Sözcüklerden diktim ben kaftanımı ve
mealimi yitirdim ansızın.
Bir düş’ e bir de aşka düştüm düşeli…
Figanı yitik bir kuşum methiyeler
dizdiğim ve fermanı silik bir bozgunum ben ki şiirlerimin Külkedisi.
Gece on iki olmadan yürek de aşka
doymadan…
Sahi, çekip gitmeli miyim ya da
çekilmez olduğumu beyan eden eşrafımdan da elimi ayağımı çekip…
Ah, meczup bir düş’ üm ben ve de
sismiktir yüreğim ve de acılarım ve içime açamadığım kadar da kapalıdır yüreğim
günlük ve gürültülü sahte aşklara.
Ben ki: şiirlerin Külkedisi siz ki
bir elinizde kalem ve de ayağıma geçireceğiz pabuç asla da uymayacaktır ayağıma
tabiri caizse ben yalınayak severim ve yalınayak yazarım kimse de dokunamaz ne
tenime ne tinime…
Ben münzevi bir şarkıyım.
Ben göçmen kuşum şakıyan…
Sözüm ona gülüm lakin bülbüldür
şiirlerim bilfiil yazan içimdeki aydınlıktır ve de dinmek bilmez coşkum…
Müridiyim duyguların ve lal notaların
müdavimi.
Ruhum göçebe aşksa bir bilmece ve
şiirler dikiyorum iki yakama bile bile iki yakamın da bir araya gelmeyeceğini çekiştirip
duruyorum bir de eteklerimi feveran eden rüzgâra söylenip uçuşan saçlarıma
yağan karları şiir bilip şiir olup da akıyorum oluklardan ve usulca ve nazikçe
sevmenin coşkusu ile dolup taşıyorum.
Rengim beyaz ve mahzundur çehrem.
Boyumu aşar aşklar eğer ki içinde
saklı değilse özlem.
Ümidimi yitirmedim.
Ruhumu çaldırmadım.
Kalbimse yangın yeri ve sevdikçe
şahlandı kalemim.
Mim çektiler önce kalemimin gözlerine
ama yetmedi…
Mimlendim ve eşrafımda sözcük
bitmedi.
Oysaki ben bir mikado çöpü idim
içimin dağınıklığında sevip yazarak tutunduğum hayatın da mimarı nasıl ki
Rabbim…
Telaffuzu yok kimi duygunun ve
muadili de yok yorgunluğumun.
Fıtratım ve mizacım ve meramım.
Düş sakinleri sokağında yaşayan kendi
halinde bir bulutum.
Kayan ruhlar apartmanında göz kırpan
yıldızım.
Ben bir yılkı atıyım yılmazken
sevmekten.
Şiirlerimse adeta benim çocuğum ve
işte şiirlerimin mizacında giyindiğim duygular ve bilfiil şiirlerimin
Külkedisiyim.
Her gece on iki olmadan kapıma
dayanır balkabağı.
Her gece ruhum duymadan aşktır bir
imgeden diğerine firar eden.
Her akşam okuduğum dualar ve prensesi
iken evrenin on ikiden sonra çalar çanlar ve vurulur gonk bense pervasız bir
sevdayım.
Hızımı almam ve yazarım.
Çingene çalar Kürt oynar bizim
mahallede bense rüzgârın kızı olup eserim başında aşkın ve aşka kanat açıp da
şakırım bülbül misali ve gül olmaktan gına gelip de gelinciklere öykünürüm ve
ben en çok annen gibi severim en çok da annemi severim.
Hazzı bu dik yokuşun…
Hası namusun.
Haiz olduğum yalnızlığın nüfus kâğıdı.
Benimse en çok acılarımdır nüfuzlu
olan ve her gece baskına uğrayan bir şehir kabadayısıyım ruhu hazanla bazen
öfkeyle bozguna uğrayan.
Aşkı yâd eder içimde yaşarım.
Yaşadığım kadar severim.
Sevdiğim kadar yüreğimdendir şiirler
sızan ve sızlayan ruhuma iyi gelen hazan.
Baharım da aynı zamanda ve her gün
bahar vurur başıma.
Batıl bir rüzgârım bir batında doğan
güneş ve mehtabım.
Hazan ertesi düşüp de yola
varamadığım kış kasabası.
Belki de beynamaz rüzgâr adımı
fısıldarken ben Rabbime koşarım muradımla metanetimle ve dirayetimle.