Hayat Denilen Şey


insan bu… 
günün en vasat saatinde
keyifsizliğin son demlerinde
yaşadığı yorgunluk ve yılgınlık patlamaları arasında bocalayarak 
kendine reva gördüğü bu eziyete katlanan tek varlık 

girdiği girdabın kıskacında attığı çığlık seslerinin azametinden 
kalbi ve ruhu incindiği vakit 
tan yeriyle beraber ağarıp el açan varlık 

dünya hayatının süslü perdelerinin ardındaki 
ezeli ve ebedi hakikatleri unutmayan insan
maskeler ardına gizlenmiş hakiki varlığını görmek için 
anlamlı bir çaba gösterirken 
her susuşla birlikte
deli soruların uğultusunu duyar beyninde
soruların sisli sorgusunda can çekişir

sualler sıralanır ruhunun kıvrımlarında 
dünyada oyalandığının ne zaman farkına varır insan
ömür dediği yaşanmışlıklar dizesinin 
hangi basamağında 
aklı ve kalbi gittiği yolun ahvalini haber verir

yaşamaksa mesele 
değişmeyen bir kutsalın değer taşlarıyla 
ilmek ilmek örmeli kendine verilen emanetleri
safdil bir çocuğun kalbinin ta içini görebilmeli
onun yaşadıklarına dair küçük hikayeler bilmeli

donuk bakışlarında mana arayıp 
hayra yorulası susuşlarını anlamaya çalışmalı
örselenmiş hayatların ezici ağırlığı altında kalmadan
o vakit yaralı ruhlara dokunan şefkatli eliyle 
insan, insanın merhemi olmalı

insan ki
hem yaşamın içinde 
hem de ona dışarıdan bakabilecek kadar güçlü 
insan ki hayat ve ölüm arasında 
bir hikaye anlatmamış mıydı
hikayelerdeki gidenlere üzülen 
ölümle hayat çizgisinde yeni senaryolar üreten de 
insan değil miydi
 
oysa hayat ilk kutlu kişiden bu yana 
bir yolculuk değil miydi 
yolculuğu inşa eden yolun ve yolcunun kendisiydi 
belki bir yolcu yolun kendisiyle değil
yolda buldukları 
bulmayı umduklarıyla yetinmeliydi

her gün hazırladığı listelere yenilerini ekleyerek 
tuttuğu güncelere dair 
bir lokma 
bir hırka hesabıyla 
yolun nelere gebe olduğunu bilmeden ilerlemeliydi

o insan da biliyordu ki 
bir çocuğun gözlerinde büyürdü hayat
ve bir ihtiyarın sözlerinde küçülürdü zaman
öyle ki yollara vurduğu yükleriyle 
gözlerine koca bir ömür dolardı 
gözlerinden nice insanlar akardı 
sel olur coşardı

bu yolların künhünde sadece sabır düşerdi hissesine 
yolunu gözlerdi sözleri
o sözler sinesinden gelir geçer, gün gibi batardı
işte şimdi geri dönüşü olmayan yollarda 
son demini yaşayan 
bir alemdi 

ve insan bildi ki yaşam dediği şey
havada asılı bir tüy misali 
yavaş yavaş akıp bir yerlerde kaybolur
nekahet döneminin ardından insanlar
ağaçlar, kuşlar, sular cümlesi uyanır
göğe açılan kurumuş kolların ince kenarlarından
tomurcuklar patlar

böyle başlardı
böyle tükenirdi hayatlar 
tüm yüklerden azat olmanın son deminde
tendeki emanet havalanıp 
kuş misali uçmaya yüz tutunca 
insanın gözlerinden hayatı bir şerit gibi geçip giderdi

mahmur bahara göklerden gelen emir iletilince
bir deli küheylan gibi yerinden sıçrardı 
dallarından baharlar iner 
saçılırdı inciler gibi 
böyleydi bir hayatı karşılamak
döngüsüyle
umuduyla 
duasıyla 

bir alem
bir insan… 
son baharını yaşayan yaprakların melali ile 
her şeyin nihayet bulduğunu sandığı vakit 
berzahta gibi beklerdi
vakit dolar
kış biterdi

redfer
( Hayat Denilen Şey başlıklı yazı redfer tarafından 12.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.