve pasladığım her duygu aslında pas tutmuş kalbin nüktesi.

Ve yeniden başlamanın verdiği heyecanla titrek ellerimle açtığım mahzenin kapısı çünkü…

Ben vurgun yemiş bir yakamozum belki de denizkızı ve hızımdan fazlasına eşlik ettiğim kadar kendimden kaçtığımın da müjdesidir kalemi her elime aldığımda kendimi bulmanın ümidi ile yazıp karaladığım akabinde silip yok saydığım tıpkı yok sayılmanın güncesinde saklı tutarken iç sesimden fazlasını sunmanın bir adım ötesi…

Arpa boyu yol alamadığımı bile bile de yaşar ve yazarken sözcüklerimden kurulu bir yanardağın lav saçan ağzında yanıp küle dönmüşken kulluğuma binaen yaşadığımın da ispatı iken sözüm ona yazdıklarım…


( Arpa Boyu Yol Alamadığımı Bile Bile başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu