Kolektif alanın üzeri özelleştirmeci parça ilişkilerin mana
söylemiyle örtülmüştü. Muhtaçlıkları içindeki kişiler bu mana gücü içinde
belirtilenlere göre davranıyordu. Kolektif alanlı gerçek ilişkilerin yerini
yapay sanal ilişkilerle imliyorlardı.
Bu imlemelerle kolektif emek gücü, kolektif alanda çalışmak
yerine, mülk sahibine çalışmaya ve mülk sahibinin mülkü içinde rızkını aramaya
dönüşmüştü! Kolektif hafızalı bilgi inancı ve imanlı bir hafızaya dönüşmüştü!
Mülk çekimli dizaynı anlayışa göre kişi aç kalıyorsa,
mülksüz ise, rızkını arıyorsa; bu ilahi takdirdi. İlah söylemi burada
ilahlıktan çıkmıştı. İlah: meslek bilir, meslek icra eder, meslek öğretir bir
üreten grup gücü olmaktan çıkmış “mülkün sahibi El iradesi olmuştu”. Yani ilah şimdi
El rızkul El Malikti.
Üzeri mülkiyetçi ilişkilerle örtülüp, gizlemekle kolektif
alan diye yönlendirici referans kalmamıştı. İnsanlar tarihsel gerçekler karşısında kolektif
emekten kopan, kolektif alana göre tecridi bir mülk söylemiyle büyülenmiştiler. Hemcinsler bir
zamanlar Hüda Nabi bir doğa içinde sağlamaktan kaynaklı açlığını,
"kolektif bağ ilişkisi içindeki, kolektif kapasiteyle aşmışlardı".
Şimdiki açlığını ise kolektif bağ ilişkisi içinde, kolektif
kapasiteyi rızk ve mülk özelleştirmesi yapmanın kayıpları nedenle yaşıyordu.
Hemcinslerimiz doğada sağlama yaptığı dönemler içinde karnı
doyduğu zaman; kimseye şükretmediği gibi aç kaldığı zamanda kimseye ilenmiyordu.
Bu hal gayet tabii, doğal bir durumdu. Şimdi mülksüz olup (kolektif kapasiteden
yoksun kalıp) “kolektif alan unsuru” denilen mülke doğru çekim içindesiniz.
Mülke doğru çekilim eksiklerinizin tamamlanması olarak ikame
edilmiş ikinci tuzaktı. Köleci dönem içinde şükredilen ve ilenilen şey neydi? Kolektif
kapasiteli yapabilirlikten yoksun kalmaydı. Kolektif kapasiteli yapabilirlik
paydaşlığı GİZLİ ÖZNEYDİ. Kolektif kapasiteli yapabilirlik şimdi mülk sahibinindi.
Kolektif güçten, kolektif kaynaklardan eksiltilmeleri
nedeniyle rızkını arayan kişi yine kolektif kapasite içindeydi. Şimdi kolektif
alanda kazandığı kolektif emek gücü ile mülk sahiplerine emeğini sunuyordu.
Karşılığında da kişiye bulduğu işe ve aşa şükretmesi, öğretiliyordu. Çok şükür
bugün de karnım doydu, diye edilen şükür mülk sahibine edilen şükürdü. Yani
kolektif kapasiteli gizli özne olan yapabilirliklerdi.
Muhtaçlıklar sizi mülk sahibine doğru çeker olan imgelemler
alanıydı. Yoksulluğun gözünde muhtaçlık farkı ne kadar azalırsa kişinin de "çok
şükür bugün de doyduk" diyen şükretmesi artıyordu. “Muhtaçlık farkı ne
kadar artarsa” yoksulun imgeleminde suçluluğu, affedilme ibadeti, duası da o
kadar artıyordu.