Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 11.08.2023
Okunma Sayısı : 411
Yorum Sayısı : 2
Sevr  Antlaşması  Ve  Milli  Sır—2. Bölüm---

11 Eylül 1919’da tamamlanan Sivas Kongresinden de vatanın bütünlüğü ve istiklali kararı çıkınca başta İngilizler olmak üzere itilaf Devletleri, Türklere karşı sertleşme kararı aldılar. Lakin bu kararı uygulama safhasına sokmadan önce önemli bir gelişme oldu:
Evet...Aynen Mustafa Kemal Paşa’nın da istediği gibi uzun süredir kapalı olan Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920’de tekrar açıldı. Açılmakla da kalmadı Mustafa Kemal artık Milli Mücadelenin merkezi haline getirdiği Ankara’dan bu meclise temsilciler gönderdi.
İngiltere ellerini ovuşturmaya başladı. Demek ki Mustafa Kemal de Anadolu’yu kurtarmanın boş bir hayal olduğunu anlamıştı. O da barış istiyordu(!) Eh o da barış istiyorsa işler kolaydı.
İşte o sebeple Meclis-i Mebusanın İstanbul’da tekrar açılmasına ses çıkarmadı ama bir kez daha kazıklandığını anladı. Zira Meclis-i Mebusan 28 Ocak 1920’de ‘’ Vatan bir bütündür. Bölünmez kararı almış ve 17 Şubat 1920’de bu kararı tüm dünyaya resmen ilan etmişti.
İngiltere kudurdu adeta Misak-ı Milli denen bu kararları görünce. O öfkeyle 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal etti. Mebuslardan kaçabilen Ankara’ya Mustafa Kemal’in yanına kaçtı, kaçamayan Malta Adasına sürgüne gönderildi.
Bu arada İngiltere, Damat Ferit Hükumetine baskı yaparak 11 Nisan 1920’de Mustafa Kemal aleyhine idam kararı çıkarttırdı. Mustafa Kemal ve onunla yol arkadaşı olan pek çok isim, ele geçirilirlerse sorgusuz sualsiz idam edilecekti. [ Antiparantez şunu da belirtelim: Her ne kadar İstanbul Hükumeti diyorsak da ortada parlamento kapalı olduğu için yasal bir hükumet yoktu ortada.]
Evet... Mustafa Kemal aleyhine idam kararı çıkmıştı İstanbul’dan ama yine aklın almayacağı işler oluyordu.
Ne mi oluyordu? Hemen izah edeyim:
Mustafa Kemal , 21 Nisan 1920’de yurtta, ulaşabildiği tüm il, ilçe hatta köylere bir bildiri göndererek 23 Nisan 1920 Mübarek Cuma günü Ankara’da Millet Meclisinin açılacağını duyuruyordu.
Yok yok akıl almaz olan bu değildi. Neticede İstanbul’daki Osmanlı Parlamentosu dağıtıldığına ve iş göremez durumda olduğuna göre Ankara’da Millet adına kararlar alacak bir meclisin açılması gayet normaldi. Anormal olan ise Mustafa Kemal’in tutumuydu.
Mustafa Kemal, daha on bir gün önce hakkında idam kararı veren makamla ilgili olarak Millet Meclisinin açılış bildirisinin 2. Maddesinde aynen şöyle diyordu:
‘’ Vatanın istiklâli, hilâfet ve saltanatın kurtarılması gibi en mühim ve hayatî görevleri ifâ edecek olan Büyük Millet Meclisi’nin...... ’’
Yüce Saltanat ve Hilafet makamı 11 Nisan 1920’de Mustafa Kemal hakkında idam kararı almıştı ama Mustafa Kemal kendisini idama mahkum eden makamı kurtarmanın Milli Mücadelenin( Dolayısıyla kendisinin) hayati görevi olduğunu söylüyordu. İşte akıl almaz olan şey buydu. Belki de Milli Sırrın ta kendisiydi de buydu.
Bir diğer ilginçlik ise artık İstanbul’dan Ankara’ya gelen Fevzi Çakmak Paşa’nın 27 Nisan 1920’de TBMM’de yaptığı konuşmaydı.
Fevzi Paşa o konuşmasında Mustafa Kemal aleyhine verilen ‘’ Katli vaciptir.’’ Fetvası ile ilgili olarak :
‘’ Malûmunuz veçhile o fetva İngiliz süngüsiyle alınmış, İslâmı sinesinde birbirine düşürmek için, ilk defa yazılmış acı bir vesikadır. Milletin hiss-i hâkikatı, ümidederim ki, bundaki fecaati görecek ve bunun ehemmiyeti sıfıra inecektir. (Şüphesiz, sadaları)’’ Derken Mustafa Kemal dahil hiç bir mebus ‘’ Ne İngiliz Süngüsü yahu. Padişah o fetvayı bile isteye hazırlattı.’’ Diye itiraz etmediği gibi TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşanın bu uzun konuşmasının bastırılarak neşredilmesini teklif etmişti ve bu teklif kabul edilmişti. Milli Sır bu hep gözardı edilen ayrıntılarda mıydı? Üzücü olan ise Kurtuluş Savaşı anlatılırken tüm bunların hep pas geçilmesi olmuştur.
