İnanıyorum ki, insan olan herkesin hoşuna gidecek bir hikaye…
Özellikle de bu mübarek günlerde hak, hukuk, yasa, tasa, haram ile
helalı bilmeyenleri anlatan, ders alınması gereken bir hikaye…
Tabii ki ders alabilirsek ya da alabilirlerse!
Rivayete göre:
-Vaktiyle Sivas’ın bir köyünde Hızır adında bir genç varmış.
O zamanlar bu köyün halkı fakir bir halk imiş. Hızır da bu fakirlikten
kurtulmak için köyden ayrılmaya karar vermiş, çıkmış yola.
Ha şurası ha burası derken Banaz'a kadar gelmiş. Pir Sultan'ın yanına
azap durmuş. Sonra da müridi olmuş.
Aradan seneler geçmiş ve bir gün Hızır: "Pirim demiş; Sen herkese
himmet ediyorsun her-biri çeşitli makamlara geçiyor ne olur bana da
himmet et büyük adam olayım ben de bir makama geçeyim."
Pir Sultan şöyle bir düşündükten sonra gülümsemiş. "Hızır ben dua
ederim, belki sen de büyük adam olursun; hatta paşa veya vezir de
olursun ama sonunda gelip beni astırırsın."
Yine de duasını eksik etmemiş.
Hızır İstanbul'a gidip saraya girmiş.
Ağa, Kapıcıbaşı, Paşa, Beylerbeyi derken vezir olup Sivas valiliğine
atanmış. Pirini unutmamış haber gönderip huzuruna getirtmiş.
Hürmet izzet ikram derken bir hayli de sohbet etmişler.
Yemekte mükellef bir sofra donanmış.
Pir Sultan yiyeceklere şöyle bir bakıp hemen geriye çekilmiş.
Paşa şaşırmış."Birşey mi oldu Pirim?"
Pir Sultan, "Hızır demiş; bu yemeklerde haram kokuyor. İçinde yetim
hakkı var sen bunları haram para ile yaptırmışsın." Hızır Paşa "Yok
pirim" dediyse de dinletememiş. Ama bir hayli de içerlemiş.
Pir Sultan biraz daha ileri gidip "Bunları ben değil köpeklerim bile
yemez. İstersen çağırayım da gör" demiş.
Hemen ünlemiş köpekler anında gelmişler.
Bir tepsiye haram yemek bir tepsiye helal yemek konmuş.
Önce haram yemekler getirilmiş.
Köpekler şöyle bir koklayıp geri geri çekilmişler.
Arkasından helal yemeklerle dolu tepsi gelmiş.
Köpekler onu da kokladıktan sonra kuyruklarını sallaya sallaya
yemeye başlamışlar.
Bu hakarete çok kızan Hızır Paşa hırsını yenemeyip Pirini
Toprakkale'ye hapsettirmiş.
Eh. Ne de olsa Piri. Hırsı geçince bir bahane ile affetmek istemiş.
Zindandan çıkartıp demiş ki: "Bana içinde Şah'ın adı geçmeyen üç deyiş
söylersen seni affedeceğim. Yok söylemezsen kendin bilirsin" Pir Sultan
"Peki öyleyse" deyip tezeneye şöyle bir dokunmuş ve "Açılın Kapılar
Şah'a Gidelim" "Kul Olayım Kalem Tutan Ellere" ve "Karşıda Görünen
Ne Güzel Yayla" adlı deyişleri okumuş.
Okuduğu bu deyişlerin, yani türkülerin tamamında Şah’ın adı defalarca
geçince, Pirini affetmeye hazırlanırken, onun hemen her fırsatta
Şah'ı anması Hızır Paşa'yı çileden çıkarmış.
Ne söylediğini ne yaptığını bilemez hale gelmiş.
Yanındakilere “asın bunu” diye emretmiş.
******************************************
__Günümüze geldiğimiz zaman, bunlar yaşanıyor mu?
Hem de fersah fersah ileri boyutları ile yaşanıyor…
Hırs, insanları esir almış…
Ya da insanlar hırslarına esir olmuşlar…
Allah, gözünü hırs bürümüş, helal ve haramı bilmeyen, kul hakkı
yiyenlerden esirgesin bizleri…
Zor günlerden geçiyoruz…
Yüce Yaradan, bu zorluklara dayanacak gücü elimizden almasın…
Amin.
Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
22/10/2023