Düşlerim tekil bir hanede nükseden
güneşe savurduğum yaşlarım yasımla avunan silik ruhumdan sökün eden bir bir
renkler kolaçan etmediğim kadar arkamı fıtratıma yenik düşen üşüten rüzgâr
kadar da yalnızım.
Minyon yüreğimde saklı dağınık
duygular.
Dağınık saçlarımsa beyazın esareti
altında ve hasretini duyduğum şen yıllar ne ara terk ettiyse benliğimi.
Belleğimde saklı açılmamış kayıtlar
günün eseri gecenin esiri savruk ve yanık nidaların şehrinde baş koyduğum
şiirin nezdinde uyuya kaldığım bir kış sabahı tebessümler ekili yüreğime lakin
hüznün coğrafyasında da yaşamaktan alıkoyamazken kendimi.
Küskün bir renk isem eğer ki beyazı
boca ettiğim kadar masumiyeti saklı tuttuğum.
Hırpani bir esinti ve kulağımın
çınlamasında çalan çanlardan da kaçamadığım ve çalındığı kadar hayallerim ve
hayatım…
Devreye giren mikado çöpleri belki de
için için yanan bir kibrit çöpü dağlanmış kaderin yolcusu bindiğim hüzün treni.
Zemheride solduğum.
Hayat boyu ziyan olduğum.
Göğün kırık tamburu yerkürenin
çalgısı çengisi tutuşan güneşe yağdırdığım salvolar.
Rakkasesi göğün yıldızların tanıdık
siması.
Muhtırası günün dil yarası verilen
tüm hükmün karmaşası ve işte kayıt açtı kader ve melekler ölümsüzlük iken
şairin şiarı nükseden yeni gün hüzünlü dilekler bir bir s/üzülürken ruhun sadık
nidası nasıl ki her daim sevgi, inanç ve umut saklı şairin en derininde tek
şifası yarın tek bilindik kare içinde darmaduman edilmiş ne varsa çıktığı kadar
hidayetin merdivenlerinde gülümseyen güneş kaybolmuş coşkusuna kucak açan özdeş
her duygu her insan bir rengin istilası olsa ne ki karanlığın simasında hali
hazırda yıldızlar oynaşırken semanın dansına eşlik edendir kuşlar ve melekler…
Şairin hüznü:
Bil mukabil, sevgili kader.
Çekilesi bir ıstırap meşkinde yaşamın
elbet tek ziyneti İlahi Aşk ve sevdalı kelamı kalemin izinde sürgün edildiği
dehlizde ihtimamla dualarına sarılırken ve severken varsın hayat ona hazırlasın
idam mangasını nasıl ki umudun idamesinde saklı yarınların hayali ve sırları.
Çömez iklim.
Nazenin mehtap.
Açan çiçekler varsın olsun yüreği
harap.
Her kelam yitimin öncüsü.
Her yitim günün sözcüsü.
Mevsimin ibaresi yaşaran göğün ve
şairin yeşeren gözlerinin şelalesi.
Duygular kaç fasıl.
Ya, hasılası yaşamın ve fıtratında
saklı iken bunca acı ve kaygı.
Depreşen.
Darlaşan.
Dikleşen yollar.
Melekler içtimada ve yıldızlar
çalarken mızıkasın yüreğin bin bir eda yüklü sandalın su alsa da dibi eşlik
eden hüznü ve duası şairin sarıldığı küreği.
Bedeller ödense de.
Bedenler terk edilse de.
Hizaya gelen.
Hazır ola duran.
Nakşeden hazan ve kış güneşi ve kır
saçlı ömrün bakiyesinde neler saklı dünün temennisi yarının tecellisi elbet
Rahman ve niyazı şairin tek tesellisi.
Kıpraşan.
Ansızın sırra kadem basan.
Yaldızlı yolun seyri ve şairin yıldız
kimliği açan gül gibi tüm çiçekler nasıl ki Rabbin eseri…
Dikenine dahi razı şair içindeki
hüznün kerameti.
Dalı kırık o günün sefaleti.
Nakşeden huzur ve sevgi elbet hayatın
mucizesi.
Sadık bir dost.
Sıra dışı bir rüzgâr.
Kıyamet alametlerinden uzak yaşadığı
hayat kadar…
Uzağında bazen kendinin.
Tuzağında yine kendinin.
Kimyası değişmiş bir cihan ki.
Kaile de alınmaz zaman zaman şairin
acısı ve mutluluğa duyduğu hasreti boca ettiği kadar duygularını bozguna
uğradığında duymaz da bir Allah’ın kulu.
Muzip bazen.
Halis munis bir evren.
Dilemması hayallerin kararan gözlerinde
yanan ateş çakmak çakmak tutuşan sair cümle ve güneş.
Günü kurtaramadığı kadar.
Geceyi saf tutan şu üşüten rüzgâr.
Acının menkıbesi dikleşen bir açıda
büyüyen o devasa çember ve üçgen ilişkiler ve kopan bağı kendinden kendine
uzayan yolda büyüyen bir acıyla kol kanat geren sadece Huda ve melekler…
Boyunduruğunda kaderin ve dağılan
mikado çöpleri gibi dağınık bir neşriyat hasretin dibine vurduğu seyyah
duyguların da tutuldu mu nutku ve kalemi dipçiği adeta yüreğin diklemesine
sapladığı kadar beyaz zemine diklendiği iblis ve zalim.
Densiz değil.
Dipsiz acılarla hemhal.
Gölgesi savruk ve muadili sözcüklerle
olmuşken iştigal.
Müdavimi hayallerin karartısı gecenin
ve ayağının altından kayıp giden o zemin.
Müşküle her düştüğünde meşgule veren
kader.
Menşei inanç ve sevgi umudun da saklı
hazinesi bir renkten diğerine uzanan o meşakkatli yol elbet beline sardığı gök
kuşağı kadar beklemeye aldığı illa ki hayat illa ki mutluluk göz göze değmezken
gözünü ve sözünü sakınmadığı kadar yolcusu bir kere umudun ve hayallerin…