Hangi rengin utkusuydu sığındığın aşk
meclisinde saklı güzellikler hulasası sevginin kat izinde hayallerin.
Bir düş ambarıdır içine düştüğüm
sezilerin rakımda salınan kalp gözüm.
Ah, ben…
Beylik minvali ömrün sözcüklerse
dipsiz kuyudan bir bir firar eden adeta bir esinti yoldaşım olan askıntı hüznün
kurbanı ve yandığım kadar da var ulurken yüce dağlar.
Aşkım ben aşikâr aş erdiğim mutluluk
tepelediğim kadar yalnızlığı miski amber kokan fısıltılar.
Dağlar kızı Reyhan’ım ve babasının
göz bebeği aşkla yıkanan varlığımdan tek tek damlayan gözyaşım.
Aşkım ben aşka âşık ve yüce Rabbim
tapındığım ulu varlık.
Göğün minvalinde sektim bir bir.
Heceledim aşkı ikiletmeden sevdayı
hicrinde sözcüklerin kaybolduğum bazen.
Bazımdır şiir bocaladığım hayatta.
Mealimdir heceler kardığım kadar
yalnızlığı mübalağa etmeden sevdiğim kadar yağan karın beyazında saklı bir
sihrim ben belki de.
Meylettiğimdir rüzgâr ve gece.
Koynumda büyüttüğüm her kelime bazen
atlastan bir yorgan nankör nidaların teftişi ve teşrifi yağmalanmış ruhumda
yatıya kalan yorgun nidalar öncemde fısıltı anımda saklı her biri yarınlara kök
saldığım bazense içine düştüğüm yenilgi.
Nazarında hayatın.
Nezdinde sevdanın.
Nakşı şiirin ve na’şım ve dinmez
nazım niyazım.
Beyhude bir yakarış belki de benimki
en çok da severken bonkör olduğum kadar zar tutan aşkadır feryadım.
Fevri bir hikâye değilim ben ve
sıradan olmayan asla sıra dışı bir coşku ve neşedir eşlik eden ansızın da
soluveren çiçekten bozma değil içimdeki cennet bazen karanlık bir dehliz
adımladığım satırların yığılı kaldığı.
Mihenk taşımsa şiir.
Nirengisi ömrün nazımda yiten bir
özlem gibi yüreğimi kardığım ve yandığım sahi çok mu belli?
Beylik bir nazdır sezilerimden düşen
imgeler ve işte ansızın çatlayan sabır taşım ve üstümdeki mintan bazen kekelediğim
bazen hayatın kakaladığı bense aşkla gagalarken ruhumun ambarında saklı bunca
gizi kim bilir kimin/neyin uğruna.
Fetva verense hayat fidanlar solan
ansızın.
Firar ettiğimse yürek yataklık yapan
özleme koptuğum kendimden kopacak kıyametin habercisi sevdiğim saydığım kadar
yürekten.
Nazenin bir coğrafyadır yürek.
Nüktedandır ruhum sıza kaldığım
gecenin bağrında kayan bir yıldızım.
Kayıpların minvalinde ayıp
addedilmesin yazdıklarım aykırı bazen aşina olduğum dünümde saklı gizem ve anne
dualarıyla ayakta kaldığıma hamt ederken.
İnisiyatif kullanansa kalem.
İdraki zor bazen.
Tebessüm ehli bir gezegen bilmiştim
ben cihanı ve tahakkuk eden vergisi yalnızlığın faizi ise şiirlerle ödediğim
kayıp ve sıradan değilim arzı endam ettiğim kadar günde sıra dışı bir coşku ve
hasretle evreni tavaf edenim bazen tarafsız kalsam bile Araf’ta kaldığım kadar
bir ayağım çukurda olmasa bile içine düşülesi bir kuyunun sarnıcında salınan
leyli bir sözcüğüm.
Latif olanım.
Latife yapanım.
Lüzum görüldüğü üzere seven ve kabımdan
taşanım.
Sancılı gün doğumu izini sürdüğüm…
Sanrı yüklü değil dünyam omzumda
taşıdığım haşmetli bir rüzgâr gücüme güç katan bazense sessizlik beni ve gücümü
çalan.
Seyyah ruhumdaki siyam ikizi gölgeler
köklediğim aşkın karekökünde büyüyen imgeler ve solumdan başlayıp varamadığım
sağım ve solumda saklı hüsranı evrene yaydığım.
Emir eriyim kalemin.
Emre amade düşlerim.
Emsalsiz esen rüzgârım en çok da
içime ters estiğim.
Şafağı atan geceden.
Zindan bildiğim sessizlikten.
Tarumar edilmişken yüreğim taşkınlara
sebebiyet veren hüsranım ve tutuk dilimli tükendiğim kadar acılarımla
beslendiğim…
Bir şölendir yazdığım her şiir.
Bir şelaledir yüreğim.
Bir simya ki aşk sindiğim.
Bir sihir ki kalem sihrine yenik
düştüğüm bilinmezin beni çağırdığı anbean.
Gönül kubbem ve de hutbem siması
yabancı bir rüzgâr bazen üşüten lakin aşkın çağladığı bir lahzadır sığındığım
ve kalp gözüme sadık nazlı bir yıldızım ansızın solabildiğim ve kaydığım
evrenin güftesine taliptir iç sesim.
Bir renksem ihtişamlı.
Bir rakımsam ulaşılmaz.
Bir şölen belki düğün belki ölüm
aralıksız örselendiğim.
Hazanla iç içe geçen baharın eşlik
ettiği günüm ve gecem en çok da benim beni benden çalan tek düşman iken
kendime, kayrasında sızdığım sözcüklerden arda kalansa bir methiye dizdiğim
satırlarda bazen sarmalında bilinmezin aşkla eriyen bir buzul ve aşkla arşı
alaya çıkan hüznün kesif sessizliğinde varsın defalarca bozguna uğrayayım ve de
yol yakınken döneyim kendime bir semazen gibi uçuşan eteklerimden dökülen her
kelime ise olsun armağanım kendime ne de olsa:
Kendim ettim kendim buldum.
Bulmadıklarımı dahi kendimden bildim
ve nihayetinde buldum kendimi vardığım kadar hidayete varamadığım bunca
imkânsızlığın sarmalında yağdığım kadar yağdırdım da hasreti ve yalnızlığı
yağmalanmış benliğimden arda kalanlarla da devam ederken yaşamaya eşlik eden
umutla…