Filistin'deki Kardeşlerim Bizi Bekliyor, Lakin Bunu Bilen
Yok!
Bazen diyorum, dert çoksa veren Mevla ise dermanı ondandır,
hem de yarattığı insan denilen kullarının eliyle de gönderendir. Kelimeler,
heceler, dertle gönlüme dolarken ya da âlemi sararken, koşan bir kul göremedim,
yani yetkisi olup ta yetkili olanın yardımıyla… Biz aciz kullar olarak başımıza
seçtiğimiz, yetkili mercilerin koşmasını yani toplumda var olan güvenlik
ekibiyle varmasını isterken yardımı bekliyoruz, yoksa tek başına kul –Rabbim ol
demeden- yapması becerebilmesi mümkün değildir. Çare birliktelikte güç veren
Rabbimin, imanındadır. İmanı gönlümüze sırrı ile almazsak, kulaktan dolma, gözyaşlarıyla
gönlünü imanla yıkamayanların, sözüyle inanırsak bakın günümüze ne dediğimi
anlarsınız.
On gün oluyor, İsrail teröristleri, Filistin’deki
kardeşlerimi katl ediyor çocukları gözünü kırpmadan öldürüyor ve buna dur demek,
yürümek yerine, presto telin ile bildiri ile cevap veriyoruz! Gerçekte ve
rüyalarımızdaki Nur Kur’an’daki kardeşlik iman, bu mu dur acaba? Gönlümüzde var
dediğimiz imanı, nerede düşürdük ve kaybettik acaba? Onca kardeşimiz ölürken,
Zalime karşı yürümeyen bizler acaba bundan dolayı, hiç mahcup kalıyor utanıyor muyuz
kabaca?
Şimdi, insanlık nedir diye cevap arıyorum, Nur Kur’an’da, gül
kokulu Nebi sünnetinde var lakin bizde yok! Tarifi dahi mümkün olmayan bu
cevabı, var olanı nasıl yok sayabiliyoruz? Merak ediyor ve anlayamıyorum! Can,
beden, topraktan uzak kalmaz biliyorum, lakin ölümden kaçmak nedir
anlayamıyorum! Rabbim nerede hangi zaman hangi yolda öleceğimizi yazmışsa,
kaçışı mümkün değilse bu korku ve kaçış nedendir? Biz zalime ses çıkarmadan
üstüne yürümemek nedendir? Kardeşçe yaşamaya hayret etmek yerine, neden zalime
ses çıkarmadan ondaki bir sıkımlık gücünün karşısında, imandaki gücü almayarak
hayretler içinde aman yaklaşmayalım bize de sıçrar bu savaş diyerek kaçıyoruz?
Anlamak zor oldu, anlatmak zor oldu, varmak, sarmak, koşmak zor oldu. Biz
inanalar zor olana talip değil miyiz? Vesselam.
Mehmet Aluç