*****
Mustafa Kemal Paşa ve TBMM, Yüce Saltanat ve Hilafet makamını kurtarma kararı ala dursun İngiltere de kendisine göre hesaplar peşindeydi.
Türkler madem ki yeni bir meclis açmışlar ve o meclis Yüce Saltanatı ve Hilafeti kurtarmayı amaç edinmişti o halde şartlarını kendilerinin belirledikleri bir antlaşmayı, daha doğrusu ölüm fermanını Türklere seve seve, olmazsa zorla kabul ettireceklerdi.
İşte bu düşüncelerle ve kafalarında eski paylaşım antlaşmaları olmak üzere TBMM açıldıktan sadece altı gün sonra 26 Nisan 1920’de San Remo’da Türklerin önüne koyacakları barış şartlarının esaslarını belirlemişler ve bu arada Osmanlı Devleti temsilcilerini bu barış taslağını gelip almak üzere Paris’e davet etmişlerdi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, hazırladıkları bu ölüm fermanının Türkler tarafından kabul edileceğine o kadar çok inanıyordu ki ‘’ Türkler, kendilerine sunduğumuz bu şifa hapını seve seve yutmalıdır.’’ Diyordu.
Eski sadrazam ve İngiltere Büyükelçisi Tevfik Paşa, sunulacak barış teklifini almak üzere 1 Mayıs 1920’de İstanbul’dan Paris’e hareket etti. Aynı gün işgal altındaki İstanbul’da 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanıyordu.
Barış şartlarını görmese de şartların oldukça ağır olacağını tahmin eden Sadrazam Damat Ferit Paşa eski dost(!) İngiltere’nin antlaşma şartlarında revizyon yapmayı diğer devletlere de kabul ettirmesi halinde hükumetin bir antlaşmayı kabul edeceğini baştan bildirmişti. Yani çıbanın asıl başı olan İngiltere’ye güveniyordu. Dolayısıyla daha masaya bile oturmadan bir sıfır mağlup durumdaydık.
İleride karşımıza Sevr Antlaşması olarak çıkacak antlaşmanın şartları 11 Mayıs 1920’de Osmanlı heyetine Fransa Dışişleri Bakanı tarafından sunuldu. Tevfik Paşa’dan en geç bir ay içinde bu antlaşma metnine cevap vermesi istendi. Tevfik Paşa da sadece ve sadece beş dakika süren bu toplantıda ‘’ En kısa sürede cevap verilecektir.’’ Dedi.
Evet... 600 sene üç kıtada hüküm sürmüş Devlet-i Âliye’nin sonunu getirmesi planlanan bir toplantı sadece ve sadece beş dakika sürmüştü. Türkler şartları görüşecek, tartışacak, en geç bir ay içinde cevap vereceklerdi.
Tevfik Paşa antlaşma şartlarının taslak metnini gördüğü anda adeta beyninden vurulmuşa döndü zira bu antlaşma eğer kabul edilirse ortada Türk diye bir varlık kalmayacaktı. Düşüncelerini İstanbul’a bir telgrafla bildirdi: ‘’ Barış taslağı Osmanlı Devletinin siyasi varlığını sona erdirmeyi amaçlamaktadır. Bundan dolayı da asla kabul edilemez.’’
Sadrazam Damat Ferit Paşa, Tevfik Paşa’dan gelen telgrafı alınca derhal İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Robeck’in huzuruna çıktı ve yalvarmaya başladı: ‘’ Ben ve hükumetim böyle bir antlaşmayı kabul edersek çok kötü duruma düşeriz. Ne olur maddeleri biraz daha yumuşatmak için bir şeyler yapın.’’
Amiral Robeck adeta dalgasını geçti Damat Ferit Paşayla: ‘’ Mondros Ateşkes Antlaşmasından bu güne, yapılacak bir barış antlaşmasının çok sert olacağı konusunda sizi defalarca uyarmıştık.’’
27 Mayıs 1920’de bu sefer doğrudan doğruya Padişah Vahdettin devreye girdi ve İngiltere Kralı V. George’a bir mektup yazarak antlaşma şartlarının yumuşatılması konusunda yardım istedi.
Evet... Yılanın başından yardım istedi.
Yılanın başının cevabi mektubu 5 Haziran 1920’de Padişah Vahdettin’e ulaştı.
Kral V. George ‘’ Türkiye’nin geleceğinin İtilaf Devletleri yönetiminde olduğunu, bu yönetimlerin adaletli bir barış antlaşması hazırlamak için uzun süredir sabırla gayret gösterdiklerini ifade ettikten sonra padişaha bir de tavsiyede bulunuyordu: İtilaf Devletlerinin, tarafların hepsine adaletle davranacaklarından emin olabilirsiniz.’’
Antlaşmanın ortaya çıkaracağı yeni haritada İtilaf Devletleri kendi aralarında bile adaleti sağlayamamışken, Türkleri yine aynı haritada sadece Karadeniz ve Orta Anadolu’nun az bir kısmına sığdırmak Kral George’a göre adaletti.
Sonra?
Sonrası gelecek bölümde inşallah.
( Sevr Antlaşması Ve Milli Sır—2. Bölüm--- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 11.08.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.