Ekilesi düşler, sözcüklerin vurgun
yediği
Hüzne mahal veren bir esinti
Aşkın özlemi men ettiği
Devindiği kadar ekseninde
Ekseriyet acının tutan dibi
Şairin meylettiği bir şarkı misal
Bir de döngünün anahtarı
Kulvarında öncü isyankâr dizeler
Diz dize yaşadığı kadar şairin
kederiyle
Ant içtiği üzerine Kutsal Kitabın
izinde
Meşk eyler kalem
Alıntı yerin çalıntı göğün
Ve dünün kekremsi acıları
Zikrine eş değer fikri
O biçilen kumaşı ruhun
O sergüzeşt yalnızlığı hicveden
Seyrinde âlemin
Baş göz etmekse sevgiyi
Dinmeyen meltemi
Ayraç bilir şair
Hazansa geçkin bir kadın gibi
Hazzı yalnızlığın sözcükler dalkavuk
Sızan varlığın içtimada sakladığı
Umut ve sevgi
İbaresi inancın
Sezilerin adam boyu ıraklığı
Güne meyleder hüzün
Gece ise ruhun kırık sarkacı
Kaygı ile korku ile de geçmez elbet
hayat
Umudun tekeri
Sevginin dinmez esintisi
Göğün matemi
Yer yarıldıkça içine giren zalim ve
nefsi
Bir kök hücre olsa olsa şiir
Köküne sadık ne kibirli ne de
kindardır
Şair:
Elemin tütsüsü
Aymazlığında bilinmezin kalem nasıl
da dürtüsü
Aşkın ve şairin içgüdüsü
Eşlik eden güze
Üzgün ve süzgün yüzü göğün
Revnak fısıltılara serilir heceler
birer birer
Nakşeden güne
Nesrinde ömrün dünde kalan hükmüne
Varlığın hiçlikle imtihanı
Geçiştirmek kadar hayatı
Geçinmeye yüzü yok yalnızlığın
Geç kalmışlığın ukdesi
Sözcükler ve ruh bilinmezin Umresi
Hicreti döngünün
Hazzı katıksız
Bazen pervasız
Bazen yeknesak
Sarmalında bunca duygunun
Şair nasıl da kaleme tutsak…
Burnunda tüten dünler
Günü öğüten iklim
İkilettiği kadar sevgiyi
İnsan olmanın hikmeti
Elbet bağrına saplandıkça hançer
Kınında sevgi kıyısında ölümün
Yedi düveli de tetikler kader
Sözün özü bir güz vakti
Günün öğretisi sevgi illa ki
Semanın kuytusu
Yeter ki gelmesin zamansız o göç
vakti…