Yusuf Oğlum


yusuf oğlum
bağırıp haykıramadım senden yana 
göğe yükselen bir çığılıkta ben atamadım 
senden ve tüm yusuflardan özür diliyorum
inan ki unutmadım seni
gözünün deli mavisindeyim
ve kalbim yusufça çırpınmakta
sen ağlarken
çocukluğumun secdeleri geliyor aklıma
intifada geliyor aklımın ucuna 

yusuf oğlum
evet her gün onlarca defa katlediyorsun
gazze de peygamber katilleri
her gün onlarca defa musayı
onlarca defa isayı
onlarca defa muhammedi katlediyorlar
onlarca  defa yakıyorlar ibrahimi
misket bombalarıyla

yusuf oğlum
aynı dili konuşuyoruz
nefretin ölümün dilini
ben gazzeli çocuklar üstüne acımı yazıyorum
titriyor boğuklaşıyor sesim
ve orada bombalanan okullardan
yıkılan hastanelerden
yerle bir edilen vicdanın yıkıntıları arasından yükselen
senin gibi yusufların sesini duyuyorum

yusuf oğlum
senin gibi yusuflar
kimi dağlarda koyun keçi otarıyor
kimi sinemada
kimi luna parkta
kimi okulda
kimi ilahi söylüyor 
kimi meydan meydan
senin özgürlük şarkın söylüyor

yusuf oğlum
seni düşündükçe
seni ve kardeşlerini
sormak geliyor içimden
hangi oyunu  oynuyoruz
böyle kan revan içinde
bu kadar bebek ölüsüyle
bu kadar çocuk ölüsüyle
bu kadar anne ölüsüyle
bu kadar seyirciyle
ve bu kadar sessizlikle
hangi oyunu oynuyoruz gazzede

yusuf oğlum
ne zaman senin ismini alsam ağzıma 
sözlerimi alıp götürüyor rüzgar
yüzlerce belki binlerce yıl öteye
yıkılmaz kalelere
aşılmaz surlara
şanlı ordulara ve süslü bayraklara
kaf dağının öteki tarafına
masalların zamanına
belki de
kuşluk vakti insanın çamuruna üflenen
galu belaya

yusuf oğlum
çok acı çektin
önce sen çığır bu türküyü
önce sen duyur 
bu en büyük vuruntusunu aklın ve kalbin
ve bir amentüye dönüştür duanı
ip atlarken
sapan atarken 
ya da uyurken
beşikte
kaldırımda 
ya da yıkıntıların altında

yusuf oğlum
can veren kardeşlerinin dudaklarında donan kıpırtıyı
dönüştürebilirsin 
yoksulların yakarışlarını dönüştürebilirsin
gazzenin bütün evlerinde
dudaklarda ve yüreklerde kopan
sonra dalga dalga büyüyen yayılan
ve tankları panzerleri önüne katıp götüren
roketleri obüsleri havan toplarını
dönüştürebilirsin gül fırtınasına
uyuyanların üstünü örten bir gül tufanına
yerle göğü dönüştürebilirsin 
bir gül zamanına
bir gül umranına

yusuf oğlum
razı olma kuşatılmasına ruhunun
gazzenin kazılmasına bir mezar gibi
razı olma
başka ruhlara
başka hayatlara
başka düşlere
başka düşüncelere

yusuf oğlum
doğduğun toprak 
ölünceye kadar emzirsin seni
vatan sevgisi ölür mü
ana sevgisi
toprak tutkusu
ya da bayrak 
yada istiklal ülküsü

yusuf oğlum
denizi yarıp geçtikten
ateşi üfleyip söndürdükten  sonra
dönüp bak geriye
kutsal kalıplara dökülmüş
altın buzağılara
yalnızca filistine
sınırlarla bölünmüş yeryüzüne
gazze için akan göz yaşlarına

yusuf oğlum
düş diyecekler
hayal diyecekler
safsata diyecekler
ütopya diyecekler bütün olanlara
sen yine devam et düş kurmaya
aldırma
düşlerin en güzelini kurmaya devam et

yusuf oğlum
düşlerin en büyüğü
üflensin kara balçığa
cennete sığmayacak kadar çoğalsın yusuflar
çoğalsın gazzede

yusuf oğlum
bak umut taşıyor rüzgar
bu rüzgar 
selahattinin  ömerin  kafkanın
abu salmanın yunus dervişin
yeryüzüne ve gökyüzüne dağılmış
filistinli çocukların içinden geçip gelen ses
bu rüzgar
küllerini tozlarını
yüzlere gözlere savurup
sana geliyor

yusuf oğlum
kitapları karıştırdım
zamanın sayfalarını
yerin ve göğün arşivlerini
ölümün parmak izlerini
tüm kütüphanelerin tozlu raflarını
bulmak için yerini ve dengini
rastlamadım bu kadar vahşisine 
gazze de işlenen toplu cinayetlerin
daha dün katledilen bir milyon yusufu
unutmadım
unutur muyum hiç

yusuf oğlum
günler nasıl sayılır bilir misiniz
nasıl sayılır biten geceler
birden bire alev yumağı ağartır ortalığı 
kavuran sıcaklığı ile
saçların yanar kavrulur 
gök gürler 
yer yarılır
toz duman barut şarapnel 
alev yumağının içinde
bin uğultudur kopar 
bin sarsıntı titretir yeri göğü

yusuf oğlum
burası gazaplar ülkesi Gazze
yıkıntılar arasında ananı aradım yok
molozları deştim baban yok
sana oyuncaklar yapan saçını okşayan ağabeyin yok
deştim yığınları ellerimle tırnaklarımla kardeşin yok
yok …yok …yok

yusuf oğlum
insan haklarından söz ediliyor
hangi haklardan söz ediyorlar
sen karne alamadın
yıktılar okulunu 
yaktılar kitaplarını 
öldürdüler öğretmenini

yusuf oğlum
ne ay var gökyüzünde
ne bulut
ne de saçını okşayan rüzgar
ne de deniz kıyısı
kumlarında yürüdüğün
mutsuzum
keyifsizim
öylesine
canım sıkılıyor 
bir şeyler olmalı
kıvılcımlar olmalı
yangınlar olmalı
olmalı işte bir şeyler


yusuf oğlum
dua ediyorum an be an
duy bizi Allah'ım
gazze mahşere dönmüş 
mizanı kur Allah'ım
gönder meleklerini hesabını sor 
coştur şu denizleri zalimi yutsun yeniden
essin çılgınca alev fırtınaları 
zalimi kavursun yeniden

redfer
( Yusuf Oğlum başlıklı yazı redfer tarafından 22.10.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu