Kindar yerkürenin dili yok dilsiz
şeytanların serveti nasıl ki karanlığa yolculuk yapıyor kinayeleri ve
sessizlikle cezalandırılan yüreğimin serveti bir hışımla gömdükleri tinim
kalemin titrinde saklı benliğim öznemle sakit özlemim derinden varsa yoksa aşka
hasretim nemli göğün bana kesilen faturası izahı yok işte gidip de dönmeyen
sevdiklerim…
Tufan öncesi
Kuran’da saklı yaşamın özeti
Yaşamakla iştigal olsaydım keşke
sadece
Sevginin ukdesinde yıkılan kale
duvarlarım
Kalemim varsın olsun tek servetim
İçim kıyıla kıyıla yaşarken
Kıyama durmanın ta kendisi
Dumanında yalnızlığın
Göz gözü görmese de varsa yoksa
Kalp gözüne itikadım
Bir vaveyla dünde kalan…
Fısıltının zümresi
İsyankâr ahvalim yüreğimi
Taşlayan
Hicvi hayatın
Hicret bildiğim sevginin, inancın kat
sayısında
Saklı
Asal ve asi/l bir sayıyım
Her sıfırla çarpıştığımda boşluğa
düştüğüm
Oysaki sonlanmanın telaşı ile
Sonsuzluğa kucak açtığım
Bir satır arasındaki hicazım
Kelimelerle olan bağım
Kaderin tekbir getiren sesinde
Nazımda niyazımda eksik etmediğim
güzelliklerin nezdinde
Bir batında doğup da öldüğüm
D/ağlandıkça içim
İçtimada geçen bitimsiz nöbetim.
Rengi kaçık
Aklı gidik
Bir tebessüm bellediğim kadar
Her insan izleği
Kaynayan bir coğrafya olsa olsa
Hayatın tek gerçeği
Mealim sıfatlara denk düşen
Gel gör ki sıfatsız yaşamayı meşk
eylediğim
Haznemde saklı
Hasreti bitimsiz
Kelamın yırtık teninde doğan mehtap
gibi
Kefil olduğum kimliğim iki ismim
Mademki isimlerimle müsemma bir hayat
düşen payıma
Ortadan ikiye b/ölündüğüm kadar
Yarıladığım ömrün yolunda
Sükûtu derin
Hüznü bitimsiz
Aşkın esef dolu özlemi
Kavuşma telaşı ile Rabbime
Kapıp da koyuverdiğim her duyguda
Uçuşan tülümün nezdinde
Sakıncalı bir iklim değildir hani
izini sürdüğüm.
Baş koyduğum yolun yok iken
Dönüşünde saklı tutulası gizin
İzinde
Saydam yüreğin endamı
Yakardığımsa sadece Tanrı
Taşlansa da yaralarım
Taçlanacaktır illa ki sür git
yalnızlığım
Allah Sevgim ve cüretim
Seferisi olduğum aydınlığın
Cenk ettiği bir karartı
Alabildiğine uzak
İçine düşülesi bir tuzak
Tutsaklığım değil hayata
Tutunduğum kırık dalın ucunda
Salındığım yaprak misali
Sandalım su alsa da
Semazen kanatlarıma
Yağan nur ve hüzün
Sağdıcı olduğum kadar ömrün
Alabildiğine uzağında mutluluğun
Kayyum atadığım kalbime
Endamı savruk iken de hüznün…
Savunmalı dünyam
Savunmasız varlığım
Savurduğum ama içime
Eksik olmayan gözyaşım
Batılı ömrün
Atık yüreklerden sökün eden kinin
Kıymete binmediği kadar sevginin
Cümbüşü duyguların
Canımdan can giderken
Ah, varamadığım o yakanın
İzini sürdüğüm kadar doğruların
Tebeşir tozu ile adımı yazdığım
Kara tahtanın değil kara kutunun
bağrında çıkan
Bitimsiz yangın
Öznem özverim özlemim
Yanık koksa ne ki şiirlerim?