Ölü bir iklimden arda kalan
Tenhalığında isyanın
Yandığı kadar da mahremdir
İçinde saklı tuttuğu rüyaların.
Bam telinde gerçeklerin
Sıraladığı gerekçelerinden dökülen
Hüzünlü busesinde semazen
dudaklarının
En çok güneş yaraşır gülüşlerine
Sevecen mimarı aşkın
Kanıksadığın yorgunluğun
Bitimsiz yollarında saklı mahzun
Sevdanın da yankısıdır kaleminden
dökülen
Her yaşlı her yaslı hece…
Kıtladığın bir rüya ki
Gerçekler âleminden dökülen terine
bastığın
Parmak izin kadar da öznel ve
özgündür
Sarnıcında aşkın
Sadakatine bandığın
Sarmalında hüznün
Acının gerdeğinde dökülen
Saçların gibi
Dokunmaya kıyamadığım yüzünde yanar
Şehrin ateşi.
Şiirin bestesi
Kovalar nefesini
Nefesinden ayrı düştüğü kadar da
barizdir
Kurmaca hayatların
Kurgulanmış aşkların
Vebali boynuna yaşamadığın
Mutluluğu yaşatacak olan illa ki
Rabbin.
Esen rüzgârın uçuşturduğu saçların
gibi
Askıntı olan hüznün eşlik eden busesi
Asma yapraklarında saklı düşlerinin
de nicesi
Varsıl bir rotada
Veryansın etmediğin kadar
İkamesi sevdanın
İzdivacı özlemle büyüyen
Ay yüzlü semanın
Semazen kanatlarında rüyalarının
Ütüsüdür belki de yazmaya doyamadığın
Aşk masallarının…
Hüzünlü şiirlerinin
Yongası gömülü derinde
Yangını mabedinde
Sür git bir milattır ki
Ölümün güftesi olmaya aday
Her şiirin
Her hikâyenin
Tapusu zimmetli olduğu kadar
Sonsuzluk denen romanın ön sözünü
süsler
Kaderde saklı olası kederin
Ehemmiyeti nasıl da bir ömür sürer:
Rehaveti yalnızlığın tüter de tüter.
Saman sarısı saçlarından dökülen her
bukle
Budadığın bir ağacın köküne sadık bir
hayal gibi
Beti benzi atan gecenin şakağına
dayadın mı kalemini
Varsın atsın şafağı gecenin
Renklerden en asil beyazın hikmeti
Sardığı kadar bedenini
Arazı acının
Arazi olmuş tüm yalancı dostlarının
Sürmenaj olmuş ruhunda saklı o devasa
ayracın bitiminde
Ansızın hâsıl olan bir parantez
İçine saklandığın her ne hikmetse.
Bodoslama karşıya geçtiğin
Ölümün dikiz aynasında saklı
Kör noktası olsa olsa
Körelmiş yalanların bekası
Elbet tecelli olması
An meselesi
İlahi Adaletin sertifikası
Saklıdır niyazında
Saklıdır surelerde
Sakladığın suretin
Bir iz düşümü olmalı iken şiir
Gözünü sakındığın her yeni gün her
şiir
Sarmalında tüter
Şehir vapurlarının
Pervazına konan bir kuş kadar
Alımlı ve vakur
Sevdalı ve ulvi
Sarnıcında yalnızlığın geride kalan
tüm bilinmezi
Bahşeden nasıl ki yüce Rabbin
emsalsiz kudreti
Elbet heceleyeceksin en asıl en asal
kelimeyi…
Üç harfin gölgesi
Düştüğü kadar imlece
İmece usulü bir hikâye bir masal
Kımıldayan adeta bir yıldız
Yerinden oynadığı kadar dünya ve
mehtap
Kırdığın değil kırıldığı ortasından
yüreğine
Nakşettiğin nice sevap…
Harında hayatın
Haresinde yangının
Haletiruhiyesinden arda kalan
Yalnızlığının da miadı dolmuşken
Kutsandığın kadar
Kırsalında sözcüklerin
Deri bir acıdır içine çektiğin
Açmadığın kadar kalbini
Açmaza düştüğün her gece vakti
İnce ayarı kaderin
Yadsıyamadığı kadar sevdalı
Yansıtmadığı kadar acılı
Yaktığın yakacağın en büyük ateşin
çehresi
Bir gülden bir bülbüle uzanan aşkın
şatafatı
Ve işte nail olacak İlahi Ateşi
Bahşedene sunduğun sevginin ukdesi
İçinde bıraktığı kadar o bitimsiz
hasreti
Sonlandıracak olandır yüce Rabbin…