‘’Susmak yalnızlığın ana dilidir, şiiridir, beni
konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını
tükettim ben,
kaynağını kuruttum.’’(Alıntı)
Özlemimde saklısın öznemin yitiminde ve de.
Sözcüklerim kalburüstü duyguların haykırışında saklı kendime
ihanetim ve saf dışı sınır dışı edildiğim yalan dünyanın istemli nefreti.
Bağdaş kurduğum yokuşların müdavimi…
Semt sakinlerinin de umurunda olmadığım.
Her gün ama her gün alt yazı geçtiğim kaderin uzamı…
Ve ciddi anlamda hayatla ilgili bir tutamağım kalmadı.
Sözcükler bol keseden.
Sevgi haybeden.
Hazır ol da geçen ömrün direktifi…
Mevsimin de öneminin kalmadığı içime yağan karın dinmediği
esen rüzgârın inadına üşüttüğü bedenim ve alt belleğim ve nihayetinde infilak
edip de sakıncalı bir sevgiyle şiirlere sığındığım varlığımın en ufak anlam
taşımadığı.
Rengim yok.
Hayallerim çalındı.
Yalnızlığım boyutsuz.
Hüznüme sahip çıkansa sadece Tanrı.
Fişeklenen iç sesim hali hazırda baskın dış sesin izdihamı.
Tebeşirim kırık.
Kalemim kırık.
Öğretmen kimliğimin de bu saatten sonra bir öneminin
kalmadığı.
Pekişen iç sesim ve benliğim yarısı öğrenci gel gör ki kilit
tutmayan bir kapı benimki:
Hurra duygular.
Hurra hüzün.
Müdavimi değilim artık cihanın müsveddede saklı anılarım
mezar taşımın bile dikili olmayacağını bildiğim kimsesizler mezarlığı.
Solan gün.
Solan yüzü annemin.
Solduran hüzün.
Somut bir sevgi.
Soyut bir ölüm.
Depreşen tanılar sesi duyulmayan tınılar.
Tamtakır ruhum çanak çömlek değil işte içimde saklı o yediğim
vurgun.
Külliyen yalan/mış sevdiğin söyleyen her kimse.
Külliyen yalan/mış yalnızlığımı sonlandıramayan hiç kimse.
Kimsesizliğim kadar saklı ve işte devindiğim o meczup iklim
kaç baytsa bilgisayarın belleği yığdığım kayıtlardan ansızın çöküp gittiği.
Kaç bin ışık yılı uzaklığındayım kim bilir hayata ve kim
bilir kaç bin mil çekilecek gözüm açık gördüğüm rüyalara?
İnsan olmaya meyyal insansız kaldığım.
Vicdanımla yaşayıp yaşattığım kadar umudumu savrulan gamlı
bir nota gibi sol anahtarının yanıma uğramadığı oysaki defalarca söyledim
defalarca:
Solumla yatıp solumla kalktığım.
İmgeler kustu kalemim detaylarda kayboldu kimliğim.
Aşkı şiar edinmenin de ötesinde üstüme yakıştırmasam da şair
kimliğimi:
Ben acıların hüznün şairiyim.
İki yakası bir araya gelmez melun şehrin.
İki yakama askıntı hüznün çeperinde kamaşan gözlerim.
Kırdığım potlar devirdiğim putlar:
İnsan olmanın insan kalmanın dibine vurmuşken hoyrat zümre.
Sürüncemede kalan benliğim sürmanşet şiirlerim…
Yoksunluğum ve yokluğum ki bunu bile kabullendiğim.
Hiçliğime sığındığım akabinde sevdiklerimle lakin…
Görünen o ki:
Ben hiç değilim.
Yazılanlarsa meşru evlatlarım içtimada bir ses ve işte anaç
yüreğimle son kozumu oynuyorum isyankâr münafıklar şehrinde insan kalmanın
bayrağını taşıyorum.
Aştığım aşmadığı engeller.
Fitillenmiş iken yüreğim.
Ne fitne ne fücur.
Fidan gibi salınan kalemim.
Ne alıntı ne çalıntı benim sevgim.
Zanlar.
Sıfatlar.
Biçilen değer.
Hiciv başlığında sunulan kinayeler.
Mısralarım.
Mekânım.
Bir o kadar mekânsızlığım.
Evet, aidiyet duygum tamamen çöktü bu bağlamda tek varacağım
mıntıka o son durakta beni bekleyen kimse sağdıcıyım da inancımın ve solumdaki
yara asla kapanmayacak.
Kalemin ucu kırgın kalemin sesi kısık kaile alınmadığım
kadar…
Kalem benim bir uzvum.
Kale duvarlarımsa çoktan çöktü
Tek sığınağım iken kale’ m…
Kaybolan umudum ve küskün kalemim.
Rabbim sensin tek bilen ve ben sana sadece sana hasretim…
‘’Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan ben geçtim.’’(Alıntı)
İrdelemem gereken
çok şey var iken şimdi geride kalan sızıdan sızıyorum usulca ve hiçliğimi artık
savunmayacağım kadar bir avuntu olarak da görmüyorum sevgiyi.
Yüreğim ihlal
edilmiş bir kere.
Kırgın doğamdan
otlar fışkırmış.
İzdihama neden
olansa dinmeyen bir soykırım ve savsakladığım kadar kendimi sevgiye her t/av
olduğumda ve işte yalnızlığımın tek kaidesi: Allah rızası için baş koyduğum
hayatın da artık bir dönüşü olduğunu bu gün iyice b/elledim.
Tartaklanmış dünyam
tevazu yüklü.
Cesaret örneği olup
da sevgiye esir düşmüşken öyle ki birilerini sevmekten kendime geç kalmışken.
İrdeleyeceğim tek
gerçek ve ben beklemedeyim.
İzin almadan
sevdiğim insanlardansa artık özür dilemeyeceğim çünkü tek özür dileyeceğim
makam kendimle iştigal ömrün kotası dolmuşken rotamı da her an sonlandırma
ihtimali ile volta attığım gelecekten de çok uzak olduğum…